Her geçen gün sorunların arttığı yalancı, Amerika yandaşı bir iktidara sahip olan Türkiye’de her şey sona ermiş gibi şimdide gençliğin sorunları çözülecek vaatleriyle daha da büyüyor.
Liselerde sıkı yönetim her geçen yıl artıyor. Öğrencilerin etek boylarından, saç modellerinden, küpelerine kadar karışılıyor. Kural diye nitelendirdikleri yönetime uymayan öğrenciler okula alınmıyor. Bu da yetmezmiş gibi devlet okullarında gereğinden fazla ve sürekli para isteniyor. Kimi öğrencilerin okula gelecek parası yokken o kadar parayı nasıl verecek? Müdürden ve öğretmenlerden bu paranın nereye gittiği konusunda net bir açıklama beklenirken kimse açıklama yapmaya gerek duymuyor. Okulların tatil olduğu şu günlerde liselerden mezun olanlar diplomalarını almak için bağış adı altında zorla para ödemek zorunda bırakılıyor. Milli Eğitim’in yaptığı “diploma ve diğer belgeler için okullar para talep etmeyecek” açıklamaları hiçbir okulda geçmiyor.
Üniversitelerde ise bu durum liseleri aratmıyor. Üniversite sınavını ter dökerek atlatan öğrenciler tam her şey yoluna girdi derken harç paralarının bütçeyi aşması nedeniyle ödemekte güçlük çekiyor.
Bunların yanında Ankara’da dönemin başında hiçbir şekilde paso sorulmayan otobüslerde dönem sonunda pasosu olmayan fakat üzerinde okul forması olan öğrencilere “ya iki defa kart bas ya da otobüsten in” şeklinde cevaplar veriliyor. İnmek istemeyen ya da bir defa kart basan öğrenciler karakola götürülmekle tehdit ediliyor. Dönem başında paso sıkıntısı yaşanmıyorken dönem sonunda neden zorla paso isteniyor. Bu da devletin öğrencilere dayattığı bir düzen değil mi?
Bunların hiçbiri yetmezmiş gibi en önemlisi 1 milyon 692 bin 345 öğrencinin girdiği yüksek öğretime geçiş sınavında (YGS) rakamsal cevapları olan sorularda şifreleme yöntemiyle kopya uygulanıyor. Şifreyi bilen birisi için 40 soruluk matematik sorularını doğru cevaplamak sadece 10 dakikasını alıyor. Peki şifre kimlere verildi? Bunu uzun uzun düşünmek gerekmiyor, cevabı kısa ve net iktidar yandaşı olan ailelerin çocuklarına. Bunun sonucunda diğer ailelerin ve öğrencilerin emekleri boşa gidiyor.
Artvinli bir velinin iddiası üzerine sonuçların tamamını inceleyen dershane matematiğin yanı sıra Türkçe, sosyal ve fen soruları içinde sistemin geçerli olduğunu kanıtlıyor.
Ayrıca Nevşehir’de ailesi ile birlikte yaşayan 19 yaşındaki İsmail Paslanmaz YGS’deki şifre skandalı nedeniyle bunalıma girip odadaki telefon kablosuyla kendini asıyor. Bir çok öğrencinin gece-gündüz uyumadan çalıştığı, dershanelere tomarla para yatırdığı, güvenirliği olmayan ve sistemin dayattığı sınavlardan dolayı bir çok genç bunalıma giriyor ya da intihar ediyor! Yani üniversite sınavı bir çok gencin hayatına maloluyor. Binbir zorlukla başedip sınavı kazanınca bu kez de tercih süreciyle herhangi bir üniversiteye yerleşememe korkusu başlıyor. İstediğin bölüme yerleşmek ise nerdeyse bir lüks artık.
Bu sınav sistemine ve şifrelere karşı ayaklanan ve hakkını aramak için sokaklara dökülen, eylemler yapan, açlık grevi yapan öğrencilere yapılan muamele ise beklenildiği gibi. Polisin yaptığı sert müdahaleler, gözaltılar ve tutuklamalar! Öğrencilere dayatılan sınav sistemi yetmiyormuş gibi hakkını aramak isteyen öğrencilere de hak etmedikleri sert muameleler yapılıyor.
“Gençler bizim geleceğimiz”, “Ülkemizin genç nüfusa sahip olması büyük bir avantaj” gibi söylemler çokça tüketiliyor fakat bunun somut yansımaları yok. Ülkede gençler için yapılan ve iyi sonuç veren gözle görülür bir şey olmuyor. Gençlere gerekli yetki ve sorumluluklar verilmiyor. En güvenilir kurum olması gereken sınav hazırlayan kurumlar bile taraf tutarken hala eşit haklara sahip bir ülkede yaşadığımızı düşünen var mı? Sonuç olarak iktidar kendi yandaşı olan gençler için birçok şey yaparken diğer öğrencilerin emekleri boşa gidiyor. Türkiye’de gençlik üzerine bu kadar sorun hayalken gerçek oluyor!
Ankara’dan Bir ODAK Okuru
[…] *Gençlerin Bunca Sorunu Hayaldi Gerçek Oldu […]