Bu haftaki özetimize dünyada yaşanan önemli olayları özetleyerek başlayacağız. Ardından da Türkiye’deki gelişmelere değineceğiz.
Bu hafta tüm dünyanın gözü, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyaretindeydi. Çin karşıtlığı ile bilinen Pelosi, Çin’in ‘’Ateşle oynamayın’’ sözlerine aldırış etmeden Tayvan’a geldi. Daha uçak Tayvan adasına inmeden Pelosi’nin uçağı yüzbinlerce kişi tarafından an ve an takip edildi. Ziyaretinde Tavyan Meclis Başkan Yardımcısı Tsai Chi-Chang ile görüşen Pelosi, kendisini ‘’Tayvan’ın iyi bir dostu’’ olarak nitelendirdi. Bir günlük ziyaretin ardından adadan ayrılan Pelosi, demokrasi ve özgürlük mesajları vermeyi de ihmal etmedi. Pelosi ziyareti sonrası Çin ise Tayvan’ın çevresine askeri hareket başlattı.
Beyaz Saray, Nancy Pelosi’nin bu ziyaretini ‘’resmi bir ziyaret değil’’ diye belirtse de, ABD’nin Tayvan eliyle Çin’i sıkıştırmak ve buradan bir savaş stratejisi yaratma isteği ortadadır. Benzer tabloyu Ukrayna’da da gördük. Ukrayna’da çıkardığı savaşla istediğini alamayan ABD, şimdi de en büyük rakibi Çin’e karşı Tayvan’ın sırtını sıvazlıyor.
ABD emperyalistleri 1989 yılında Sovyetler Birliği yöneticilerine NATO’yu doğuya doğru genişletmeyecekleri sözünü vermişlerdi. Çin’le ise Tayvan’ı Çin’in bir parçası saydıkları yolunda anlaşma yapmışlardı.
Geçtiğimiz haftanın bir başka önemli gelişmesi Sırbıstan ve Kosova arasında yaşandı. ABD ve NATO’nun desteklediği Kosova ile Rusya’nın desteklediği Sırbıstan arasında gerilim gittikçe artıyor. Kosova hükümeti tarafından hazırlanan yeni bir düzenlemeye göre, Sırp vatandaşları Sırbıstan kimliğini ve Sırbıstan’a ait araç plakalarını Kosova topraklarında kullanamayacak. Bu duruma tepki gösteren Kosovalı Sırplılar, Kosova’nın kuzeyindeki sınır geçişlerini araçlarla kapattı. Yaşanan bu olayların ardından Sırbıstan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Kosova Ordusu’nun Sırbıstan’ın kuzeyine saldırmayı planladığını duyurdu. Tam bu sırada ABD ve Batı’nın savaş örgütü NATO hemen bir açıklama yaptı. Bölgedeki gerilimin arttığını ve istikrarın tehlikeye girmesi durumuna müdahale etmeye hazır olduklarını duyurdu. İki ülke arasında yaşanan bu gelişme üzerine Kosova hükümeti düzenlemenin 1 Eylül’e kadar ertelendiğini duyurdu. Yaşanan gerginlik şimdilik yatışmış gözükse de, uzayan Ukrayna savaşı bölgede yeniden bir çatışmayı alevlendirebilir.
Dünyadan savaş çığlıkları yükselirken diğer yandan Afganistan’da El-Kaide liderinin, ABD tarafından öldürüldüğü açıklandı. Biden ‘’Adalet yerini buldu’’ sözleriyle, El-Kaide’nin lideri Eymen El-Zevahir’in CIA tarafından öldürüldüğünü belirtti. ABD emperyalizmi, Sovyetler Birliği’ni çökertmek için cihatçı İslam’ı geliştirdi. El-Kaide bu sürecin ürünüdür. Aynı ABD emperyalizmi bugün kendi elleriyle besleyip büyüttüğü ve dünyanın başına bela ettikleri bu cihatçıların ölüm haberlerini ‘’büyük kurtarıcı ve kahraman’’ havalarında sunuyor.
Beklenmedik bir diğer önemli gelişme ise ABD yanlısı çizgiye sahip Uluslararası Af Örgütü’nden geldi. Af Örgütü, Ukrayna’nın savaş taktiklerinin sivilleri tehlikeye attığını; Ukrayna’nın okullar, hastaneler ve birçok yerleşim bölgesinde askeri üsler kurduğunu ve bu yüzden uluslararası hukuku ihlal ettiğini de açıkladı. Hatırlanacağı üzere özellikle Batı medyası Rusya’nın Mariupol’da bir hastaneyi bombaladığını günlerce haber yapmıştı. Rusya ise bombalanan hastanenin Neo-Nazi grupları tarafından kullanılan bir üs olduğunu belirtmişti. Uluslararası Af Örgütü’nün yayımladığı bu rapor, emperyalistlerin Ukrayna’daki foyalarını ortaya dökerken, Batı medyasının nasıl tek taraflı propaganda haberleri yaptığını da göstermiş oldu. Kışkırtılan Ukrayna yönetimi ortada bırakılacak görünüyor. Olan Ukrayna halkına oldu.
Şimdi Türkiye’de yaşanan gelişmelere bakalım.
Bilindiği gibi Türkiye’nin hemen her yerinde işçi ve emekçi eylemleri yaşanıyor.
Geçtiğimiz hafta boyunca işçi direnişleri devam etti. Bunlardan bazılarını belirtelim: İstanbul Çekmeköy’de Alphindi fabrikasında Şeker-İş’te örgütlenen işçiler 2 Ağustos’ta yetki tespiti başvurusunda bulununca dört işçi işten çıkarıldı, bunun üzerine üretim durdu. Bayrampaşa Sebze ve Meyve Hali’nde işçiler ücretlerin arttırılması, İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, sigortalarının yatırılması, çalışma saatlerinin düzenlenmesi talepleriyle greve gittiler. İstanbul Finans Merkezi’nde Halkbank şantiyesinde çalışan İnşaat-İş ve Dev Yapı-İş üyesi işçilerin hakları için Halkbank önünde direniş başladılar. Eskişehir’de Kristal İş’in örgütlediği Atışkan Alçı Grevi 37. Gününde. Yapılan %9 artı enflasyon oranlı zammı reddeden Atışkan Alçı İşçileri 37 gündür direniyor. Menderes’te bulunan Efe Rakı’da Tek Gıda İş Sendikası (@tekgida)’na üye olan 24 işçi sendikalı oldukları için işten atılınca işçiler dün fabrika önünde eylem gerçekleştirerek atılan işçilerin işe iadesini ve sendikal haklarının tanınmasını talep etti. İstanbul-Tuzla’da faaliyet yürüten ETF Tekstil işçilerinin eylemi 15. gününde devam ediyor. Tekirdağ Ergene Ulaş OSB’de sendikaya üye olduğu için işten atılan Lila Kağıt işçilerinin direnişi 216. gününde. Sınıf dayanışması sağlayan direnişler başarıyla sonuçlanıyor.
Türkiye’nin gündeminde bu hafta yine kadın cinayetleri vardı. Muğla’da kardeşinin tedavi masraflarını karşılayabilmek için solist olarak çalışan 18 yaşındaki Zehra Bayır, patronlarından biriken parasını istediği için aynı kişiler tarafından dövülerek katledildi. Zehra’nın cansız bedeni daha sonra bir gölete atıldı. Bayır’ın katledilmesiyle ilgili gözaltına alınan yedi kişiden üçü tutuklandı. Yaşanan bu olay, kadınlara yönelik emek sömürüsünün geldiği hali de gözler önüne seriyor.
Kadın cinayetlerine yapılan ‘’iyi hal’’ ve ‘’tahrik’’ indirimleri adeta faillere güç veriyor. Öyle ki failler arkalarına aldıkları bu güçle, kadınlara uyguladıkları şiddeti ‘’gururla’’ açıklıyorlar. Bunun bir örneği Denizli’de yaşandı. Onur Aslan isimli bir erkek, Rabia Dağ’ı bıçakla yaraladı. Aslan, Dağ’ı bıçakladıktan sonra Dağ’ın sosyal medya hesabı üzerinden canlı yayın yaparak ‘’sonunda namusumuzu temizledik’’ dedi. Dağ, çevredekilerin ihbarı üzerine hastaneye kaldırıldı. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanlar, cezasızlık politikası ile faillerin sırtını sıvazlayanlar; Rabia Dağ’a ve onun gibi yüzlerce kadına uygulanan şiddetin işbirlikçisidir.
AKP Türkiyesi’nde eşitsizliği her alanda görmek mümkün. Tutsak siyasetçi Aysel Tuğluk, demans (ağır bir zihinsel hastalık) hastası olmasına rağmen hapishanede tutulmaya devam ediyor. Kobane davası kapsamında geçtiğimiz gün duruşmaya çıkan Tuğluk, ağırlaşan hastalığı sebebiyle kendini savunacak durumda olmadığını söyledi. Buna rağmen mahkeme heyeti tarafından savunması alındı. Diğer yandan 28 Şubat Davası sebebiyle müebbet hapis alan ve tıpkı Tuğluk gibi demans olan Çevik Bir, hastalığı sebebiyle tahliye edildi. Demans hastası Çevik Bir’in tahliye edilmesi olumludur ancak Bir’e tanınan tahliye hakkı, hem Aysel Tuğluk’a hem de diğer hasta tutsaklara da uygulanmalıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan için ‘’anam, babam, çocuklarım feda olsun’’ diyen Ethem Sancak’ın; Erdoğan sevgisi çabuk bitti. Katıldığı bir toplantıda ‘’Biz Amerika’nın desteğiyle iktidara geldik’’ diyen Sancak, AKP tarafından kesin ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevkedilmiş ancak kendisi partiden istifa etmişti. AKP’den ayrılan Sancak, geçtiğimiz gün Doğu Perinçek’in de yer aldığı bir toplantıyla Vatan Partisi’ne katıldığını açıkladı. Vatan Partisi’nin Genel Başkanı Doğu Perinçek hafta içinde ‘’Mehmet Ağar’a kefil olduğunu’’ söyledi. Onlarca faili meçhul ve kirli işlerde ismi geçen Ağar’ın, Perinçek tarafından övülmesi sosyalistler açısından şaşılacak bir durum değildir.
Halkın çevreye sahip çıkma iradesi dikkat çekmektedir. Bu gelişmelerden biri de İstanbul Çekmeköy’de vatandaşların parkına sahip çıkmasıydı. AKP’li belediye tarafından otopark yapılmak istenen park, bölge halkı tarafından tepkiyle karşılandı. Parkına sahip çıkmak için direniş başlatan halk, geçtiğimiz gün polisin saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Saldırı sırasında 12 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar eminyetteki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Aynı zamanda toplanma alanı olan parka sonuna kadar sahip çıkacaklarını belirten bölge halkı, park nöbetine yeniden başladılar.
Çok daha fazla dikkat çeken eylem İzmir Aliağa’da asbestli gemiye karşı yapılan mitingdi. Aliağa kanser vakalarının yüksek olduğu bir bölgedir. Hükümetin Brezilya ordusuna ait asbestli geminin Aliağada sökülmesine izin vermesi yalnızca Aliağa’yı değil Ege Denizi’ni tehdit etmektedir. TMMOB, KESK, DİSK, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, Aliağa Emek ve Demokrasi Güçleri’nin yanı sıra birçok sivil toplum örgütü ile siyasi partinin destek verdiği miting, Aliağa Demokrasi Meydanı’nda yapıldı. İzmir Belediye Başkanı Soyer “Ölüm gemisi”ne karşı direnişin içinde yer almaktadır.
Vatandaş sadece AKP’li belediye yöneticilerine değil, ihalelerle zengin ettiği beşli çetenin talanlarına karşı da mücadeleye devam ediyor. İkizdere halkının Cengiz Holding’e karşı yürüttüğü çevre mücadelesi bunlardan biridir. Bir yıldır Cengiz Holding’in Eşkencedere Vadisi’ne taş ocağı yapmasına karşı direnen halk, yapılmak istenen çevre katliamını mahkemeye de taşımıştı. Geçtiğimiz gün davanın ilk duruşması görüldü. Mahkeme 15 gün içinde karar verecek. Bu süreçte İkizdere ile dayanışmak önemlidir.
Özetimizi günlerdir konuşulan Kamu Personali Seçme Sınavı (KPSS) skandalıyla bitirKPSS’de çıkan bazı soruların Menzil tarikatıyla bağı olduğu belirtilen Yediiklim isimli yayınevinin deneme sınavı sorularıyla aynı olduğu tartışması gündeme oturdu. Menzil tarikatının yolsuzluğunu önlemek maksadıyla ÖSYM (Ölçme ve Yerleştirme Merkezi) Başkanı Halis Aygün görevden alınarak yerine İsmailağa Tarikatı’na yakın olduğu iddia edilen Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy getirildi. AKP iktidarı, Gülen cemaatinden boşalttığı alanlara kendisine yakın gerici tarikatları yerleştiriyor. Özellikle eğitim alanı bunun en net örneğidir. Liyakatsız atamalar, adrese teslim iş ilanları, üniversitelerde gericilere ayrılan kontejanlar örneklerden sadece birkaçıdır.
Direnişlerle dolu bir haftayı geride bırakıyor ve yeni haftaya umutla hazırlanıyoruz.
