İsveç’te Referandum Çalışmamız
Ülkemizde 16 Nisan’da gerçekleşen referandum kapsamında yürüttüğümüz “Hayır” çalışmalarımız, yurt içinde olduğu kadar yurtdışında da oldu. Kampanyamız daha çok İsveç’in Göteborg şehrinde yoğunlaştı.
İsveç’te “Hayır” çalışmasının başlangıcını, Eğitim ve Dayanışma Hareketi Derneği olarak Göteborg’da bir salon toplantısı ile yaptık.
Devrimci önderler Ömer Yazgan ile arkadaşlarını, Ocak ayında yitirdiğimiz tüm devrimcileri andığımız ve aynı zamanda referandumu tartıştığımız bir etkinlik organize ettik. Hangi dönem olursa olsun devrimci önderleri anmanın önemi ve ülkemizin gidişatı için referandumun önemli bir süreç olduğunu düşündük.
Başlangıçta bunun için Göteborg’da varolan temel ilişkilerimizle görüşmeye başladık. Aynı zamanda etkinlik için salon araştırmalarımızı da yaptık. Bir salon bulup, onu toplantımıza uygun şekilde hazırladık. Bu arada görüşmelerimizi yapmaya devam ettik. Facebook’ta bir etkinlik sayfası oluşturduk ve ulaşabileceğimiz en fazla sayıda insana ulaşmak için bu olanağı etkin şekilde kullandık.
Ayrıca çalışmalara fedakarca katılan bir grup arkadaşımızın daha dinamik bir iletişim kurabilmesine yardımcı olması için Messenger programı üzerinden bir yazışma ağı oluşturduk. Yanyana gelemediğimiz anlarda görüşmelerimizi burada sürdürdük.
Her kesimden insana ulaşmanın gerekliliği bilinci ile çalışmamızı örmeye başladık. İsveç’te ilişki içinde olduğumuz siyasi partiler ve Türklerin, Kürtlerin ve Arapların toplandığı dernekleri ziyaret ettik.
AKP’li ve MHP’lilerin de bulunduğu birçok kahveye kadınlar olarak girip duyurular yaptık, referandumu birlikte tartışmak istediğimizi, onların da gelip fikirlerini belirtmelerini istedik. Ki bu şekilde bir çalışma Göteborg’da ilk kez yapılıyordu. Genellikle erkeklerin buluşup oyun oynadığı kahvelerde ilk başta şaşkınlıkla ve hayretle karşılandık. Sonradan öğrendiğimiz kadarıyla arkamızdan olumsuz konuşulduğu da olmuş.
Bu duruma oradaki ilerici insanlar karşı çıkarak yanımızda durmuşlar. Bize destek veren insanların kahvehanelerde tecrit edildiğini öğrendik.
Bütün bu ziyaretlerimizin sonuçta olumlu etkiler yarattığını öğrendik.
Arkamızdan söylenenleri duyduğumuzda iyi iş başardığımıza kanaat getirdik.
Bu çalışmanın sonunda 29 Ocak’ta ilk referandum etkinliğimizi İsveç Sol Partisi ve Komünist Parti’den temsilcilerin de katılımı ve desteği ile gerçekleştirdik. Toplantıda herkes sözünü söyledi, birçok kişi söz alarak neden “Hayır” dememiz gerektiğine ve nasıl çalışmamız gerektiğine dair görüşlerini belirtti. Bu süreci ev ev gezerek, siyasi görüş ayırt etmeden, ilerici, demokrat, memlekete dair endişeleri olan her kesimden insana ulaşma ve “Hayır”ın gerekçelerini anlatma kararı alarak sonlandırdık.
Nitekim sonrasında da bu doğrultuda çalışmaya başladık. Bunun için aynı zamanda bir etkinlik de düşünüyorduk ve Barış Atay ile Diktatör oyununun İsveç’in başka şehirlerinde gösterileceğini duyduk. Son anda Göteborg ve Malmö’de de bizim bu etkinliği yapma durumumuz netleşti. Malmö’de yerleşik ve çalışacak aktif arkadaşımız olmamasına rağmen koordinatörümüzün teşviki ile orada da çalışma kararı aldık. Tiyatro etkinliğini referandum kampanyasıyla birleştirerek çalışmaya başladık.
Yine bu etkinliğimiz için de hem Malmö, hem de Göteborg şehrinde ayrı ayrı kullanılan Facebook sayfası açtık, etkinlik sayfası aracılığıyla insanları davet ettik.
Messenger grubumuzu bu çalışma içinde oluşturduk. Çalışmalarımıza katılan her yeni arkadaşı bu yazışma grubuna dahil ettik. Göteborg ve Malmö’de uygun salonlar bulduk. Davetiyeler hazırladık. Çok sayıda afiş hazırladık. Göteborg’da özellikle göçmenlerin yoğun olduğu bölgelerde sokak sokak afişleme yaptık.
Yapılan afişler bazen dakikalar sonra söküldü. Hemen yenilerini astık. Afiş çalışmasının özellikle bazı bölgelerde önemini de anladık. Çünkü sohbetlerimizde duyduk ki, tiyatronun ve referandum çalışmasının afişlerini gördüğünü söyleyen çok sayıda insan olmuş.
Göteborg, çoğumuzun yaşadığı şehir olması sebebiyle daha kolay çalıştığımız bir bölge oldu. Oranın belki en büyük zorluğu insanların birbirlerine yabancılaşmış olmasıydı. Bu da bir anda aşılacak şey değil elbette. Zaten derneğimizin uzun vadedeki hedefi bu sorunun açığa çıkartılmasına ve aşılmasına yardımcı olmak. İnsanlar arası birlikteliği geliştirmek, dayanışmayı büyütmek.
Malmö’de ise temel sorunumuz orada aktif çalışacak, yerleşik bir arkadaşımızın olmayışıydı. Bizler Göteborg ekibi olarak kısa sürelerle; haftasonları gidip Malmö’de ziyaretlerimizi, görüşmelerimizi yaptık. Sonrasında koordinatör arkadaşımız tek başına o bölgede çalışmaya devam etti.
İnsanlarla görüşmelerimizde Türkiyeli bütün halkların ülke üzerinde söz sahibi olduğunu ve bunun için bu referandum sürecinin önemli olduğunu, asıl işin bizlere düştüğünü anlatmaya çalıştık. Ancak birbirimize karşı yıllardır körüklenen önyargılarımızı aşarak bu süreçte birlikte hareket edebileceğimizi belirttik. Gittiğimiz her yerde, özellikle kahvelerde insanlara bunları anlatmaya çalıştık. Ve sonradan olumlu sonuçları olduğunu da gördük. Çok sayıda insan ile ilişki kurduk.
Tiyatro etkinliğimiz 10 Mart’ta Malmö’de, 12 Mart’ta Göteborg’da başarıyla gerçekleşti. Tiyatro etkinliklerimize Malmö’de 170, Göteborg’da 150 kişi katıldı.
Tiyatroların bitiminde insanlarla referandum üzerine söyleşiler yaptık. Orada gördük ki bizler Kürt, Türk, solcu, ulusalcı demeden ülkemiz için yanyana gelebiliyoruz, fikirlerimizi paylaşabiliyoruz.
Birbirimizi dinleyebiliyoruz. Bunun zemininin her şeye rağmen hala mevcut olduğunu, etkinlikte her kesimden insanın söz alıp düşüncelerini ifade etmesinden, birbirini saygıyla dinlemesinden anladık. Biz, Eğitim ve Dayanışma Hareketi Derneği olarak hedefimlerimiz arasına bunu da koymuştuk ve gördük ki istediğimizde bunu başarabiliyoruz.
Tiyatro etkinliğinin hemen ardından bu kez de Halmstad şehrinde referandum sürecini tartışmak için bir salon toplantısı düzenledik.
Artık oy kullanma sürecinin iyice yaklaştığı dönemde gerçekleştirdiğimiz bu son etkinlikte de katılımcılar aktif olarak düşüncelerini belirtti. Oy kullanma süreci üzerine somut adımlar atılmaya çalışıldı. Oy kullanmak için otobüs ayarlanması, varolan otobüslere insanları yönlendirme gibi birtakım somut çalışmalar üzerine kararlar alındı. İş bölümü yapılıp ekipler oluşturuldu. Sonrasında referandumda oy kullanabilecek kişiler kesinleştirilip otobüslere yönlendirildi. İnsanlar oy kullanmak için Oslo ve Stockholm’e gittiler.
Birçok kişi oyunu kullanmaya Oslo’ya gitmişti ama buna rağmen İsveç’te hayır oyları yüzde 60’ın üzerindeydi.
Bu zaman diliminde Göteborg şehrinde sokak duvarlarına, ”Nej Till Erdogan’s Diktatur! / ODAK” (Erdoğan Diktatörlüğüne Hayır!) şeklinde yazılamalar yaptık.
Yine bu şehirde, özellikle göçmlenlerin yaşadığı merkezi bir noktaya da pankart astık.
Yaptığımız çalışmalarımızda gördük ki bizler Türkiyeli sosyalistler olarak aslında istediğimizde, özverili ve fedakarca çalıştığımızda tüm kesimleri yanyana getirebiliyoruz. Referandum sürecinde yaptığımız çalışmalarda eksiklerimiz elbette oldu. Örneğin oy kullanma sürecinde daha iyi organize olabilirdik. Daha fazla insanı oy kullanmaya götürebilirdik.
Ancak yapılan her çalışma bizlere birer deneyim, yeni çalışmalar için birer kazanım sağlıyor. İsveç’te o anlamda daha başarılı çalışmalar yapabileceğimize olan inancımız arttı. Bundan sonraki süreçte derneğimiz göçmenlere yönelik çalışmalarına devam edecek. Ancak çalışmalarımızı yalnızca göçmenlerle sınırlı tutmayı düşünmüyoruz.
İsveç’te yaşıyoruz ve İsveç’in iş ve sosyal yaşantısından kaynaklanan sorunlar bizleri de etkiliyor. Bu alanda da yoğunlaşma kararı aldık. Sadece Türkiye odaklı değil yaşadığımız ülkenin sorunlarına dönük çalışmalar da yapacağız.
Çocuklarla ve gençlerle halkoyunları kursu başlatmayı, bağlama kursu ve ayrıca bir de tiyatro ekibi kurmayı hedefledik.
Bu doğrultuda birçok planımız mevcut. Bunları hayata geçirmek için hepimiz kararlı bir şekilde üzerimize düşeni yapmaya gayret ediyoruz.
Meltem TUNA
