Ataşehir Belediyesi İşçileri, İmzalatılmak İstenen Sözleşmeden Dolayı Genel-İş Sendikası’nın 1 Nolu Şubesine Karşı İsyandalar!

0
1802

KHK ile işten çıkartıldıktan sonra Belediye önünde oturma eylemi yaparak işlerine geri dönen Ataşehir Belediyesi İşçileri, diğer işçilerle birlikte üyesi oldukları Genel-İş sendikasının 1 Nolu şube yönetimine karşı isyandalar.

Belediye İşçileri, 2 Nisan tarihinden itibaren, DİSK Genel-İş Sendikası’na bağlı 1 Nolu Şubenin üyesi olarak sendikalılaşmaya başladılar. Sendikaya üye olmalarının ardından sendika temsilcileri ile düzenli şekilde iletişim sağlamak için girişimde bulunan işçiler, aylarca süren çabalarının ardından 5 Eylül günü Genel-İş Toplu Sözleşme Daire Başkanı ile bir araya gelerek düzenli iletişim sağlamanın ilk adımını atmayı başardılar.

Ataşehir Belediyesi İşçileri, yaptıkları görüşmede sendika temsilcisine içinde sorunlarının yer aldığı bir dosya sunarak, sendikanın işçilerin sorunlarıyla ilgilenilmesi gerektiğini ilettiler. İşçiler, işyerlerinde kendilerine imzalatılmak istenen “Bireysel İş Sözleşmesi” üzerine sendika yetkilisine bilgiler vererek, kendileri aleyhine olan bu sözleşmeyi imzalamayacaklarını ifade ettiler. Belediye işçileri, Genel-İş Sendikası’nın 1 Nolu Şubesi’nin kendi sorunlarına karşı kayıtsız kalmasından dolayı bu konuda hukukçulardan aldıkları bilgi ve görüşleri, Genel-İş Toplu Sözleşme Daire Başkanı’na ileterek imzalatılmak istenen sözleşme ile ilgili Genel-İş Sendikası’nın 1 Nolu Şubesi’nin bir girişimde bulunmasını talep ettiler.
Çalışanların bir süredir sendika üzerinde oluşturdukları basınç sonrası, üyelerine “9. Maddeden dolayı Sözleşmeyi imzalamıyoruz” mesajı atan sendika temsilcileri, bir hafta sonra işveren vekili ile bir görüşme yaparak bu sözleşmeyi işçilerin imzalamasını istediler. İşçiler tarafından birçok maddesi sorunlu olarak ifade edilen sözleşme, çalışanların talepleri dikkate alınmayarak önlerine tekrar geri getirildi.

Bu duruma tepki gösteren İşçiler, iki bin kişiyi ilgilendiren önemli bir konuda Genel-İş Sendikası’nın 1 Nolu Şubesi tarafından kendileriyle hiçbir şekilde görüşme yapılmamışken, kendileri hakkında bu kararı veremeyeceklerini belirtiyorlar.

İşçiler, işveren vekili ile yapılan bu görüşme hakkında şüphe duyduklarını ifade ediyorlar.

Genel-İş 1 Nolu Şube’nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamaya büyük tepki gösteren işçiler “Bu sözleşmeye imza atmak boş kağıda imza atmakla eşdeğerdir. Hukukçulara incelettiğimiz bu sözleşmeyi Genel-İş sendikasının genel merkezindeki sendika avukatı da gözden geçirerek bu sözleşmenin maddelerinin çoğunun sorunlu olduğunu ve imzalanmaması gerektiğini belirtmişti. 1 Nolu Şube’nin iki temsilcisi, iki bin insanın kaderini belirleyecek bir konuda karar vermeyi kendilerine hak görüyorlar. Biz bu kararı tanımıyoruz. O sendikacıların aldığı karar bizleri bağlamıyor. İşsiz kalma riskimizin çok yüksek olduğu, çalışanlar için keyfiyetin ve hukuksuzluğun kol gezdiği bu koşullarda, o sendikacılar bizlere sormadan, bize dayatılan sözleşmeyi imzalamamızı istiyor. Böyle sendikacılık olmaz! Onlar kadrolu işçiler, ama biz taşeron işçileriz. Bizler adına kararlar alırken nasıl bu kadar vicdansız olabiliyorlar. Bizlerin hiçbir güvencesi yok. Bizler adına aldıkları bu kararı işçiler olarak tanımıyoruz ve sözleşmeyi imzalayın baskılarına karşı tepkimizi gerekirse Genel-İş Sendikası’nın önünde basın açıklaması yaparak dile getireceğiz” diye belirtiyorlar.

İşçiler, sendika temsilcilerinin işçiler adına aldıkları bu kararı Belediye bünyesinde çalışan bütün işçilere anlatacaklarını belirtiyorlar.

Belediye işçileri, Sendikalaşma sürecinde yaşadıkları zorlukları ise şu sözlerle belirtiyorlar: “Bir araya gelirken en çok zorlandığımız konulardan biri sendikamızın temsilcileri ile sağlıklı bir iletişim kuramamak oldu. Üyesi olduğumuz Genel-İş sendikasının bağlı bulunduğumuz alandaki temsilcileri, anlam veremediğimiz nedenlerle bizimle düzenli bir iletişim kurmaktan hep uzak durdular.  Temsilcilere zaman zaman ilettiğimiz “Çoğu arkadaşımız sendikanın ne işe yaradığını dahi bilmiyor”, “Yeni geçtiğimiz statüyle ilgili işçiler olarak avukatların bilgilenmesine ihtiyaç duyuyoruz”, “Geniş katılımlı, bilgilendirici toplantılar yapılmasını talep ediyoruz”, “Sorunlarımızı sendika temsilcilerinin düzenli olarak dinlemelerini ve çözüm üretmelerini istiyoruz” şeklindeki görüşlerimiz ve taleplerimiz, maalesef onlar tarafından kıymet görmedi. İlk başlarda bir diyalog ortamı yaratabilmek için çok çabaladık, fakat bu çabalarımız karşılık bulmayınca çareyi kendi birliğimiz ve dayanışmamıza uygun şekilde davranmakta bulduk.  Bunun için bir araya gelerek sorunlarımıza dair çaba harcamaya başlayınca, bu çabalarımız da maalesef sendika temsilcileri tarafından çok olumsuz karşılandı ve engellenmek istendi. Yer bulamama sıkıntısından dolayı bize ilk kucak açan Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri oldu ve onların toplantı salonlarını kullandık. Bundan dolayı “Cem evlerinde toplanıyorlar” şeklinde inançsal ayrıştırmaya uğradık. Bu dışlayıcı tutumlarını devam ettirdiler. Marjinal ve kötü insanlar olarak ilan edildiğimiz başka talihsiz durumlarla da karşılaştık. Yaptığımız toplantılar, sendika temsilcilerimiz tarafından “bizim dışımızda yapılan toplantılara itibar etmeyin” şeklindeki, sendika ismi kullanılarak atılan mesajlarla engellenmeye çalışıldı.
İlk başlarda sorunlarımızla ilgili gösterdiğimiz çabanın işveren tarafından rahatsız edici olarak karşılanacağını düşünüyorduk, fakat bize bu zorluğu yaratan sendika temsilcileri oldu.

Birkaç hafta önce yaptığımız bir etkinliğin afişini Belediye binasının katlarından söküp alabilecek kadar rahatsız edici tavırlarla karşılaşabildik. Bu durum bizlerde büyük şaşkınlık yarattı. İşçilerin o afişlerini sökmenin, 1 Mayıs afişlerini sökmekten ne farkı olduğunu kendilerine dönüp sormalarını isteriz!
Bu tutumlar karşısında, ilk defa sendikalaşmış ve umutlu düşüncelere sahip insanlar olarak çok büyük şaşkınlığa uğradık. Tarihinde çok kıymetli mücadeleler ve dayanışma izleri olan sendikamız içinde böyle tutumlarla karşılaşmamız, bizleri çok üzüyor. Var olan temsilciler, ne bizlerin “bize öncülük edin” talebine olumlu yanıt verdiler, ne de biz kendimiz bir şeyler yapmaya başlayınca, o çabalara müsaade ettiler. Biz böyle bir sendikacılığı savunmuyoruz! Biz köklerinde gerçek emekçi insanların bulunduğu sendikacılığı savunuyoruz.
Genel-İş Sendikası; Boyacılar, Tesisatçılar, Tamirciler, Marangozlar, yani emekçiler tarafından kuruldu.  Biz o insanların kurduğu sendikacılığa ihtiyaç duyuyoruz.
Diliyorlarsa koltuklar onların olsun, biz hakkımızı savunan sendikacılar görmek istiyoruz.

Bürokratik bir sendikacılığı değil, demokratik ilişkilerin hakim olduğu, denetlenebilir, eleştiriye açık ve dürüst bir sendikacılık görmek istiyoruz.
Bize dayatılan o sözleşmeleri imzalamayacağız! İki sendika yöneticisinin aldığı ve yüzlerce çalışanın geleceğini belirleyecek olan bu kararı tanımayacağız!”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.