Özetimizde önce Türkiye’den, ardından ise dünyadan gelişmelere değineceğiz. DEM Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder geçirdiği kalp krizinin ardından 18 günlük yoğun bakım sürecinin sonunda 3 Mayıs günü yaşama veda etti. Önder’in 4 Mayıs Pazar günü düzenlenen cenaze törenine binlerce kişi katıldı. Öğlen saat 11.00’da Taksim AKM’de düzenlenen törenin ardından halk, polis bariyerlerini yıkarak Levent’te bulunan Barbaros Camii’ne kitlesel yürüyüş gerçekleştirdi. İkindi vakti kılınan cenaze namazının ardından Önder’in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Önder’in ölümüne partisi DEM ile beraber çeşitli ilerici, sosyalist grupların yanında AKP ve MHP de yoğun ilgi gösterdi.
Cenaze töreninde CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e bir saldırı düzenlendi. Saldırgan Selçuk Tengioğlu’nun Özel’e yumruk attığı, isabet eden hamlesinin ardından ise etkisizleştirildiği görüldü. Bir önceki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Ankara’nın Çubuk ilçesinde saldıran “inek hırsızı” Osman Sarıgün’e sosyal benzerliği ile dikkat çeken Tengioğlu’nun sabıkasının inek hırsızından daha kabarık olduğu görülüyor. Hırsızlık, tehdit gibi adi suçlarının yanında Tengioğlu’nun 21 yıl önce iki çocuğunu hem ateş ederek hem de bıçaklayarak öldürdüğü, beş sene önce ise “şartlı tahliye” ile serbest kaldığı belirtildi.
Cenaze törenindeki güvenliğin, Özgür Özel’in saldırıya uğramasını kolaylaştıracak şekilde ayarlandığı ve Tengioğlu’nun polis sorgusu belgesinin de onu azmettirenler tarafından düzenlendiği görülüyor. Evlat katili saldırgan, Özel’e saldırıyı planlı değil ani öfkeyle gerçekleştirdiğini belirtti. Gerekçe olarak CHP’nin adam kayırmacı olduğu, Özel’in Erdoğan’a hakaret ettiği ve gençleri kışkırttığı iddialarını ileri sürdü. Kamera kayıtları saldırganın olay yerinde saatlerce beklediğini ve hatta kaslarını ısıttığını gösteriyor. Bilindiği gibi AKP iktidarı bu gibi saldırılarda mafyaları, meczupları, MHP’nin ülkü ocaklarını sıkça, muhalefeti sindirmek için kullanıyor. Kendi evlatlarını alçakça öldüren rezil bir yaratığın kullanılma nedeninin muhalefete korku vermek olduğu açıktır. CHP lideri Özel, iktidar tarafından kendisine bu saldırı ile “sokaktan çekil” mesajı verildiğini ancak çekilmeyeceğini ekledi. Ekrem İmamoğlu’na yakınlığı ile bilinen gazeteci Yılmaz Özdil’in Özgür Özel’in saldırıya uğramasının ardından onun aleyhine video yayını ve sosyal medyada İmamoğlu’nu öne çıkarma kampanyası iki lider arasındaki rekabetin yoğunlaştığı izlenimi verdi. Propaganda tekniklerinin aşırı kullanıldığı kampanyada İmamoğlu Deniz Gezmiş gibi dahi gösterildi.
DEM Parti bir açıklama yaparak Sırrı Süreyya Önder’in otomobilinde 2 Nisan’da, sol arka lastiği patlatabilecek, demirden yapılmış keskin bir düzeneğin tespit edildiğini duyurdu. Daha önce de KCK tarafından yapılan açıklamada Önder’in rahatsızlığı “kuşku verici” olarak nitelendirilmişti. Önder’in ölümünün ardından ona dönük övgülerin yanında eleştiriler de gündem oldu. Sırrı Süreyya Önder’in özellikle de liberaller ve gericiler ile aynı tarafa düşen cumhuriyet ve Atatürk eleştirileri ile onun cenaze töreninin faşizmin propaganda aracına dönüştürülmesi bunlardan bazıları. Onun için TBMM’de düzenlenen taziyeye, 99 gündür meclise adım atmayan Devlet Bahçeli de katıldı. Kürt hareketi ve iktidar blokunun Önder’in ölümü ile yaratılan havayı “yeni çözüm süreci” lehinde değerlendirmeye çalıştığı görülüyor. Bu süreçte Perinçek de onlarla birlikte davranıyor.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, yaptığı açıklamada günler gibi çok kısa bir süre içerisinde PKK’nin kendini feshetmesi ve sürecin somutlaşmasını beklediklerini belirtirken, Kürt hareketine yakın kaynaklardan Amed Dicle de “Büyük Gelişmeler Kapıda” alt başlıklı yazısında PKK’nin tek taraflı ateşkes ile yetinmeyeceğini, çağrının önünü açacak siyasal, diplomatik ve toplumsal hamlelerin de bu süreçte gelişeceğini belirtti. Bu sırada Asrın Hukuk Bürosu’ndan avukatlar, Öcalan ile görüşmek için başvurularda bulundu. Bu sırada PKK bir açıklama yaparak 5-7 Mayıs tarihleri arasında 12. kongresini topladığını açıkladı. Kongre Divanı tarafından yapılan kısa bilgilendirmede, kongrenin Öcalan’ın çağrısı üzerine toplandığı ifade edilirken, “PKK 12. Kongresi’nin sonuçlarına ve alınan kararlara ilişkin geniş ve ayrıntılı bilgi ve belgeler, iki farklı alandaki sonuçlar birleştirildikten sonra çok yakın zamanda kamuoyu ile paylaşılacaktır” ifadesi de eklendi. Kamuoyunda kısa zaman içerisinde PKK’nin kendisini feshettiği açıklanacağı belirtilirken Pervin Buldan bu konuyla ilgili, “PKK’nin kongre yaptığına dair açıklaması Türkiye’ye hayırlı olsun. Bundan sonra barışın mihenk taşları döşenecek” dedi.
Önce AKP’den ardından ise CHP’den TÜSİAD ziyaretleri, önemli gündemler arasındaydı. AKP’nin Ekonomik İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi bir süre önce Erdoğan’ın, “Yeni Türkiye’de haddinizi bileceksiniz” seslenişinin ardından gözaltına alınan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ı ziyaret etti. Kendisine sorulan, “Ziyaretinizde TÜSİAD’ın gönlünü aldınız mı?” sorusuna Zeybekçi, “Bizim dostumuz, arkadaşımız onlar” yanıtını verdi. TÜSİAD başkanı Orhan Turan’ın bilindiği üzere hala yurt dışı çıkış yasağı bulunuyor ve 5,5 yıla kadar hapis cezası ile yargılanıyor. AKP bir süredir ekonomide baş aşağı gidişi durduramıyor. Ziyaretin tam da bu sebeple, patronların eleştirilerini engellemek ya da yumuşatmak maksatlı yapıldığı görülüyor. AKP’ye yakınlığı ile bilinen TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu da “Şehirlerin giriş-çıkışlarında vergi memurları olacak” diyerek önümüzdeki süreçte vergi denetimlerini artıracaklarını belirten Mehmet Şimşek’e eleştiri sunmuştu.
TÜSİAD’a bir ziyaret de CHP’den geldi. Özgür Özel ve beraberindeki heyeti Başkan Orhan Turan kapıda karşıladı. Görüşmeden sonra açıklama yapan Özel, iki tarafın da “hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve bunun Türkiye ekonomisine yapacağı pozitif katkı” konularında fikir birliği içerisinde olduğunu belirtti. Türkiye’de bilindiği gibi burjuva güçler, “patronların kulübü” olan TÜSİAD’ın her zaman “onayını” almak ister. CHP bir yandan iktidara gelmeleri durumunda neo-liberal ekonomi politikasını sürdüreceklerini ve patronları her koşulda “mutlu edeceklerini” göstermeye çalışırken bir yandan da “Türkiye’de hem emekçinin yüzünün güldüğü hem de işverenin yüzünün güldüğü bir yarının mümkün olduğunu biliyoruz” yalanlarını ileri sürüyor. Bugün Türkiye’de AKP’nin yarattığı “gerici karanlık” önemli bir sorun olmakla birlikte; emekçilerin aleyhine, patronların lehine gelişen neo-liberal düzen de en az onun kadar büyük bir sorun teşkil etmektedir. Ülkemizin işçileri, emekçileri bir yandan “AKP’siz Türkiye” için mücadele ederken, öte taraftan kendi gelecekleri için, patron yanlısı politikalara da sesini çıkaracak eleştirellikte olmalılardır.
CHP’nin her hafta İstanbul’un bir ilçesinde, ayda bir ise Türkiye’nin bir ilinde düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingleri kapsamında 7 Mayıs Çarşamba günü İstanbul Beyazıt Meydanı’nda buluşuldu. Mitingde 160 bin kişinin bulunduğu belirtilirken, mobil aydınlatma cihazlarının polis tarafından alana alınmadığı ifade edildi ve Özel, katılımcılara telefonlarının ışıklarını açması çağrısında bulunarak alanda görsel şölen yarattı. Mitingde üniversite öğrencileri de konuşmalar gerçekleştirdi. İmamoğlu’nun miting alanına gönderdiği mesajında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan anılırken, “Tam bağımsız, demokratik Türkiye mücadelesinin ateşi hiç sönmedi” ifadesi de yer aldı. Kürsüden Koç Üniversitesi’nden bir öğrencinin okuduğu “Öğrenci Manifestosu”nda ise gençliğin tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması, kayyumların geri alınması, Taksim, Kızılay, Saraçhane gibi meydanlardaki gösteri ve toplanma yasaklarına son verilmesi, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması, Kanal İstanbul projesinden vaz geçilmesi gibi talepleri sıralandı.
Bu sırada tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun X hesabına da erişim engeli getirildi. X tarafından yapılan açıklamada, mahkeme kararının X’e bildirildiği, karara kesinlikle katılmadıkları ve itiraz ettikleri ancak kararı uygulamak zorunda oldukları belirtildi. İmamoğlu’nun son paylaşımı, Beyazıt Mitingi öncesinde, “Beyazıt’ta buluşuyoruz. Diplomanı al da gel” olmuştu. ABB Başkanı Mansur Yavaş, kampanya hesabını İmamoğlu’na devrettiğini duyurdu.
Özetimize geride bıraktığımız hafta yaşanan hak ve özgürlük mücadeleleri ile devam ediyoruz. Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormaya devam ediyor. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle yapılan eylemlerin 1049. haftasında tekrardan Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelindi. Toplanan grup 33 yıl önce gözaltında kaybedilen 22 yaşındaki Hüsamettin Yaman ve 21 yaşındaki Soner Gül’ün akıbetini sordu.
Bu hafta hasta mahpusların sesini yükseltmek için de eylemlere devam edildi. İstanbul, Ankara ve İzmir’de gerçekleşen eylemlerde ağır hasta mahpuslar Enver Yanık, Adnan Öztel ve Celal Cengiz’in durumlarına dikkat çekilerek serbest bırakılmaları talep edildi.
Hayvanları Koruma Kanunu’nun iptali gündemine karşı eylemler gerçekleşti. AYM’ye yürümek isteyen gruba polis müdahale edince grup Anayasa Mahkemesi’nin karşısındaki Ahlatlıbel Parkı’nda bir araya geldi ve sokak hayvanlarının toplanmasına, öldürülmesine, barınaklara kapatılmasına yasal zemin hazırlayan yasayı protesto etmek için bir günlük nöbet eylemi gerçekleştirdi.
Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve İstanbul Üniversitesi sisteminden silinmesinin ardından CHP Beyazıt Meydanı’na miting çağrısı yaptı. Mitinge gençlik hareketlerinin de katılım gösterdiği görülüyor. Halk hareketleri ve toplumsal eylemlerde gün yüzüne çıkan sosyalist hareketin potansiyeli CHP’nin yüzünü en azından söylemler olarak dahi sola çevirmesine zorluyor. Özgür Özel miting alanında devrimci şair Nazım Hikmet’in şu dizelerini okudu: “Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.”
Bu yıl 1 Mayıs’a damga vuran gençlik, 3 Fidan’ın 53. ölüm yıldönümü olan 6 Mayıs’ta da alanlarda yerini aldı. 6 Mayıs 1972’de idam edilen devrimci önderler Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, ölüm yıldönümlerinde başta İstanbul, İzmir ve Ankara’da olmak üzere birçok noktada anıldı. Gençliğin eylemlerinde anti-emperyalist hava hakimdi. Süreç, ülkemizde anti-emperyalist bir yurtseverliğin gençlik mücadelesinde büyüme potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Bu açıdan öğrenci ve işçi gençliğin, aynı gelişen sosyalist hareket gibi dışındaki güçlerden bağımsız bir hatta yükselmesine çalışmak oldukça önem teşkil etmektedir.
Emek haberleri ile devam ediyoruz. İş cinayetlerinde katledilen işçi sayısı her geçen gün artıyor. Çocuk işçilerin ölüm oranındaki artış da korkunç boyutlara ulaştı. İSİG Meclisi’nin Nisan ayı raporuna göre en az 152 işçi iş cinayetlerinde katledildi. AKP’nin iktidarda olduğu yıllar boyunca en az 978 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
Yoksulluk, ülkemizde toplumun büyük kesimini içine alan en önemli sorun haline gelmiş durumda. Çeşitli sendikaların yaptığı araştırmaya göre açlık sınırı 25 bin TL’ye dayandı. Yoksulluk sınırı ise 80 bin TL rakamlarına yaklaşmış durumda. Ülkemizde 22 bin 104 TL’lik asgari ücretle çalışan milyonlarca insan açlık ve yoksulluk çıkmazına hapsolmuş halde.
İzmir Çiğli Belediyesi’nde işten atılan ve söz verilmesine rağmen işe dönüşleri yapılmayan emekçi kadınların İzmir’den Ankara’ya CHP Genel Merkezi önüne başlattıkları yürüyüş 9 gündür devam ediyor. İzmir Narlıdere Belediyesi’nde yaşanabilir bir toplu sözleşme için grev hakkını kullanan işçilerin grevi sendikanın işçilerden habersiz şekilde sözleşmeye imza atmasıyla sonlandırıldı. Konak Belediyesi işçileri grevlerinin 2. gününde işverenin yan haklarla birlikte yaptığı yüzde 55’lik zam teklifini kurulan sandıkta oylayarak kabul etti. Yoksulluk sınırı altında kalan ücretlere onay veren işçilerin bu kararı almasında Genel-İş Sendikası’nın birçok belediyede işçi iradesini çiğneyerek sözleşmelere imza atmasının önemli bir payı bulunuyor. Şişli Belediyesi işçileri; Esenyurt, Bayraklı ve Dersim Belediyesi işçileri işlerine dönebilmek için direnmeye devam ediyor.
Kocaeli Çayırönü’nde bulunan ve Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesi’nin örgütlü olduğu Portal Plastik fabrikasında toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine başlayan grev 3. gününde kararlılıkla devam ediyor.
Birleşik Metal-İş Sendikası, Aydın’da bulunan JANTSA fabrikasına toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşma sağlanmaması üzerine grev kararını astı. Yine Aydın’da bulunan TİTAN ASİA işyerlerine grev ilanları asıldı. Gebze Erlau Metal’de Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye olan 23 içinin işten atılmasıyla birlikte başlayan direniş 24 gündür devam ediyor. Nakliyat-İş Sendikası McDonald’s HAVI Lojistik’te sendika düşmanlığına karşı eylemlerine devam ediyor. Sendika üyeleri Eskişehir McDonald’s önünde bir araya gelerek halkı, işçi düşmanlığına karşı boykota çağırdı.
Hrant Dink Vakfı’ndan 2024 yılında kısa süre çalıştıktan sonra kod 42 ile işsizlik maaşı alamayacak şekilde işten çıkartılan Caner Gönder, açtığı davayı kazanınca vakıf ile tazminatını alma yönünde yaptığı görüşmelerden bir sonuç alamamıştı. Bunun üzerine Gönder, 16 Nisan’dan beri başlattığı eylemini sürdürüyor. Caner Gönder eylemlerde 3 defa gözaltına alındı.
Sendikalaşma haklarına saygı duyulması ile yaşanabilir bir ücret isteyen Digel Tekstil işçileri direnmeye devam ediyor. Sendikalaştıkları için işten atılan Tkis Blinds Perde işçilerinin direnişi de devam ediyor.
İzmir Kemalpaşa’da bulunan Temel Conta işçileri insanca yaşama hakları için 151 gündür direniyor.
Tüpraş işçisi Koç Holding ve üyesi oldukları sendikanın sefalet ücretinde anlaşması üzerine eylemlere başlamıştı. İşçilerden habersiz sabaha karşı imzalanan toplu sözleşmede işçiler yüzde 85 zam isterken Petrol-İş Sendikası’nın bazı şubeleri yüzde 35’lik zam oranına imza attılar. İşçiler ilk 6 ay yüzde 63, kıdem farkı ve 2 yıllık sözleşme yapılmaması durumunda eylemlerini sürdüreceklerini açıkladılar.
Dünyadan gelişmelerle devam ediyoruz. Dünyada laikliğin ilk temellerini 1789’daki devrimle atan Fransa’da, laikliğin karşısında gericiliğin Orta Doğu’daki sembollerinden birisi haline gelen HTŞ’nin lideri Ahmet Şara (Colani) Macron tarafından Elysee Sarayı’nda çok sıcak bir biçimde ağırlandı! Macron, AB’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımların kaldırılması için çaba göstereceğini belirtirken, SDG ile HTŞ arasındaki anlaşmadan da memnuniyet duyduklarını belirtti. Colani çetesi hükumeti Lazkiye liman işletmesini Fransa’ya verdi. Batılı emperyalistlerin ve onların bölgedeki ortaklarının yakıp yıktırdığı Suriye’nin yeniden imarı yolundaki ihaleler Batılı tekellere verilecek. Maliyeti de elbette gene Suriye halkı ödeyecek. Görüşmede Şara İsrail ile dolaylı temas halinde olduklarını belirtti. Macron ise önümüzdeki süreçte Hizbullah’a ve İran’ın etkisine karşı mücadeleyi artırmak için işbirliklerinin geliştirilmesine de vurgu yaptı.
Suriye’de Esad’ın devrilmesi ile beraber İsrail’in güvenliğini önceleyen bir denklem oluşturuluyor. Siyonist saldırılar hız kesmeden devam ediyor. “Demokratik” Batı devletleri cihatçı güçlerin ele geçirdiği Suriye’ye yaptırımların kaldırılması için uğraşadursunlar, Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, İsrail’in 20 aydır sürdürdüğü soykırım ve abluka nedeniyle Gazze’yi “kıtlık bölgesi” ilan ettiklerini duyurdu. Bölgede ambargo nedeniyle büyük bir gaz krizi de yaşanıyor. Bu arada İsrail, Lübnan’ın Nebatiye iline de bir hava saldırısı düzenledi. Saldırıda 1 kişinin öldüğü, 8 kişinin de yaralandığı belirtildi.
Asya’nın iki büyük ülkesi Hindistan ile Pakistan arasındaki gerginlik bu hafta karşılıklı çatışmaya dönüştü. Hindistan Pakistan’dan 22 Nisan’da yapılan ve 26 kişinin ölümüyle sonuçlanan dinci terör saldırısından Pakistan’ı sorumlu tutarak Pakistan’ın Keşmir bölgesine saldırı düzenledi. Pakistan çatışmayı aynı Keşmir bölgesinde karşıladı ve 5 Hindistan savaş uçağını düşürdüğünü açıkladı. Hindistan Fransız yapımı Rafael savaş uçakları kullanırken Pakistan’ın ise Çin yapımı hava savunma sistemi kullandığı belirtiliyor. Her iki Hindistan Komünist Partisi’nin de Pakistan’a yapılan saldırıyı desteklemesi dikkat çekti.
Romanya’da başkanlık seçimleri Batılı sahte demokrasi anlayışının yeni bir örneği oldu. Bilindiği gibi ABD ve İngiliz emperyalistleri Karadeniz’de egemenlik peşindeler. Romanya bu amaçlarına hizmet ediyor. Ancak Romanya’da başkanlık seçimlerinin geçtiğimiz yıl 24 Kasım’da yapılan ilk turunda ABD ve AB’ye mesafeli yani daha bağımsızlıkçı aday Călin Georgescu öne geçince Batılı güçler Anayasa Mahkemesi yoluyla onu Rus yanlısı ilan edip 6 Aralık’ta, ikinci tura 48 saat kala, seçimleri iptal ettiler ve Georgescu’nun seçime katılma hakkını elinden aldılar. Uzun tartışmaların ardından seçimin ilk turu 4 Mayıs’ta yapıldı ve aynı eğilimden yani Georgescu’nun desteklediği George Simion yüzde 40’ın üzerinde oy alarak ilk turu önde bitirdi. Simion’un NATO’cu rakibi sadece yüzde 20’lerde oy alabildi. Şimdi 18 Mayıs’taki ikinci tur seçimlerde olacaklar bekleniyor. NATO Romanya’ya Avrupa’nın en büyük askeri üssünü inşa ediyor. Romanya Avrupa’nın en büyük doğalgaz üreticisi yapılıyor. ABD, AB ve İngiltere de Karadeniz’de kalıcı askeri varlık oluşturmaya çalışıyor.
Almanya’da faşist parti AfD’nin yasaklanması çabası mahkeme kararıyla bir darbe aldı. AfD’nin yükselişi önlenemiyor.
Rusya Nazizmin yenilgiye uğramasının yıldönümünü kutlarken Ukrayna hükumeti Rusya’ya gelen devlet temsilcilerinin saldırıya uğrayabileceğini ifade etti. Çin lideri Şi şimdi Rusya’da bulunuyor. Geçmişte Rusya ve Çin sosyalist ülkeler olarak ne yazık ki anlaşamamışlar ve hatta hasım duruma gelmişlerdi. Tarafların aralarının düzelmesinin Rusya’nın bugünkü kapitalist sisteme geçmesinden sonra gerçekleşebilmiş olması biraz da reel sosyalizme özgü bir sorundur. Birbirleriyle hasım durumuna gelen sosyalist ülkeleren biri kapitalizme geçince aralarında yakınlaşma imkanları garip bir şekilde artabiliyor. Kendi aralarında bir araya gelemeyen sol gruplar mesela CHP ve Kürt milli hareketiyle daha iyi anlaşabiliyorlar.
Türkiye’de muhalefetin sonlandırılan Saraçhane eylemlerine rağmen halen güçlü bir şekilde büyüme eğilimi taşıdığı açıkça görülüyor. Bunu hem 1 Mayıs’ta alanlarda, hem 6 Mayıs’taki gençlik eylemlerinde hem de CHP’nin devam ettirdiği mitinglere ilgide görüyoruz. Halkın direnme potansiyeli bizleri sevindirirken, bu potansiyelin manipüle edilme eğilimleri de barındırdığını görmemiz gerekiyor.
Ülkemiz sosyalist hareketin gelişmesine her zaman imkan barındırmaktadır. Bu olanak, içerisinden geçtiğimiz süreçte daha da artmıştır. Halkımızın anti-emperyalist ve bağımsız bir sosyalist hareketin gelişmesine her zamankinden daha fazla ihtiyacı bulunmaktadır. Gençlik eylemleri, bu mücadelenin yükseltilebileceğini göstermiştir.