Bugün (4 Eylül 2016 Pazar) İsveç’in Göteborg şehrinde Eğitim ve Dayanışma Hareketi olarak Eylem Ataş için bir etkinlik düzenledik.
İki hafta öncesinden başlattığmız çalışmalarda yaklaşık 500 afiş ve bildiri ile İsveççe çağrılar yaptık.
Özellikle göçmen nüfusun yaşadığı bölgelerdeki otobüs durakları ve tramvay güzergahlarında afişlemeler yaptık.
Etkinliğimizi düzenleyeceğimiz güne kadar iki farklı kitlesel toplantıya katıldık ve her iki toplantıda da Eylem Ataş’ı, mücadelesini anlattık. Neden Kobane’ye gittiğini, neden devrimci olduğunu anlatmaya çalıştık.
Eylem Ataş gibi, Kobane’ye giden ve IŞİD’e karşı yürütülen mücadelede saf tutan diğer Türkiyeli devrimcileri anlatmaya çalıştık.
Eylem Ataş’ın ailesinin change.org’da başlattığı kampanya için kimi İsveçlilerden ve göçmenlerden imzalar topladık.
Kürt yurtseverlerinin bu dayanışma eylemimize aktif destek verdiğini de söylemeliyiz.
Etkinliğimize İsveç Sol Partisi ve İsveçlilerin öncülüğünü yaptığı Kobane ile Dayanışma Komitesi katılarak destek verdi. Etkinlikte İsveç Sol Partisi adına bir de konuşma yapıldı. İsveç Sol Parti (Vänster Partiet) temsilcisi, Eylem Ataş’ın mücadelesini anlatırken, sosyalistlerin de bu mücadeledeki yerine vurgu yaptı. Ortadoğu’daki durum hakkında konuşan Sol Parti temsilcisi, Kürt direnişini, Eylem Ataş’ı ve Türkiyeli sosyalistlerin mücadelesini vurguladı.
Göteborg’da etkin bir kuruluş olan Kürt Halk Derneği’nden bir temsilci de İsveççe konuşma yaptı. Temsilci arkadaş konuşmasında, mücadeleden, Eylem Ataş’tan ve Kobane’de yitirdiğimiz diğer devrimcilerden ve Rojava’daki durumdan söz ederken, Avrupa’da bombalar patlatan gericilerin Türkiye bağlantısına vurgu yaptı. Patlayan bombaları taşıyanlar Türkiye’den geçmişler, diyen temsilci arkadaş, birleşik mücadelenin önemine vurgu yaptı ve ”Mücadelemizde Türkiye’deki sosyalistler bizi destekliyor çünkü biz de sosyalizm için mücadele ediyoruz. Biz de sosyalistiz” diye konuştu.
Eğitim ve Dayanışma Hareketi adına konuşma yapan arkadaş aşağıdaki metinin İsveççesini okudu.
”Eylem’in Cenazesini İstiyoruz!
Zor günlerden geçiyoruz, ağır günler…
Ortadoğu ve dünya derin bir krize gebe…
Ortadoğu’da yaşanana savaş, patlayan bombalar, kurşunlar ve ölen insanlar buraya; bizlere çok uzak gibi gelebilir. Oysa öyle değil. Bu savaş bizleri de vuruyor.
Bakın mesela göçmenler!
Dünyanın her karış toprağında göçmenleri görmek mümkün. Savaşlar insanları yurtlarından, topraklarından ediyor.
Çaresiz insanlar savaştan kaçıyor ve mesela Avrupa’ya büyük bir göç var. Kaçakçılar aracılığıyla yola çıkan binlerce insan Akdeniz’in ve Ege’nin sularına gömüldü.
Kurtulabilenler Avrupa’dalar; evsiz, işsiz ne yapacağını bilmeden hayata tutunmaya çalışan yüzbinlerce insan var.
Bu savaş bir de IŞİD yarattı ve bugün IŞİD tüm dünyayı tehdit ediyor.
IŞİD, Esad’a karşı savaşsın diye beslenip büyütülen, silah, para ve eğitim verilen ÖSO adlı dinci örgütten koptu. Şimdi dünyayı tehdit ediyor.
ÖSO’yu ise hem Amerika, hem Türkiye, hem de Avrupa Esad’a karşı zafer elde etsin diye besledi. Yani IŞİD’i. En büyük lojistik destek Türkiye üzerinden sağlandı.
Şimdi ise onu yok etmeye çalışıyorlar.
Ve ortadoğu’da yaşanan bu kanlı senaryoya müdahele eden en etkili güçlerden birisi de Kürtler oldu.
Kürtler vatanlarını büyük oranda savunmak için Suriye’de kaldılar ve zulme karşı savaştılar.
Bu savaşta büyük bedeller ödediler.
Kürt halkının onyıllardan beri her zaman müttefiki olmuş, en zor gününde omuz başında durmuş olan Türkiye’nin sosyalistleri de bu savaşta Kürt halkının yanında saf tuttu.
Türkiye’nin devrimci hareketleri Rojava ve Kobane’nin savunulmasında, Minbiç’in IŞİD’den kurtarılmasına katkıda bulundular.
Türkiye sosyalist hareketi Rojava ve Kobane ile dayanışma için savaşa katıldı.
Suphi Nejat Ağırnaslı, Sevda Çağdaş, Oğuz Saruhan, Sibel Bulut, Bedrettin Akdeniz ve Eylem Ataş hayatlarını kaybeden isimlerden bazılarıdır.
Eylem ve Sevda Minbiç’in IŞİD’den kurtarılmasında hayatlarını kaybeden iki genç kadın devrimci…
Eylem yaşamını yitirdiği 27 Haziran gününden bu yana Suriye topraklarında ve morgda bekletiliyor.
Türkiye devleti, Eylem’in cenazesini, ailesinin tüm girişimlerine rağmen yurda sokmuyor ve defnedilmesini engelleyerek ailesine yeni acılar yaşatıyor.
Biz bu aşağılamaya sessiz kalamazdık! Ailesi ve arkadaşları da bu saygısızlığı kabul etmediler!
Türkiye’de bir kampanya başlattılar ve imza toplayarak TBMM’ye iletecekler. Eylem’in ailesi ve arkadaşları Eylem’in doğduğu topraklara defnedilmesinin önündeki engelin kadırılmasını istiyorlar.
Eylem halkların dayanışması uğruna Rojava’da savaştı ve öldü!
Eylem’in cenazesi yetmiş güne yakın bir süredir morgda bekletiliyor. Ve artık vücudu bozulmaya başladı.
Ailesi ve arkadaşları bir an önce Eylem’i alıp toprağa vermek için eylemler yapıyor, imza kampanyaları düzenliyor.
Biz de Eğitim ve Dayanışma Hareketi olarak Eylem’in ailesi ve arkadaşlarının başlattığı imza kampanyasına destek veriyor, Eylem’in cenazesinin bir an önce ailesine verilmesini, köyünde toprağa verilmesinin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz!
Eğitim ve Dayanışma Hareketi”
Alkışlarla son bulan bu konuşmanın ardından ise iki arkadaşımız da İsveççe ve Türkçe olarak Eylem Ataş’ın ailesinin mesajını okudular.
Ailenin mesajı şu şekildeydi:
”Eylem Ataş’ı İstiyoruz!
Kızım/kardeşim Eylem Ataş 27 Haziran günü Minbiç/Rojava’da Işid çetelerine karşı direnirken yaşamını yitirdi. Cemre oldu toprağa düştü…. Suruç Kaymakamlığı, ailesi olarak kızımızı teşhis etmek için yaptığımız başvuruya ve Türkiye’de defin talebimize yanıt dahi vermeyerek, kızımı/kardeşimi her insanın en tabii hakkı olan kendi topraklarına defin hakkından mahrum bırakmaktadır.
23 yaşında; doğduğu, büyüdüğü, güldüğü toprakları bırakarak bütün dünyanın terörist ilan ettiği Işid çetelerine karşı mücadele etmeyi tercih eden kızım/kardeşim kısacık ömrünü onurla doldurmuştur. Bizler, Adana’nın Aladağ ilçesinden Yörük/Türkmen bir aileyiz. Kızım/kardeşim bu küçük ilçeden çıkıp büyük insanlık ailesinin bir ferdi olmayı tercih etmiştir. 23 yıl boyunca Çukurova’da, Ankara’da, İstanbul’da kim zulme uğramışsa orada bulunmuş, herkesin omuzdaşı olmuştur.
Onu tanırsınız! Çocuk istismarına ve işçiliğine karşı çıkarken Ankara sokaklarında polis şiddeti ile gözünün %80’inin kulanamaz hale gelmesinden tanırsınız. Kadın cinayetlerine, tacize, tecavüze karşı sokaklara ‘’özgürlük’’ yazan ellerinden tanırsınız. LGBTİ’lerin maruz bırakıldığı ayrımcı siyasetin karşısındaki direşinden tanırsınız.
Yakılan, yıkılan Cizre’de mor meşalesi ile Yeryüzü Kadınları olarak büyüttüğü barış talebinden tanırsınız. Işid’le savaşta hayatını kaybeden 59 gün sonunda naaşı alınan Aziz Güler’in defin hakkını savunan eylemlerden tanırsınız.
Ve daha çok yakın zamanda kara çarşaflarını fırlatarak çiçekli fistanını kuşanan Minbiç’li Türkmen, Arap, Kürt kadınların özgürleştiği karelerden tanırsınız.
Kızımı/kardeşimi tanırsınız!
Kızım her gün insanları katleden tecavüzcü, işkenceci Işid çetelerini durdurmak için direnirken öldü. Siz bir bombanın yeni hedefi olmayasınız diye yaşamını yitirdi.
Yavrumu, kızımı/kardeşimi, yoldaşımızı istiyoruz! Onun vasiyeti olan doğduğu Çukurova topraklarına defnedilmesi en temel hakkımızdır. Şimdi bütün insanlığı Eylem’in sesi olmaya, onun bu topraklara defnedilmesine destek vermeye çağırıyoruz.
Ataş Ailesi”
Eylemde kullandığımız pankartta İsveççe olarak ”Eylem Bir Kahraman Olarak Öldü. Cenazesine Saygı Gösterilmelidir!” yazıyordu. Ve etkinlik süresi boyunca, ”Biji Berxvedane Kobane!”, ”Leve Socialismen, Leve Solidaritet! (Yaşasın Sosyalizm, Yaşasın Dayanışma!)”, ”Terrorist Erdoğan, Terrorist IS!”, ”Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!” gibi Kürtçe, Türkçe ve İsveççe sloganlar attık.
Ayrıca, etkinliğimize katılan insanlar üzerinde yukarıdaki sloganların yazılı olduğu dövizler ve ODAK flamaları taşıdılar.
Alanda ayrıca en geride Direniş Hareketi ve DKP pankartları yanyana asılmıştı.
Bir süre sonra alana YPG flamalarıyla katılım da oldu.
Merakla gösterimizi izleyen insanlara, İsveççe bildiriler dağıttık.
Gösteriye katılan sayısı 50-60 kişi arasında değişti ve çevreden çok sayıda insan ilgi gösterdi.
Eğitim ve Dayanışma Hareketi
