Yazar: Laura Blume
Çeviren: A. Çağrı Gökçek
Çevirenin Notu:
ABD emperyalizmi, 20. Yüzyılın başlarından itibaren ve İkinci Dünya Savaşı sonrası artan bir yoğunlukta Küresel Güney ülkelerini kendine bağımlı kılabilmek için farklı politikalara başvurmuştur. Bu politikalara, Küresel Güney ülkelerinde yaşanan askeri veya sivil yollarla gerçekleştirilen rejim değişikliklerini, ABD YANLISI OLMAYAN REJİMLERİN geniş kapsamlı yaptırımlara maruz bırakılmasını, özellikle 1980’ler sonrasında uluslararası finans ve kalkınma kuruluşları aracılığıyla Güney ülkelerinin borç batağına hapsedilmesini ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) gibi kuruluşlar üzerinden sağlanan fonlarla rejimlerin zayıflatılmasını örnek gösterebiliriz. Bu tür politikaların yanı sıra, ABD emperyalizmi bölgelere özgün politikalar da uygulamaktadır. Örneğin ABD emperyalizmi, Orta Amerika’da uzun yıllardır insan, silah ve uyuşturucu ticaretinin önünü açmış ve bölge ülkelerini kendine bağımlı hale getirmiştir.
Nevada Üniversitesi, Reno’da siyaset bilimi profesörü olan Laura Blume, The North American Congress on Latin America’da (NACLA) yayınlanan makalesinde geçtiğimiz aylarda eski Honduras Devlet Başkanı Juan Orlando Hernandez’in ABD’de uyuşturucu kaçakçılığından yargılanıp hapse mahkum edilmesinin ABD’nin Honduras’taki narko-devlet oluşumundaki rolünü örtbas etmeye yetmediğini öne sürüyor. Honduras’ta ABD’nin izlediği emperyalist siyaseti, dünya çapında yasadışı oluşumlara sunduğu desteğin bir parçası olarak da okumak mümkündür. Emperyalizmin yasadışı gruplarla yakın ilişkisini daha iyi kavramak için faydalı bulduğumuz bu makaleyi Odak okurları için çevirmek istedik. İlgili okurların zihnini açması dileğiyle…
***
Juan Orlando Hernandez, New York mahkemesinde uyuşturucu kaçakçılığı suçundan hüküm giymiş olmasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri, Honduras’ta devlet destekli uyuşturucu kaçakçılığını teşvik etmedeki rolünü henüz kabul etmedi.
***
“HA! Hapishanede çürüsün, Pepe Lobo da peşinden gelsin,” dedi Gabriela sevinçle. “Ve Mel’e de bakacağız,” diye ekledi kıkırdayarak. Eski Honduras Devlet Başkanı Juan Orlando Hernández’in (JOH) 8 Mart’ta New York Federal Mahkemesi’nde uyuşturucu kaçakçılığı ve silah suçlarından hüküm giydiği haberini gördüğüm anda arkadaşım Gabriela’ya mesaj atmıştım. JOH 26 Haziran’da cezasına çarptırılacak ve 40 yıl ile müebbet arasında hapis cezasıyla karşı karşıya. Gabriela, dört çocuğuna bakmak için ikinci bir işte çalışan Honduraslı bir ilkokul öğretmeni; birçok Honduraslı gibi, JOH’un hayatının geri kalanını bir ABD hapishane hücresinde geçireceği haberini kutladı. Ancak, JOH’un iki başkanlık döneminin ve yaygın uyuşturucu yolsuzluğunun sonuçları Honduras’ta hala her yerde mevcut. Gabriela bir takma ad; Honduraslılar, ülkelerindeki uyuşturucu yolsuzluğu ve şiddet hakkında benim gringa (Gringa, İspanyolca ve Portekizce yabancılar için kullanılan bir terimdir – Çevirenin Notu) olarak sahip olduğum özgürlüğe sahip değiller.
Gabriela’nın JOH haberi hakkındaki sevinci bulaşıcı olsa da ABD’nin JOH’u adalete teslim etmesinin ikiyüzlülüğünü kavramak zordu. Sonuçta, JOH’un Honduras’ta iki dönem iktidara gelmesine ve iktidarı korumasına izin veren ABD’ydi. Honduras’ın uyuşturucu yolsuzluğunu JOH’un yönetimi öncesinde ve sırasında finanse eden ve besleyen ABD’deki uyuşturucu tüketimiydi. JOH’un askeri güçlerini silahlandıran ABD’ydi. Dahası, Gabriela hemen JOH’un selefi Porfirio “Pepe” Lobo’nun ve devrik eski başkan Manuel “Mel” Zelaya’nın onu takip edebileceğini not etti. Mevcut başkan Xiomara Castro da Zelaya’nın eşidir. JOH’un çok daha sistematik bir sorunun yalnızca dramatik bir örneği olduğu açıktır; ABD’nin Honduras’ta yarattığı ve şiddetlendirmeye devam ettiği sistematik bir sorun.
Muz Cumhuriyeti’nden Kokain Cumhuriyeti’ne
“ABD’nin kapitalist çıkarları korumak için Honduras’a yaptığı erken müdahaleler, Washington’un ülkedeki etkisini sağlamlaştırdı. Sonuç olarak, ordu Honduras’ın “en gelişmiş siyasi kurumu” haline geldi.”
1900’lerin başlarında Honduras, ABD emperyalizmi için bir test sahasıydı ve prototipik bir “muz cumhuriyetiydi.” ABD’nin kapitalist çıkarları korumak için Honduras’a yaptığı erken müdahaleler, Washington’un ülkedeki etkisini sağlamlaştırdı. Sonuç olarak, ordu Honduras’ın “en gelişmiş siyasi kurumu” haline geldi. Reagan göreve geldiğinde Honduras “Pentagon Cumhuriyeti” lakabını kazanmıştı.
Honduras’taki uyuşturucu kaçakçılığı, Kontra Savaşı’ndan öncesine dayanır ve uzun zamandır siyaset ve ülkenin silahlı kuvvetleriyle iç içedir. Bununla birlikte, ABD’nin Honduras’ı Orta Amerika’daki Soğuk Savaş müdahaleleri için bir basamak noktası olarak kullanması -özellikle Reagan yönetimi sırasında- bu yozlaşmış ittifakları güçlendirdi. ABD destekli Nikaragua’daki Kontra Savaşı, Honduras’a önemli ölçüde artan ABD askeri yardımı ve eğitimi getirdi; bu fonlama genellikle yozlaşmış, uyuşturucu elitlerinin gücünü doğrudan destekledi.
1980’lerin başlarında, ABD’nin Karayipler’den Florida’ya giden kaçakçılık rotalarını kesintiye uğratmaya odaklanan uyuşturucuyla mücadele çabaları, Orta Amerika’nın kaçakçılık ve aktarma koridoru olarak önemini büyük ölçüde artırdı. Bu arada, ABD’nin Honduras’taki uyuşturucuyla mücadele çabaları, ülkedeki ABD siyasi çıkarları vasıtasıyla engellendi. Örneğin, Tegucigalpa’daki Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi (Drug Enforcement Administration, DEA) ofisi, açılmasından sadece iki yıl sonra, 1983’te kapatıldı. Resmi olarak kapanmanın nedeni bütçesel nedenlerdi; yine de araştırmalar gerçek nedenin DEA’nın Honduras’taki kaçakçılıkla mücadele çabalarının CIA’nın Kontraları destekleme öncelikleriyle çakışması olduğunu gösteriyor. Kontraları silahlandırma, finanse etme ve eğitme çabalarının bir parçası olarak, ABD birkaç bilinen uyuşturucu kaçakçısıyla doğrudan ortaklık kurdu. Bunun açık bir örneği, Medellín Karteli de dahil olmak üzere Kolombiyalı uyuşturucu tedarikçilerini Guadalajara Karteli gibi Meksika kaçakçılığı örgütleriyle ilişkilendiren Juan Ramon Matta Ballesteros’tur. Matta Ballesteros ayrıca CIA ile yakın bir temas halindeydi ve onun havayolu şirketi SETCO Air, Nikaragualı Kontralara yardım götürmek için ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir ihale almıştı. Matta Ballesteros, sonunda 1985’te ABD DEA ajanı Enrique “Kiki” Camarena’nın işkence ve cinayetine karıştığı için hapse girdi. ABD’nin önemli bir müttefikiyken beslediği yozlaşmış bağlar ve ağlar, tutuklanmasından sonra da devam etti.
Soğuk Savaş’ın ve Orta Amerika’nın iç savaşlarının sona ermesiyle birlikte, Orta Amerika’nın kokain kaçakçılığı ve aktarma merkezi olarak rolü genişlemeye devam etti. 1990’lar boyunca ABD destekli neoliberalizm yanlısı politika değişiklikleri, Orta Amerika devletlerini yasadışı pazar taleplerine karşı daha duyarlı hale getirirken, aynı zamanda neoliberal reformlar bölge genelinde hem yasadışı hem de yasal malların akışını kolaylaştırdı.
Darbe ve Sonrası
2009 yılında demokratik olarak seçilen Honduras Devlet Başkanı Manuel Zelaya askeri bir darbeyle devrildi. Amerika Birleşik Devletleri en azından pasif olarak bu darbeyi destekliyordu ve darbe sonrası hükümeti meşrulaştırmada kilit rol oynadı. Ulusal Parti ve Honduras Ordusu’nun darbeyi meşrulaştırma biçimi, Zelaya anayasayı değiştirmek istediği ve iktidarda kalmaya çalıştığı için demokrasiyi korumak gerekliydi, şeklindeydi. Aslında Zelaya yalnızca Honduras halkının yeniden seçilmeye izin vermek için anayasayı değiştirmeyi düşünüp düşünmeyeceğini görmek için bağlayıcı olmayan bir referandumda demokratik bir oylama yapılmasını savunuyordu. Dahası, anayasayı ihlal edip Honduras’ta yeniden seçilmeyi zorlayan aslında Ulusal Parti’ydi. Devlet Başkanı Porfirio “Pepe” Lobo ve o zamanlar Ulusal Kongre başkanı olan JOH, yüksek mahkemeyi destekçileriyle doldurdu. Birkaç yıl sonra, 2015’te, Ulusal Parti’nin eski Başkanı Rafael Callejas, başkanlık dönemi sınırlamalarının insan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek Honduras Yüksek Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme Callejas ve Ulusal Parti lehine karar vererek JOH’un 2017’deki yeniden seçilme teşebbüsünü mümkün kıldı.
ABD darbenin ardından askeri yardımı kısa süreliğine askıya aldı. Ancak 2009 darbesini izleyen uyuşturucu kaçakçılığındaki bildirilen artış, ABD’nin Honduras’ta militarize uyuşturucu karşıtı çabaları destekleme ve üstlenme çabalarını artırmasına yol açtı. ABD raporları, kaçakçılığın darbenin ardından oluşan güç boşluğu nedeniyle arttığını öne sürüyor. Ancak gerçekte ABD, iktidara geldiklerinde küçük ülkede akan kokain dalgasından sorumlu olan siyasi aktörlerin meşrulaştırılmasına yardımcı oldu.
Honduras’ta şiddet arttı ve ülkeyi 2013 yılında kasıtlı cinayetler bakımından dünyanın en şiddetli ülkesi yaptı. Darbe sonrası dönemin bu şiddeti ve kaosu, yeni bir neoliberal reform dalgasının arka planı olarak hizmet etti. “Honduras iş yapmaya açık” diyen Başkan Lobo ve ardından halefi JOH döneminde, Honduras’ta madencilik endüstrileri genişledi ve ülke enerji ve telekomünikasyon da dahil olmak üzere çok sayıda ulusal endüstriyi ve sosyal hizmeti özelleştirdi. Özelleştirmeler, yoksul Honduraslıların temel hizmetlere erişimini kısıtlarken, tarım işletmeleri ve madencilik endüstrilerinin genişlemesi şiddetli arazi çatışmalarını artırdı ve uyuşturucu amaçlı ormanların yok edilmesini şiddetlendirdi. Honduras’taki kamu-özel sektör ortaklıkları ve yeni özelleştirilen endüstrilere yönelik hükümet sözleşmeleri de uyuşturucu ticaretinden elde edilen parayı aklamanın oldukça kazançlı yolları olduğunu kanıtladı ve darbe sonrası dönemde ülkede yasadışı ve yasal endüstriler belirsizleşirken, onların yozlaşmış siyasi hayırseverleri güçlendirildi ve zenginleştirildi.
Genel şiddet seviyesi artmış olsa da, darbeye karşı direniş üyelerine ve solculara yönelik şiddet orantısız bir şekilde arttı; narko-elitlerin ve Ulusal Parti politikacılarının siyasal ve ekonomik çıkarlarına karşı direniş ölümcül hale geldi. Ve ABD güvenlik yardımının, Honduras’taki uyuşturucu ticaretini engellemek ve güvenlik koşullarını iyileştirmek için yapıldığı iddia edilirken (bunun belgesiz göçü engellemesi umuduyla), gerçekte ülkedeki dışlanmış Afro-Yerli topluluklara, LGBTQ topluluk üyelerine, çevre ve insan hakları aktivistlerine, toprak savunucularına ve barışçıl protestoculara karşı şiddete defalarca karışan Honduras güvenlik güçlerini destekledi.
Çatışmanın İki tarafının Silahlandırılması
“Bununla birlikte Honduras’ta insan ticareti devlete rağmen veya devletin yokluğundan dolayı değil, devlet aracılığıyla gerçekleşiyor.”
Şimdi komik görünse de, bir noktada Amerika Birleşik Devletleri JOH’u Uyuşturucuyla Savaş’ta en büyük müttefiklerinden biri olarak övdü. Eski ABD Başkanı ve önde gelen Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, JOH’un Amerika Birleşik Devletleri ile “çok yakın” çalıştığını ve “uyuşturucuyu daha önce hiç olmadığı kadar yüksek bir seviyede durdurduğunu” iddia etti.
”2012’den 2016’ya kadar ABD Güney Komutanlığı’nın başında bulunan ve Başkan Trump’ın Genel Kurmay Başkanı olan John F. Kelly, JOH’u “iyi bir dost” ve “harika bir adam” olarak adlandırdı. İki JOH yönetimi sırasında, ABD Honduras’a uyuşturucuyla mücadele yardımı ve fonu yağdırdı. Honduras’ta artan kaçakçılığın darbeden sonra kaçakçıların istismar ettiği bir güç boşluğundan kaynaklandığına dair raporlar, bu yaklaşımı meşrulaştırmaya yardımcı oldu. Ancak Honduras’ta kaçakçılık, devlete rağmen veya devletin yokluğundan dolayı değil, devlet aracılığıyla gerçekleşiyor. Ve uyuşturucu kaçakçılığıyla uğraşan demokratik olmayan liderleri silahlandırmak, uyuşturucu akışını kesmede başarılı olmayacaktır. ABD’nin Honduras’a yaptığı güvenlik ve uyuşturucuyla mücadele yardımı, uyuşturucu akışını kesmeye karşı zarar verici olmasının yanı sıra şiddeti de artırıyor.
Güvenlik yardımı yoluyla, ABD Honduras’taki şiddet yanlısı devlet aktörlerini doğrudan silahlandırıyor. Örneğin, eski bir askeri komutan ve Güvenlik Bakanı (2015-2022) olan Julián Pacheco Tinoco, 2016’da bir ABD mahkemesinde ülke çapında kokain ticaretine karışmakla suçlandı; 2017 ve 2019’da, Berta Cáceres suikastının örtbas edilmesinin yanı sıra, farklı kanıtlarla yeniden suçlandı. Buna rağmen, JOH yönetimi boyunca Pacheco, 2022’ye kadar Güvenlik Bakanı olarak kaldı. Bu süre zarfında Honduras ulusal polis gücünü denetledi. Jake Johnston’ın 2017’de Intercept için yazdığı gibi: “Honduras’ın güvenlik güçlerine ABD desteğiyle yüz milyonlarca dolarlık yardım akarken, Pacheco ülkenin güvenliğinde ve uyuşturucuyla mücadele iş birliğinde en önemli oyunculardan biridir.” ABD güvenlik yardımı ayrıca doğrudan suç gruplarına silahların ulaşmasına yol açabilir. 2022’de Mark Ungar, Orta Amerika’daki silah kaçakçılığıyla ilgili bir makalede Honduras’ta “özel bir elit askeri birimin organize suç ağlarına silah sattığını, polisin ise sattıkları silahları ‘kayıp’ olarak rapor ettiğini” bildirdi.
Güvenlik yardımı, Amerika Birleşik Devletleri’nin Honduras’taki çatışmayı silahlandırmasının tek yolu olmaktan çok uzaktır; yasadışı ateşli silah kaçakçılığı önemli bir sorundur, ancak bölgeye yasal ticari silah satışlarımız da öyledir. Bölgedeki suç mahallerinden kurtarılan silahların tahmini yüzde 50’si resmi ABD ihracatlarından kaynaklanmaktadır. Honduras’taki 2009 askeri darbesinden sonraki dönemde, ABD ülkeye 1,5 milyar doların üzerinde şaşırtıcı bir silah satışına izin verdi.
ABD, bölgedeki çatışmanın her iki tarafını da doğrudan güvenlik yardımları, ticari silah satışları ve Güney’e yasadışı silah akışını durduramamamız yoluyla silahlandırıyor; Soğuk Savaş döneminden kalma silahlardan bahsetmeye bile gerek yok.
“Gringoların burnuna kadar”
Geovanny Fuentes Ramirez ile yaptığı bir toplantıda JOH’un “uyuşturucuları gringoların burnuna kadar sokacağını, söylediği iddia edildi. Bununla birlikte Honduraslılar gringoların burnuna kokain sokmak zorunda değiller. Amerika Birleşik Devletleri dünyanın önde gelen kokain tüketicisidir ve uyuşturucu akışları arzdan değil talepten kaynaklanır; Kuzey Amerika’daki kokain tüketimi, kokainin Honduras’tan geçmesinin nedenidir, tam tersi değil. Talep olmadan, yasadışı uyuşturucunun tedarik edilmesi için bir motivasyon olmazdı. Ülkede saha çalışması sırasında görüştüğüm birkaç kaçakçının bana söylediği gibi: Gringolar Orta Amerika’da istedikleri kadar kaçakçıyı tutuklayabilirler, ancak uluslararası yasağın yarattığı kâr potansiyeli göz önüne alındığında her zaman istikrarlı bir kokain arzı olacaktır.
Gringoların kokain tüketiminden elde edilen kârlar Honduras’taki kapsamlı yolsuzluğu finanse ederken, ABD’nin iade politikaları Honduras siyasetine uyuşturucu yatırımını daha da motive etti. 2012’de ABD’nin baskısı altında Honduras, Honduras vatandaşlarının iadesine izin veren anayasal reformlar yürürlüğe koydu. Honduraslı kaçakçılar, koruma bölgeleri elde etme umuduyla siyasete yatırım yapıyor. Bazı tahminlere göre, Honduras seçim fonlarının yüzde 90’ı yasadışı kaynaklardan geliyor. Siyasete kapsamlı uyuşturucu yatırımı, etkili yönetimi ve demokrasiyi baltalıyor.
Narko-Devletin Yapı Sökümü
Juan Orlando Hernandez’i adalete teslim edenin ABD olması ikiyüzlülüğünü hafife almak zor olsa da, artık JOH için bir hesap verebilirlik biçimi olacak. Ancak, Honduras’ta uyuşturucu siyasetini teşvik etmede Amerika Birleşik Devletleri’nin rolü için hiçbir hesap verebilirlik yok, bu JOH’tan önce başladı ve bugün de devam ediyor.
2021’de Xiomara Castro, darbeden bu yana Ulusal Parti’nin 11 yıldan fazla süren kesintisiz iktidarını sona erdirerek başkanlık seçimlerini kazandı. Kampanya vaatlerinden biri, onlarca yıllık uyuşturucu yolsuzluğunu çözmek için kritik bir ilk adım olacak olan cezasızlığa karşı uluslararası bir komisyonu (CICIH) Honduras’a getirmekti. Guatemala’daki benzer bir komisyon (CICIG), iç siyaset ve ABD’den gelen fon desteğini azaltma (Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio liderliğindeki çabalar nedeniyle) onun sonunu getirmeden önce şiddeti azaltma (2008 ile 2019 arasında tahmini 20.138 cinayeti önleme) ve hesap verebilirliği artırma açısından önemli olumlu gelişmeler kaydetti. Yine de CICIG bu komisyonların kökleşmiş yolsuzluk ve şiddet döngülerini ele almaya başlama potansiyelini gösteriyor.
CICIH’i desteklemenin yanı sıra, ABD Honduras’ta bir uyuşturucu devleti yaratma ve sürdürmedeki rolüyle de hesaplaşmak zorundadır. ABD, bir trilyon dolardan fazla maliyete yol açan, uyuşturucu tüketimini azaltma yönündeki beyan edilen hedefinde tamamen başarısız olan ve hem ABD sınırının güneyinde şiddetin artmasıyla hem de kamu sağlığı yaklaşımıyla önlenebilecekken aşırı dozlar nedeniyle sayısız can kaybına neden olmayla sonuçlanan, başarısız olmuş Uyuşturucuyla Savaş’ını sonlandırmalıdır. ABD, Honduras’a yaptığı güvenlik yardımını ve resmi ticari silah satışlarını yeniden gözden geçirmeli ve silah kaçakçılığını azaltmak için harekete geçmelidir. Son olarak, en azından, ABD, yaratılmasında hayati bir rol oynadığı şiddet ve yolsuzluk içeren koşullardan kaçan Honduraslılara yönelik muamelesini acilen yeniden gözden geçirmelidir.
NOT: Bu makalenin orijinal versiyonu, The North American Congress on Latin America’da (NACLA) 17 Nisan 2024 tarihinde yayınlanmıştır. Makalenin orijinal versiyonuna buradan ulaşılabilir.