Eda ŞANLI-
Dikili’nin halkçı belediye başkanı Osman Özgüven ve bazı belediye çalışanları hakkında yolsuzluk yaptıkları gerekçesiyle verilen 8 yıl 4 aylık ceza, değişik kararlara imza atan Yargıtay tarafından onaylandı. Üstelik ortada ne kamu zararı var ne de zimmetine para aktarma durumu. Bunun yanında dolandırıcılık suçu uluslararası mahkemelerde tespit edilmiş ve yılan hikayesine dönen Deniz Feneri davası ise hala devam ediyor.
Osman Özgüven’in yargılandığı ilk dava bu değildi. Osman Özgüven bundan önce de «Su haktır, parayla satılamaz» dedi ve halka bedava su dağıttı. Dağıttığı bedava su ile belediyeyi zarara uğrattığı iddia edildi. Bu davadan mahkemeye çıktı ve beraat etti. Beraatin ardından, Osman Özgüven dağıttığı bedava suyun miktarını artırdı.
Osman Özgüven’in aldığı cezadan dolayı yurtdışına gidişi kimileri tarafından eleştirilse de, Dikili halkı başkanına sahip çıktı. Osman Özgüven için birçok yerde mitingler yapıldı ve verilen haksız cezayı eleştirmek için “Bizi de alın!” pankartları taşındı.
Osman Özguven’in Dikili’de yaptığı halktan yana ilerici çalışmalar ve her yerde söylemekten çekinmediği “emek” ve “demokrasi” kavramları hükümeti ve Gülen cemaatini rahatsız etmiş olmalı. Özgüven’in Milliyet yazarı Mehveş Evin ile yaptığı söyleşide kendisi de bunu dile getiriyor.
Neden Osman Özgüven hedef alındı ? Neden kendisi ve çalışma arkadaşlarına cezalar verildi? Osman Özgüven AKP hükümetinin belediye başkanlarından farklı bir belediyecilik anlayışına sahip. Neredeyse her altı ayda bir Büyükşehir belediyelerinin toplu ulaşım araçlarına zam gelirken Özgüven ulaşımı bedava yaptı ve birçok öğrenci de okuldan evine kadar belediye araçları tarafından bırakılmaktadır. Özgüvenve arkadaşları Van depreminden sonra Van’lı çocukları Dikili’ye davet etmiş ve onlarla beraber yirmi günlük bir etkinlik gerçekleştirmişti.
(Bknz ; Bir Eğitimve Dayanışma Pratiği, http://www.odak-direnis.com/wordpress/b i r – e g i t i m – v e -d a y a n i s m a -pratigi/). Bu etkinlik sayesinde hem kültürler kaynaştırıldı hem de büyük acı yaşayan çocuklara biraz da olsa destek verildi.
Osman Özgüven ulaşım hakkı yanında sağlık hakkı için de elinden geleni yaptı. Eski ekmek fabrikasını sağlık evine dönüştürerek bir lira karşılığında sağlık hakkı verilmesini sağlandı. Ayrıca ekmeğin fiyatı indirildi.
Daha önemlisi, Osman Özgüven siyanürlu altın aramasına karşı çıktı. İlçede her sene barış ve demokrasi etkinliği yapılıyor. Belediye birçok demokratik ve sivil toplum örgütleriyle iletişim halinde.
Yani anlayacağınız Özgüven’in “halkçı” belediye anlayışı AKP hükümetinden ve onun yandaşı Gülen Cemaatinden çok farklı. Dolandırıcılıkları resmi evraklarla ve uluslararası düzeyde belgelenmiş « dinciler» hakkındaki yargılamalarda bir türlü sonuç alınamazken(!), halkçı anlayışa sahip belediye yönetimi içinse sadece işlem hatası yapmış olmalarına rağmen hızla karar alınır.
Yolsuzluklarıyla ve kendi dışındaki güçleri kamu olanaklarını istismar ederek ezmesiyle ünlü AKP hükümeti bugüne kadar kırkın üstünde CHP’li belediye hakkında davalar açtı. İzmir belediyesini bastı ve yöneticilerini gözaltına aldı. Dikili Belediyesi ise CHP belediyeleri arasında farklı bir konumda. Osman Özgüven ve arkadaşları bir dayanışma hareketi yaratmaya çalıştılar. Özel hedef alınmaları en çok bu yüzdendir.