Ortadoğu halklarının başına IŞİD belasını saran emperyalist güçler şimdi de bu gerici ve cani örgütün kendi ülkelerine saldırısı ile karşı karşıya. Son bir kaç ay içinde Londra, Paris ve en son Barcelona’ya saldırı gerçekleşti. Son saldırıda 14 kişi ölürken yüzden fazla yaralı olduğu bildirildi. Örgüt artık sadece bombalı eylemler yapmıyor. Fransa’nın Nice kentinde ilk denemesini yaptıkları gibi kalabalık insan gruplarını hedef alarak üzerine araçları sürerek, bıçak, balta vb. kesici aletler ile saldırmaya kadar değişik saldırı taktiklerini kullanıyorlar.
Barcelona’daki saldırıdan önce dikkat çeken bir ayrıntı var. Saldırıdan iki gün önce Katalonya’nın Alcanar şehrinde bir evde patlama olmuş ve patlamada 1 kişi ölmüş, 7 kişi de yaralanmıştı. İlk önce gaz kaçağından çıktığı dile getirilen patlamanın saldırıdan sonra olay ile bağlantılı olabileceği iddia edildi. Patlamanın gaz ya da bir bombadan olabileceğini sanırım hemen anlamışlardır. Eğer aynı ekibin işi ise polis neden önlemini al(a)madı.
Emperyalizmin kirli politikalarından her zaman masum halk zarar görüyor. Ortadoğu’da olduğu gibi Avrupa’da da IŞİD masum insanları öldürmeye devam ediyor.
Emperyalistler, IŞİD sayesinde Ortadoğu ve Arap ülkelerini istedikleri gibi karıştırıp güçten düşürdüler ve bu sayede sömürüye hazır hale getirdiler. Diğer taraftan IŞİD’in Avrupa’ya saldırıları da sağın ve beraberinde yabancı düşmanlığının artmasına neden oldu. Avrupa’da ve Amerika’da ırkçı ve sağ partiler iktidara gelmeye devam ediyor. Ve hepsinin de söylemleri aynı: « Mülteciler Avrupa’yı işgal ediyor », «Yabancılar işlerimizi elimizden alıyor», «IŞİD bir İslamcı terör örgütüdür » gibi… Mültecilerin neden ülkelerini ve evlerini bırakıp onca tehlikeli yolları aşıp geldiklerini sormuyorlar. Kendi ülkeleri oraları bombalayıp onların başına belalar açınca hepsi gözlerini kapatıyordu. IŞİD onların taşeronluğunu yaparken terörist değildi. Çünkü bencilleşen Avrupa halkları, tehdit kapılarına dayandığında gerçeği görmeye başladılar. Ama kaçırdıkları asıl gerçek IŞİD değil. Asıl sorun onun yüzünden kaybettikleri haklarıdır. Uzun zamandır işçi ve sosyal hakları gasp etmeye çalışan batılı devletler bu sayede daha rahat amaçlarına ulaşıyor.
Türkiye başından beri IŞİD ile işbirliğinde Avrupa’nın aracılığını yaptı. Bu sayede ilk dönemler ciddi paralar da kazanmıştı. Tabi bu paralar kayıt dışı bir şekilde Türkiye’nin kasasından çok Erdoğan ailesinin ve yandaşlarının kasasına girdi. Avrupa artık IŞİD’e yardımı kesince Türkiye de bu sefer yalnız kaldı. Para kaynakları da kesildi. IŞİD’in petrolünü artık alamadığı gibi diğer devletlerin silahlarını göndererek aldığı paydan da oldu. Ve IŞİD’de yenilmeye başlıyor. Avrupa’nın artık Erdoğan’a ihtiyacı kalmadı. Avrupa, Türkiye’yi bir yönetim değişikliğine zorlasa da Erdoğan’ın buna direndiği görülüyor. Avrupa’da, Türkiye’ye en sert duruşu takınan ülke ise Almanya olarak gözüküyor.
Erdoğan ve partisi AKP artık son demlerini yaşıyor. Erdoğan gidici olduğunun farkında. Ne içerde ne dışarda neredeyse doğru dürüst dostu-savunucusu kalmadı. Fetullahçılar ile arayı bozunca eski düşmanı ulusalcılar ile arayı yapmak zorunda kaldı. Onlar ise Erdoğan’ı Kürtler ile savaştığı sürece destekleyecekler. Erdoğan bunu bildiği içinde Kürt karşıtı politikasını sürekli diri tutuyor. HDP’nin eş başkanlarını, milletvekillerini, belediye başkanlarını, yöneticileri ve alan çalışması yapan birçok çalışanını tutuklattı. Hendek savaşlarında Kürt halkından binlercesini öldürdü ve yine on binlercesini yerlerinden sürdü. Yurtlarını gasp etti. Şimdi ise Sur ile başlattıkları bir talan sürecine girdiler. Şimdi de yıktıkları şehirleri kendi adamlarına peşkeş çekiyorlar, kentsel dönüşüm adıyla. Çatışma döneminde yıkamadıklarını zoraki kamulaştırma ile yıkıyorlar. Gerçekleştirilen proje aynı zamanda Kürtlerin bölgeden arındırılması yani diğer bir adıyla tehcirdir.
Erdoğan kaybetmeye başladığının farkında ve bundan dolayı da sonuna kadar savaşmayı tercih ediyor.
Erdoğan AB ile çatışmasını iç siyasette de iyi kullanıyor. Kitlesine karşı ne kadar bağımsız olduğunu, Emperyalist güçlerin Türkiye’yi bölmeye ve parçalamaya çalıştığını bundan dolayı da birlik olmak gerektiğini söyleyerek onları çevresinde tutmaya çalışıyor. Diğer yandan kendisine karşı çıkanları da bastırmaya devam ediyor. Her gün sola ve HDP’ye yönelik baskılar, gözaltılar ve tutuklamalar devam ediyor. Bunlar sadece ülke içinde sınırlı kalmıyor, İnterpol aracılığı ile Avrupa’da yaşayan devrimci, yazar ve gazetecilerin de seyahat haklarını ellerinden almaya çalışıyor. Kendilerinin dediği gibi Avrupa’yı muhaliflerine birer cezaevine dönüştürmeye çalışıyor. Erdoğan kendi karşıtlarını bulundukları ülkelerin dışına çıkamaz duruma getirmek istiyorlar.
İspanya son dönemde AKP’nin politikalarına çanak tutan az sayıdaki ülkelerden birisi olmaya devam ediyor. 3 Ağustos’tan beridir İspanya’da Türkiye’nin talebi ile tutuklanan Hamza Yalçın’ın durumu belirsizliğini koruyor. Odak çalışanları olarak başlattığımız kampanya genişlerken birçok çevreden de destek almaya devam ediyor. Ancak İspanya devleti suskunluğunu koruyor.
Bu olaydan sonra Alman vatandaşı Doğan Akhanlı da yine İspanya da tatil yaptığı otelinde polis tarafından alındı. Gerekçe yine aynı İnterpol tarafından aranıyor olmak. Ancak Alman devleti İsveç gibi pasif durmadı ve kendi vatandaşını bıraktırdı.
Erdoğan dışarıdaki muhaliflerini baskı altında tutmaya devam ederken cezaevlerine yönelik yeni bir saldırı sürecini de başlatıyor. 12 Eylül döneminde uygulanmaya çalışılan ve devrimcilerin direnişi sonucu vazgeçilen « tek tip elbise » uygulaması yeniden başlatılmaya çalışılıyor. Cezaevlerindeki hak ihlallerine yönelik her gün yeni bir haber gelirken bu son saldırı önümüzdeki süreçte ciddi bir direniş sürecini de başlatacak gibi duruyor. Bundan dolayı solu önümüzdeki süreçte çok önemli bir süreç bekliyor.
AKP Faşizmine karşı eğer ilerici muhalefeti bir araya getiremezsek bunun çok ağır sonuçları olacaktır. Sol olarak bu süreçte aktif olmazsak Erdoğan gitse bile bizler için bir şey değişmez. Bu tarihi dönemeçte üzerimize düşen tarihi görevi iyice analiz etmeli, kavramalı ve yerine getirmeliyiz.