Zehir tacirlerine bugün değilse ne zaman dur denilecek?

0
495

Nuray Ertaş

Uyuşturucu! Bir tarafında; karanlık sokaklarda, köprü altlarında, boş inşaat sahalarında, metruk binalarda solup giden yüzlerce gariban hayatın sebebi. Bulaşınca içinden çıkılamayan, aile facialarına yol açan, çoğu istatistiklere bile yansımayan trajedilerle ve ölümlerle sonuçlanan dipsiz bataklık. Diğer tarafında bunca trajedinin üzerine basarak yükselen mafyatik devlet yöneticileri, sırtını bu yöneticilere dayamış lüks hayatlarını toplumun gözüne sokarak yaşayan; değil cezalandırılmak özellikle korunup kollanan iktidarın itibarlı çocukları.

Torbacılar- kullanıcılar kolluğa ve halka karşı o kadar rahattır ki aklınız şaşar. Balkonunuzda otururken aşağıda madde dağıtımı yaptıklarını ya da kullandıklarını izleyebilirsiniz. “Memlekette polis yok mu, dersiniz”. Bazen polisin olduğuna ve olay yerine geldiğine de tanık olursunuz. Çocukları toplayıp götürmüştür. (Aslında polisin, zanlıyı evine ya da bir kaç km öteye bırakmaktan başka seçeneği pek yoktur. Çünkü madde kulanıcılarını “getirip başa bela etmemeleri için” talimat almıştır.) En azından bir süre rahatlayacağınızı düşünürsünüz. Daha 12 saat geçmeden ya kendileri ya da yerlerini hızla dolduran birileri yeniden oradadır. Zaman gelir bazı mahallelere giremez, bazı sokaklardan geçemez, bazı parklarda oturamaz hale gelirsiniz. Memlekette hakim/savcı yok mu diye sorarsınız. Bunların cezaları niye artırılmıyor diye dertlenirsiniz. Sonra bir gün yerel medyada polisin şafak operasyonu yaptığını ya da cezaevlerinde yatanların çokluğunu duyunca, ülkede hakim savcı olduğunu da hapis yatıldığını da öğrenirsiniz ama sokaktaki uyuşturucu bir türlü bitmez, aksine her geçen gün daha da artar. Çünkü bataklığa değil hep sineklere operasyon yapılır ve sinekler asla bitmez.

TCK’da Uyuşturucu Suçları:

Uyuşturucu suçları Türk Ceza Kanunu madde 188’den itibaren düzenlenmiştir. Madde 188/1: Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve iki bin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Madde 188/3: Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz…. diye sıralanır gider cezai müeyyideler. 188/3 torbacıları da kapsar. Bir tane 10 yıl yatmış torbacı bulabilir misiniz? Yoktur, emin olabilirsiniz.

Uyuşturucu cezaları oldukça yüksektir. Fakat uyuşturucu ticaretinin karlılık oranı da çok yüksektir. Bağımlı ölünceye kadar müşteridir. Ayrıca bir bağımlı çoğu zaman sadece bağımlı değil, aynı zamanda satıcıdır. Bu da kesintisiz para akışı demektir. Dolayısıyla kazanılan bol para sayesinde bu yüksek cezalardan kurtulmak için çok etkili bir rüşvet çarkı işletilir. Basit bir torbacı bile asgari ücretin en az iki üç hatta beş altı katı para kazanır. Yoksulluğun olduğu yerde para çoğu zaman çekici bir argümandır. Bu da torbacıyı bazıları için rol model haline getirir. Ismarlanan bir yemek, alınan bir paket sigara bile kişinin kendisini değerli hissetmesine yol açar. Kendisine değer veren kişiyle bir arada olmayı tercih eder. Çeteleşme başlar. Dağıtım ağı geliştikçe çetelerin gücü ve etkinliği artar. Bu rüşvetler bazen hatta çoğu zaman satıcıyı görünmez hale getirebilir. Bir kg uyuşturucuyla yakalanıp “içiciyim, valla billa bir daha içmiycem” denmesine ikna olan yığınla yargı mensubunun olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Çoğu satıcı “içiciyim” diyerek 2 ila 5 yıl aralığında ceza alır, fakat cezaevine girmez. Bu kişiler denetimli serbestlik kapsamında tekrar dışarıya salınır. Belli aralıklarla idrar tahlili vermek durumundadırlar. (O süreçten kurtulmanın yollarını tüm bağımlılar bilir. İnternet bu sorulara verilen yanıtlarla doludur.) Tahlil sonuçları temiz çıkınca verilen ceza iptal edilir, suç kaydı silinir. Buna rağmen cezaevlerinin % 5’inden fazlasını madde satıcıları (torbacılar) doldurur. Çünkü sayıları o kadar fazladır ki, hepsi süreçten içiciyim diyerek kurtulamaz. Tepkiyi azaltmak için bazen operasyon yapmak ve toplumu rahatlatmak da gerekir.

Mahalleler/bölgeler çetelerce, sokaklar çeteciklerce paylaşılmıştır. Okullar, yurtlar vs paylaşılmıştır. Kabaca ülke parsel parsel çetelerce paylaşılmıştır. Uyuşturucu rantından nemalananlar arasında yürütülen egemenlik kavgası bazen sokak çatışması, bazen ‘büyük’ uyuşturucu operasyonu olarak karşımıza çıkar. Kişilerin tutuklanıp tutuklanmayacağı, yargılanıp yargılanmayacağı çoğu zaman tarafların devlet gücüyle yaptığı ortaklığın ya da kardan verdiği payın düzeyine göre değişir.

Çocuklar Bile Bile Öldürülüyor

Dünya Sağlık Örgütü madde kullanımını üç önemli sağlık sorunundan birisi olarak tanımlamıştır. Bu sorunun kaynağı uyuşturucu kullanımı ülkenin en ücra köşelerine kadar yayılmıştır. Ancak trajedinin en yoğun yaşandığı yerler gecekondu mahalleleridir. Mahallenin sosyo-ekonomik seviyesine göre kullanılan uyuşturucunun türü de fiyatı da değişir. Zengin muhitler uyuşturucunun daha doğal ve pahalısına ulaşırken; gecekondu mahalleleleri ancak ucuz ve sentetik olanına ulaşır. Kullanılan madde doğallıktan ne kadar uzaksa tahribat hızı ve öldürücülük oranı da o denli yüksektir.

2010’lu yıllarda bonzai diye adlandırılan sentetik kannabinoidler gençlerin dolayısıyla ailelerin kabusu olmuştu. Bonzai kabusu devam ediyor. Ama ona yenileri eklendi. Zaten piyasaya neredeyse hergün yeni bir zehir sürülüyor. Zengin kesimde kokain, gariban kesimde ise metanfetamin en hızlı yayılan zehirler. Kokain, anavatanı Güney Amerika olan Coca bitkisinin yapraklarından elde edilen doğal uyuşturucudur. Metanfetamin ise bir çok kimyasal maddenin laboratuvarda bir dizi işlemden geçirilmesi sonucu oluşturulan uyarıcı bir zehirdir. Tabii ki kullanılan yalnız bunlar değil. Esrarından eroinine kadar onlarcası var. Bitkilerden doğal olarak üretilenler oldukça pahalıyken, sentetik ve verdiği hasar yüksek olanları sakız parasından bile ucuz. Ve neredeyse tümünün kullanım oranlarında ciddi artışlar var. Bir dal sigara parasına kişiler bir ila 3 günlük uyuşturucu alabilmekte. Bir tek sigaradan, hatta sakızdan bile ucuz bu zehirler öldürmeden önce akıl hastalıkları oluşturma, başta AIDS ve sarılık olmak üzere bulaşıcı hastalıkların yayılması, etkisi altındayken kaza ve yaralanmaların meydana gelmesi, ve kronik kullanıma bağlı oluşan diğer hastalıklar gibi sağlık problemleri ile birlikte işgücü kaybı, ailelerin parçalanması ve yasadışı yollara yönelme gibi sosyoekonomik kayıplara yol açar. Nihayet ölüm bu zavallı çocuklar için kurtuluş olur.

Birçok insan genç ölümlerin önemli bir kısmının uyuşturucu kaynaklı olduğunun farkında değildir. Eğer bir genç ya da çocuk, tansiyon veya kalp krizinden öldüyse bunu sorgulamak lazım. Çünkü uyuşturucu kullanımına bağlı ölümler resmi makamlarca büyük ölçüde gizlenmekte ve ölüm kayıtlarına yansıtılmamaktadır. Ve ne yazık ki genç ölümlerde uyuşturucunun payı sanıldığından kat kat daha fazladır. Ölüm denen olay nihayetinde bir ya da birden fazla organın iflasından kaynaklanır. Devlet bu iflasa yol açan durumu görmezden gelip organın iflasını ölüm nedeni olarak yazmayı tercih eder. Çünkü madde kullanımına bağlı ölümlerin bir çok sonucu olur. Bu da 1990’lardan beri bizzat madde ticaretinin tarafı konumunda bulunan yönetici erkin çıkarlarıyla ters düşer. Buna rağmen ölüm sayıları yüksektir. 2013 yılında 232; 2014 yılında 497, 2015 yılında 590, 2016 yılında 920, 2017 yılında 941, 2018 yılında 657, 2019 yılında 342, 2020 yılında 314, 2021 yılında 270 kişinin uyuşturucu kullanımından öldüğü kayıtlara geçmiştir. Bunlar içerisinde kullanıma bağlı kalp krizleri, beyin kanamaları, çoklu organ yetmezlikleri , kullanımın etkisiyle yapılan kazalar, işlenen cinayetler vb yoktur. Madde kullanan sayısı her yıl artmasına rağmen ölüm sayılarının S. Soylu’nun bakan olmasından sonra düşmesi ayrıca dikkat çekici.

Uyuşturucuya İktidarlar Göz Yumuyor Hatta Destekliyor

Türkiye, uyuşturucu nakliyatında transit geçiş güzergahı olarak kullanılan bölgede bulunuyor. Uyuşturucu ticareti çok uluslu ve kar oranı yüksek bir ticaret türü olduğundan mücadele her zaman zor olmuştur. Ancak özellikle Tansu Çiller ve Mehmet Ağar döneminde iktidar destekli yapılan uyuşturucu sevkiyatı AKP döneminde daha sistematikleştirildi. AKP, ülkeyi uyuşturucu baronlarının üssü yaptığı gibi uygulanan fiili cezasızlık yoluyla aynı zamanda uyuşturucu pazarı haline de getirdi. Toplumun önemli bir kesimi her ne kadar bu gerçeği görmese de biz gerçeğin bir kısmını istatistiklerle göstermeye çalışalım.

Lafa gelince bol keseden atmayı marifet sayan ve uyuşturucu ile etkin mücadele ettiğini iddia eden, yasak olmamasına rağmen sigaraya ve alkole bile düşman iktidar, acaba uyuşturucu ile mücadele konusunda ne kadar samimi?

AKP-MHP Oylarıyla Reddedilen Birkaç Uyuşturucu Önergesi

CHP’nin de destek verdiği, MHP’nin Meclis’e sunduğu “Sentetik uyuşturucuların imali, dağıtımı ve satışına ilişkin süreçlerin belirlenmesi, önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması” konulu araştırma önergesi, AKP oylarıyla reddedildi. Kabul edilmeyen bir diğer önerge de ‘Bireysel silahlanma’ araştırılsın önergesi oldu. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in videolarındaki iddialarla ilgili henüz bir işlem yapılmadığını hatırlatan HDP’nin verdiği “İddialar Mecliste araştırılsın” önergesi, Cumhur İttifakı bileşenlerince reddedildi. TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin “mafya devlet ilişkilerinin boyutlarınının araştırılması” için verdiği önerge reddedildi. İYİ Parti’nin “uyuşturucuyla ilgili” araştırma önergesi reddedildi. İYİ Parti’nin “Türkiye’de uyuşturucu kullanımının engellenmesi ve uyuşturucu ticaretinin siyasi bağlantılarının araştırılması” önergesi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. HDP Grubu’nun, “TBMM’nin Türkiye’deki uyuşturucu trafiğini araştırması” için verdiği Meclis Araştırma Önergesi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi.

Uyuşturucu istatistikleri

Verilen rakamlar Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) 2022 Uyuşturucu Raporu ve BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) verilerine dayanmaktadır. Baştan şunu belirtelim. Raporlar yapılan operasyonlar sonucu yakalanan uyuşturucu miktarları üzerinden ve bir önceki yılın verilerine dayanarak hazırlanmaktadır. Dolayısıyla veriler her zaman gerçek rakamların oldukça altındadır.

EGM Verileri:

Uyuşturucu ile mücadele için yapılan kamu harcamaları %27,2 artmış.215.771 uyuşturucu olayına müdahale edilmiş, 294.604 şüpheli yakalanmış.Yakalanan eroin miktarı bir önceki yıla göre %61,1 artmış. 33 milyon 343 bin 596 kök yasa dışı haşhaş bitkisi ele geçirilerek imha edilmiş. Kök kenevir yakalamalarının yaklaşık %87,2’si, Diyarbakır (%61,1) ve Bingöl (%26,1) illerinde gerçekleşmiş. Ele geçirilen kokain miktarında %44,9’luk artış varmış ve bu tarihi rekormuş. (Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Binali Yıldırım ve bilimum paydaşların kulaklarını çınlatmadan olmaz). Yakalanan captagon miktarı bir önceki yıla göre 4,8 kat artmış. Metamfetamin: Rapor bir önceki yıla göre %32,8 oranında artıştan bahsediyor. 2021 yılında metamfetamin olay sayısı, bir önceki yıla oranla %70,3’lük artış göstermiş. Artan olay sayısına paralel olarak 2021 yılı metamfetamin olaylarında yakalanan şüpheli sayısında da bir önceki yıla göre %61,5 oranında artış gerçekleşmiş. Sadece metamfetamin kaynaklı ölümler 2017 yılında binde 3 iken, 2021 yılında %38,3’e çıkmış. Rapor bonzai kabusunun devam ettiğini söylüyor. 2021 yılı olay sayısında bir önceki yıla göre %66,6 oranında artış gerçekleşmiş, şüpheli sayısında ise bir önceki yıla göre %56 oranında artış gerçekleşmiş.

EGM raporunda 2020 yılında tedavi için başvuranlar hakkındaki istatistikler de bulunmakta.

Tedavi için başvuranların yaşları:

%14: 15 yaş altı

%37.4: 15-19 yaş arası

%28: 20-24 yaş arası

%11.4 : 25-29 yaş arası

Tedavi için başvuranların eğitim düzeyi:

%1.7: Hiç okula gitmemiş

%91: 1-8 yıl arası eğitim almış

%7.3: 9-12 yıl arası eğitim almış

Tedavi için başvuranların çalışma durumu:

%17.6: İşsiz

%44.1: Düzenli işi yok

%33.1: Düzenli işi var

%4: Öğrenci

BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) Verileri:

2019’da yaşlara göre aşırı doz uyuşturucu sebebiyle 30 yaş altı ölümlerin oranı en yüksek Türkiye’de gerçekleşti.Amfetamin kullanımına bağlı ölümlerde de Türkiye 2019’da ikinci sırada yer aldı.Türkiye, en fazla kokainin yakalandığı ülke olarak birinci sıradayken, en çok eroinin ele geçirildiği üç ülkeden biri konumunda.Türkiye’de ele geçirilen uyuşturucu miktarı pek çok türde tüm Avrupa’da yakalanan uyuşturucuyu geride bıraktı.Türkiye’de uyuşturucu kullanımının 2011’den bu yana 17 kat arttı ve uyuşturucu kullanımının yaşı 10’a kadar düştü.

Türkiye’de istatistik bir bilim değil, manipülasyon aracıdır. Bu nedenle kurumlar tarafından yayınlanan verilere pek itibar edilmez.Bu gerçeklik bağımlılık yapıcı maddeler için de geçerlidir. Yakalanan uyuşturucu miktarları, yapılan operasyon sayıları, ölen insan sayıları vs vs vs açıklanır ama kimse bu sayıların gerçeğin yüzde kaçı olduğundan, emniyetten tekrar kaybolan uyuşturuculardan, arka kapıdan bırakılan baronlardan, ölüm rakamlarının gerçeğin çok çok altında olduğundan, yaşanan aile dramlarının oranından bahsetmez. Kimse yapılan operasyonların genellikle torbacılara yapıldığından, daha yukarısının görülmediğinden bahsetmez. Örneğin çoğu okulda, dersanede, yurtta vs torbacılar (dağıtıcı) vardır ve bu kişi ya da kişileri tüm öğrenciler bilir. Ama öğretmenler, idareciler hatta okul polisi bilmez. Çünkü bilmek kimsenin işine gelmez. Bilmenin bir çok sıkıntılı sonucu olabilir çünkü. Şehirler bölgelere, bölgeler mahallelere, mahalleler sokaklara ayrılmıştır. Herkesin bölgesi bellidir. Mümkün mertebe bölge ihlalleri yapılmaz. Yapıldığında sokak çatışmaları çıkar. Bu çatışmaları “iki grup arasındaki alacak-verecek meselesi” olarak okuruz haberlerlerde.

Kullanımın en yaygın olduğu bölgeler şehirlerin varoşlarıdır. Zor yaşam koşullarının yarattığı bir çok sorunla boğuşan çocukları uyuşturucunun tuzağına çekmek çok kolaydır. Zaten bunların bir kısmı toplumun kayıp kesimidir. İhtiyaç olduğunda kullanılacak, gerektiğinde ölecek olan fazlalık gözüyle bakılanlardır. Sefalet koşullarında ölüm ile sıtma arasında tercihe zorlanan kesimlerin kaderine isyan edenleridir. Küçük sahte mutluluklarla büyük trajedilerini unutmaya çalışanlarıdır. Bir çoğunun okullarda kayıtları vardır, Kimisi ite kaka okullarda gün dolduruken kimisi kayıtlarının hangi okulda olduğunu bile bilmezler. Kimisi sanayide asgari ücreti bulmayan fiyatlarla ucuz iç gücü olarak yitip giderken, kimisi şehrin kuytu köşelerinde yitip giderler. Yoksulluk çaresizliği, çaresizlik madde kullanımını, madde kullanımı daha büyük çaresizliği, çaresizlik suçu besler. Bir kısır döngünün içinde binlerce hayat daha var olamadan söner gider.Tüm eksiğine gediğine rağmen yukarıda bir kısmı görüldüğü üzere istatistiklere yansıyan rakamlar yine de korkunçtur.

Çözüm Yerine Çözümsüzlük Dayatılıyor

Bazıları devletin çabalarını görmediğimi iddia edebilir. Görüyorum. Eğitimdir, tedavidir kurumların bir dolu süslü programları ve projeleri vardır. Hemen hemen hiç birisinin çöp kadar değeri yoktur.

İnternetten bağımlılık tedavisinde yararlanılacak merkezleri araştırsanız karşınıza, kamudan özel sektöre bir çok birim sıralanır. Hemen hemen hiç birisinin gerçekliği yoktur. Bir çok psikiyatri servisi çeşitli bahanelerle yataklı bağımlılık tedavisini kabul etmezler. Birer soygun merkezi olarak hizmet veren şehir hastanelerinde bağımlılık tedavisiyle ilgili birim bile yoktur.

81 ili olan Türkiye’de, bağımlılık tedvisi için AMATEM, ÇEMATEM ve Ruh Sağlığı Ve Sinir Hastalıkları Hastaneleri (Halk arasındaki deyimle Akıl Hastaneleri)’nden hizmet alınabiliyor. O da eğer sıra gelirse. EGM raporunda “Tanı kodlarına göre alkol ve nikotin kullanım bozuklukları çıkartıldığında, 2021 yılında sadece tedavi merkezlerine yapılan toplam ayaktan tedavi başvuru sayısı 247.390’dır. Bunların 100.837’si denetimli serbestlik kapsamında yönlendirilenlerdir. 2021 yılı itibariyle merkez sayısı 57’ye, yatak kapasitesi ise 1.350’ye yükseltilmiştir. 2021 sonu itibariyle ülkemizde 32 ilde yataklı tedavi merkezi bulunmaktadır. Tedavi merkezi sayısının tüm sağlık bölgelerini kapsayacak şekilde artırılması için çalışmalar sürdürülmektedir.” denmektedir. Şunu sormayalım mı: 1350 yatak kapasiteli bu kurumlarda toplam personel sayısı nedir? Uygulanan tedavi yöntemleri nelerdir? 1350 yatak kapasiteli mekanlarla 247.390 kişinin ihtiyacına yanıt verilebilir mi? Tabii ki verilemiyor. Bunun yerine bağımlıları Diyanet’e ve tarikatlere yönlendiriyorlar. Yani devlet yarattığı sorunun toplumsal tepkiye dönüşmesini engellemek için tarikatleri kullanmaktadır. Devlet uyuşturucuyla mücadele için Diyanet’e aktardığı kaynağı tedavi merkezlerine aktarsaydı belki üç beş çocuğun yarasına merhem olunurdu.

Sonuç ve Görev

Sonuç olarak madde bağımlılığı sınıfsal bir sorun olup yoksul kesimler için hızla mücadele hattının örülmesi gereken yakıcı bir sorundur. Bağımlı genç, satıcı için ölünceye kadar ballı müşteridir, o kadar. Yaşanacak ölümlerin, katliamların, parçalanacak ailelerin satıcılar açısından hiç bir mahsuru yoktur. Kamu gücü ve devlet gücü tarafından önüne set çekilmediği sürece yeni kurbanlar bulmak zor olmayacaktır.

Tabii ki sorunu kamuya havale edip kenara çekilmeyi önermiyoruz. Devrimcilerin sınıfın içinden mücadeleyi ve direnişi örgütlemesi zorunludur. CHP, bunca yıkıma rağmen muhalefeti harekete geçirmek yerine, öfkeyi törpüleyerek iktidara ayak bağı olmasını engelleme görevi üstlenmiş durumda. Büyük ölçüde başarılı olduğu da görülüyor. Devrimcilerin büyük kısmı ise bu konuda uzunca bir süredir muhalefete yön verme, direniş kültürünü ayakta tutma yeteneğini yitirmiştir. Artık kafamızı kaldırmalıyız. Uyuşturucuyla mücadele özellikle emekçi semtlerindeki kitle çalışmasının en önemi konularından biri olmalıdır. Uyuşturucu ile mücadelede dayanışma ilişkileri çok önemlidir. Geniş kapsamlı, etkin ve kalıcı önlemler alınması için kamuyu ve yetkilileri harekete geçirmek bu çalışmanın hedeflerinden birisi olmalıdır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.