Almanya’nın Duisburg kentinde, ülkenin çeşitli şehirlerinde faaliyet gösteren Filistin dayanışma gruplarının ortak çağrısıyla cumartesi günü yüzlerce kişi bir araya geldi. “Filistin Tribünali” başlığı altında gerçekleşen eylemde, İsrail’in Gazze’de işlediği soykırımı ve Almanya’nın İsrail’e verdiği desteğe karşı güçlü bir protesto gerçekleştirildi.
Eylem başlamadan önce organizasyon komitesinden bir temsilci, polis tarafından getirilen kısıtlamalara dikkat çekerek bu durumu sert bir şekilde eleştirdi. Polis yetkilileri, “Çocuk katili İsrail” ve “İntifada” gibi ifadelerin bağlama göre suç teşkil edebileceğini, bu sloganların genel olarak yasak olmadığını ancak söyleyen kişiler hakkında soruşturma başlatılabileceğini belirtti. Katılımcılar ise bu kısıtlamaları protesto ederek eylemlerine aynı sloganlarla devam etti.
Yapılan konuşmaların ardından kitle, şehir merkezine doğru yürüyüşe geçti. Eylemin son durağında ise sembolik bir mahkeme niteliğindeki “Filistin Tribünali” gerçekleştirildi. Yürüyüş boyunca, İsrail’in Filistin’e yönelik soykırım saldırıları sert şekilde protesto edilirken, başta Almanya olmak üzere Batılı ülkelerin İsrail’e verdiği destek de yoğun eleştirilerin hedefindeydi.
Eylemi takip eden, devlet yanlısı yayınlarıyla bilinen bir Alman televizyon kanalının gazetecileri de protestocular tarafından eleştirildi. Gazze’de hayatını kaybeden gazeteciler anılarak, Alman medyasının çifte standardına dikkat çekildi.
Sembolik mahkeme alanına ulaşıldıktan sonra toplam yedi kısa panel düzenlendi. Panellerden birinde, özellikle 7 Ekim sonrasında Almanya’da Filistin ile dayanışma eylemlerine yönelik getirilen yasaklamalar ve bu yasaklara karşı yürütülen hukuki mücadeleler ele alındı. Eylemlerin büyük çoğunluğunun herhangi bir hukuki dayanak olmaksızın eyalet içişleri bakanlıkları ve polis tarafından yasaklandığı belirtildi. Ancak bu keyfi yasaklamalara karşı açılan davalar sonucunda, bazı mahkemelerin gösteri yapma hakkını koruyan kararlar verdiği ifade edildi.
Bir diğer panelde ise Filistin ile dayanışma gruplarının yasaklanması ve BDS (Boykot, Tecrit, Yaptırım) hareketine yönelik artan baskılar gündeme getirildi. Etkinliğin sonunda sembolik bir yargılama gerçekleştirildi.
