Stockholm’de İfade Özgürlüğü Üzerine Seminere Katıldık

0
2816

Stockholm’de göçmenlerin yoğun olduğu Spånga-Tensta bölgesinde Järvaveckan adıyla 8-17 Haziran tarihleri arasında yapılan etkinliklerden birinin konusu da “İfade Özgürlüğü” idi.

Järvaveckan’dan bir görünüm.

Bu yıl Järvaveckan etkinliklerinin üçüncüsü yapılıyor. Etkinliklere siyasi partiler, dernekler, politikacılar, kuruluşlar ve ticari işletmeler yoğun katılım gösteriyor. Seminer şeklindeki etkinliği İsveç Gazeteciler Derneği (Svenska journalistförbundet) düzenledi. Gazeteciler Derneği Başkanı Jonas Nordling’in liderlik ettiği seminerin katılımcılarından biri de, yazıları ve çalışmaları gerekçe gösterilerek geçtiğimiz yıl hakkında kırmızı bülten çıkarılıp İspanya’da tutuklanan Odak Dergisi yazarı Hamza Yalçın’dı.

Etkinlik, Eritre’de 17 yıldır hapiste tutulan, Uluslararası Af Örgütü’nün “Vicdani Tutsak” ilan ettiği ünlü gazeteci Dawit Isaak ile dayanışma üzerine kurulmuştu. Konuşmacıların arkasında  “Dawit’e Özgürlük!” ifadesi vardı. Bir diğer ana tartışma konusu ise Çin’de hapiste tutulan yayıncı Gui Minhai idi. Etkinlik ayrıca başka milletlerden ve başka ülkelerdeki tutsakların da durumunu tartışmayı amaçlıyordu.

Gui Minhai’nin kızı Angeles Gui ve Dawit Isaak’ın kızı Betlehem Isaak etkinliğe mazeretleri nedeniyle gelemeyince, Dawit İshaak hakkında yakın bir arkadaşı, Gui Minhai hakkında ise Jonas Nordling konuştu. Konuşmada, sorgusuz yargısız 17 yıldır hapiste tutulan Dawit’in durumunda İsveç hükümetlerinin ihmali olduğuna dikkat çekildi.

Hamza Yalçın seminer sürecince yöneltilen soruları yanıtlarken “Şimdi ben uluslararası dayanışma sayesinde serbestim ama benim yazımdan dolayı Odak Dergisi Yazı İşleri Sorumlusu Doğan Baran’ı Türkiye’de hapsettiler. Doğan Baran ‘Koyulaşan Karanlık Yaklaşan Şafağın İşaretidir’ başlıklı yazıyı yayınladığı için ceza aldı ve mahkemede yazıda ifade edilen görüşleri savunduğu için cezası ağırlaştırıldı.” dedi. Yazıda, Türklerle Kürtlerin özgürlük için diktatörlüğe karşı birlikte mücadele etmesi gerektiğini savunduğunu belirten Yalçın, yazılarında kullandığı dikkatli üslubun ünlü İspanyol hukukçu Baltazar Garzón tarafından dahi ifade edildiğini söyledi. Hamza Yalçın’ın savunmasını gönüllü üstlenen Baltazar Garzón geçtiğimiz yıl bir İsveç gazetecisiyle yaptığı mülakatta, Hamza Yalçın’ı okuduğunu, Yalçın’ın yazılarında dikkatli bir üslup kullandığını, kendisinin El Pais gazetesinde yayınlanan yazısında  Erdoğan’ı daha sert eleştirdiğini söylemişti. Yalçın, Doğan Baran’ın dergide çıkan diğer eleştirel yazılardan dolayı da üst üste cezalar almakta olduğunu belirtti.

Yalçın, “İspanya’da yaşananlardan sonra artık hiçbir AB ülkesinin Erdoğan hükümetinden gelen Interpol aramalarına itibar etmeyeceğini sanıyordum ama ne yazık ki bu devam ediyor.” dedi ve Yunanistan’da hapiste tutulan gazeteci Turgut Kaya’nın durumuna dikkat çekti. Dinleyicilere “Turgut Kaya Serbest Bırakılsın!” yazılı bir döviz gösteren Yalçın, Yunanistan Yüksek Mahkemesi’nin Turgut Kaya’yı Erdoğan hükümetine teslim etme kararı aldığını, eğer Yunan Adalet Bakanı süreci durdurmazsa Turgut Kaya’nın teslim edileceğini ve bu nedenle Turgut Kaya’nın da açlık grevinde olduğunu söyledi.

İspanya’da kendisine yapıldığı gibi, Interpolün muhalifleri saf dışı etmek için keyfice kullanılmasına karşı tutumların önünü kesmek için sorumlular hakkında dava açtıklarını belirten Yalçın, İspanya hükümetinin Erdoğan rejiminden gelen dosyayı avukatlarına vermediğini ama bu davada sonuna kadar gideceklerini söyledi.

Yalçın kendisine yöneltilen sorulara cevap verirken, Türkiye’yle Eritre ve Çin arasındaki önemli bir farklılığa işaret etti. “Erdoğan iktidara Batılı ülkelerin yardımıyla geldi ve tek adam diktasını İsveç’in de aralarında olduğu Batı’nın yardımıyla kurdu.” diyerek, Erdoğan’ın yakın zamana kadar İsveç’te demokrat bir lider olarak görüldüğüne dikkat çekti.

Demokrat diye lanse edilen Erdoğan’ın “Seni başkan yaptırmayacağız!” dediği için Türkiye’deki en büyük üçüncü parti lideri Selahattin Demirtaş’ı hapse attığını ve Demirtaş’ın hapishane koşullarında seçim çalışması yapamadığını söyleyen Yalçın’ın dinleyicilere gösterdiği fotoğrafta, Demirtaş’ın “Diğer adaylar her gün taban teperken ben burada ayak ayak üzerine atmış rahatıma bakıyorum, bundan dolayı diğer cumhurbaşkanı adaylarından özür diliyorum.” şeklindeki tutsaklığı alaya alan sözleri yazıyordu.

Hamza Yalçın ayrıca Erdoğan’ın, basın, ordu, polis, yargı ve devletin tüm kurumlarını ele geçirdiğini, hatta kendi ordusunu kurduğunu, taraftarlarını muhaliflere saldırmaları için silahlandırdığını, Suriye sınırına 100 bin cihadist yerleştirdiğini, cihadistlerin Esat rejimine, Kürtlere ya da içerideki muhaliflere saldırmak için emir beklediklerini dile getirdi.

Yalçın dinleyicilerden gelen “Umut yok mu?” sorusunu yanıtlarken, halkta biriken hoşnutsuzluğa ve Türkiye’de değişen havaya dikkat çekti. “Beş yıl önce hiç muhalefet yokmuş gibi görünürken Gezi Direnişi ile milyonlarca insan Türkiye’nin dört bir yanında birdenbire ayaklandı ve eylemler polis şiddetine rağmen 25 gün sürdü.” dedi ve sözü yaklaşan seçimlere getirdi. Seçmen desteği zamanla düşen Erdoğan’ın kolay zafer kazanmak için seçimleri 17 ay öne aldığını ama baskın seçimin bile onu kurtaramayacağını söyledi. Halkta tepkilerin sürekli büyüdüğüne, muhalefetin kendisini topladığına ve sürekli ilerlemekte olduğuna, Erdoğan’ın muhalefetin arasını açmak için şovenizmi körükleyerek Kürt-Türk kutuplaşması yaratmaya çalıştığına işaret ederek, Afrin’in işgali ve Kandil’e saldırıyı dile getirdi. “Erdoğan yenilecek halk kazanacak!” diyen Yalçın dinleyicilerden alkış aldı. Odak Dergisi yazarı sözlerini “Türkiye’de karanlık koyulaşırken şafak yaklaşıyor.” cümlesiyle özetledi.

Odak İsveç

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.