Basından Seçtiklerimiz…

0
1854

Park forumlarından, verimli eylemliliklere… 

Mustafa Sönmez- 15 Temmuz 2013

Gezi direnişçilerinin parkın işgali süresince pratikte yaşadıkları çok konuşuldu. Oradaki gündelik hayat tarzı, ilişki biçimi, karar alma süreçlerine katılım, doğrudan demokrasiyi deneyimleme biçimi, kısaca yeni insan ilişkileri, farklı bir yaşam tarzı yaratılabileceğini de gösterdi.

Hiyerarşik olmayan, farklı kimlikleri bir arada yaşatmayı, karşılıklı toleransı, barışı, yardımlaşmayı, paylaşmayı öne çıkaran bu yaşam kültürü, özünde sömürüsüz, eşit bir toplumun ideali, hedefi.
Neo-liberalizmin her şeyi metalaştırdığı, bireyleri ayrıntılı işbölümünün dar kalıpları içinde hiçleştirdiği, kişiliksizleştirdiği koşullara karşı çıkış, bu tür pratiklerle, bizzat onun bağrında yeşertilen yeni yaşam biçimleriyle başlatılabilir.

DENEYİMLER

Gezi direnişinin ilişki tarzını, semtlere, işyerlerine, okullara, oradaki gündelik hayata bir direniş biçimi, farklı bir hayat biçimi olarak taşımak, oradan alternatifler yaratmak, Haziran isyanından bu yana deneniyor. Büyük şehirlerin parklarında akşamları forumlar düzenleniyor, her yaştan, her cinsten, inançtan halk, forumlara katılıyor. Toplantıların içerikleri günden güne değişebiliyor. Gündelik gelişmelerle ilgili söz alanlar kısa konuşmalar yapıyor, karşı görüşler demokratik bir iletişim ortamında kendilerini ifade ediyor, yatay bir örgütlülük içinde ifade, eleştiri özgürlüğü kullanılıyor.

Park forumları şimdilik tartışmalarla, AKP’nin bitmeyecek saldırıları karşısında kararlılığı, cesareti yükseltecek şenliklerle, ajitasyonlarla sürdürülüyor. Bazı yerlerde eylemlilikler değişik biçimler alırken bazı yerlerde de bu buluşmalarda ‘sürdürülebilirlik’ endişesi öne çıkıyor ya da içerik yavanlaşabiliyor.

YANLIŞLAR VE NE YAPMALI?

Bazı buluşmalara hemen dar siyasi hedefler, seçim, sandık, aday hesapları, bildik siyasetin sığ söylemleri hakim olabiliyor. Direnişin bazı bileşenleri dar parti hedeflerine yönelik küçük hesaplar peşine düşebiliyorlar. Klişe dil, duruş, değiştirilmeden kullanılmaya devam ediyor. Her şeyden önce, bu büyük potansiyelin, bu büyük ruh halinin, kısır ve sadece oy sandığına odaklı bir sığlığa sürüklenmesine, yeniden ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı siyaset tarzının icrasına karşı çıkılmalı. Bu demokratik oluşumlar, kim iktidar olursa olsun, halkın söz ve karar sürecine katılımının daimi, kalıcı, bütünleştirici, halkları kardeşleştiren köklü organlar olarak düşünülmeli. O zaman da ‘ne yapmalı?’ sorusu öne çıkıyor.

Kuşkusuz, her park, sokak oluşumunun, kendi yol haritası olmalı. Burada önemli olan her oluşumda, Gezi ruhunu rehber alan eylemlilik içine girmek. Oluşumları ete kemiğe büründürmenin, katılımı artırmanın, ateşi büyütmenin yolu somut eylemler, etkinlikler planlayarak ve uygulayarak olur. Bu, eylemlilik içinde hem bir şeyleri değiştirmek hem de katılanların kendilerini değiştirmeleri demektir.

Park forumları, semtlerde dayanışma örgütlenmelerine dönüşerek bulundukları çevrede yolunda gitmeyen, hak ihlali denebilecek sorunları saptama ve onlarla, orada mücadele etmeyi örgütleyerek ilerleyebilir. Örneğin, semtte bir çevre istismarı vardır, bariz bir imar ihlali vardır, açık bir hak gaspı vardır, ona karşı durmak üzere örgütlenmek… Bu tür göz önünde duran sorunların saptanmasıyla ve problemin Gezi ruhuyla ele alınmasıyla hem sorun çözülecek hem eylemliliğe katılanlar eylem içinde değişim yaşayacak olgunlaşacaklardır.

EYLEM PROGRAMI

Yapılacak şeyler kısa, orta, uzun vadeli olarak listelenebilir. Semtteki yoksullarla dayanışma, bir program maddesi yapılabilir ve bunun için orta ve uzun vadeli bir program geliştirilebilir. Semtte, kadınların, gençlerin acil sorunları saptanarak onlara dönük bir eylem programı geliştirilebilir.

Semtte çocuk ve gençlerin kişisel ve sosyal gelişimlerinin sağlanmasına, toplumsal açıdan korunmalarına ilişkin projeler, programlar geliştirilip uygulanabilir. Çocuk ve gençlerin ‘penguen medyalardan’ korunmasına, medya okuryazarlığı ve internetin doğru kullanımına, çocukların ve gençlerin spora ve sanatsal aktivitelere yöneltilmesine, çocuk hakları ve çocuklara yönelik risklere ilişkin bilinç ve farkındalık artırıcı çalışmalar var olan emek yanlısı dernek, sendika ve vakıflarla birlikte yürütülebilir. Semtteki yaşlılara, özürlülere dönük semt özelinde programlar düşünülebilir. Tüketici istismarına karşı mücadeleyi örgütleyen kampanyalar düzenlenebilir. Semtte tam da AKP’nin amaçladığı Sünni-Alevi, Türk-Kürt kutuplaşmalarını önleyecek, kardeşleşmeyi özendirecek toplantılar, yerel mitingler düzenlenebilir.

İŞBİRLİĞİ, KOORDİNASYON

Semtlerde, sorunların çözümünde, duruma göre, semtin muhtarı ile de çalışılabilir. Aynı işbirliği ilçenin belediyesi ile belediye başkanı ile de yapılabilir. Özellikle CHP’li, BDP’li ya da bağımsız demokrat belediyeler ile, daha katılımcı, daha üretken pratikler için elbirlikleri yapılabilir. Bütün bunları somut projeler üstünden yapmak en doğrusudur.
Her elbirliği, bir orkestra şefliği gerektirir. Bu nedenle semt oluşumlarında sevk ve idareyi yürütecek orkestra şeflerini demokratik biçimde seçme ve sorumluluklarını yerine getirmede onlara yardımcı olma, uyum ve verimlilik için gerekli olacaktır. İnternet, daha iyi bir pratiği üretmek, üretilenleri paylaşmak ve yardımlaşmak için büyük imkânlar sunuyor. Bunu da sonuna kadar kullanmak durumundayız.

(*) Mülkiye’nin köşe taşlarından, emek dostu Alpaslan Işıklı Hoca’yı kaybettik. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

———————————————————————————————————————————————————————

Avukat Taylan Tanay’ın ‘suçunu’ açıklıyoruz!

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanı Av. Taylan Tanay, 18 Ocak 2013 tarihinde, Çağdaş Hukukçular Derneği’ne yönelik yapılan operasyon kapsamında tutuklanan 9 avukattan yalnızca biri/24-07-2013

6 ay sonunda tamamlanan ve 9’u tutuklu 22 avukat hakkında örgüt yöneticiliği-üyeliği suçlamaları taşıyan iddianame geçtiğimiz günlerde İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Tutuklu bulunan ÇHD’li avukatlar şu günlerde, 11 ay sonra ilk defa hâkim karşısına çıkacakları 24, 25, 26 Aralık tarihlerinde, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde görülecek olan duruşmaya yönelik savunmalarını hazırlıyorlar.

“TAYLAN BENİM OĞLUM O YÜZDEN BURADAYIM”

Peki 20 Ocak 2013 Pazar günü, Çağlayan Adliyesi önünde bekleyen ve büyük çoğunluğu 50 yaş üstü olan insanlardan birçoğunun: “Taylan benim oğlum, onun için buradayım…” diye bahsettiği Taylan Tanay’ın suçu neydi? Yalnızca DHKP-C operasyonları kapsamında tutuklananların avukatlığını yapmakla itham edilen Çağdaş Hukukçular Derneği, gerçekte bugüne kadar neler yapmıştı? Haberde bir kısmını kullandığımız, aylar önce Kandıra 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nden kaleme aldığı ve “Burası neredeyse orta ölçekli bir Anadolu Barosu’na dönüştü” diyerek söze başladığı mektubunda Av. Taylan Tanay, ÇHD’nin bizzat ilgilendiği ve devletin adeta suç kabul ettiği davaları şöyle özetliyordu:

“Tazminatsız işten atmak, atılmak kader değil dedik. Maden ocaklarında, tersanelerde ölüme mahkum değiliz, olmayacağız dedik. Bunun için Tuzla’daydık, Kozlu’da, Zonguldak daydık. Sivas Katliam davası zamanaşımı ile bitirilirken ‘Ne unuturuz dedik ne de Affederiz.’ Duruşma salonundan çıkıp, adalet arayışının bir parçası olduk. Halkımıza yönelik her saldırıda biz vardık… Kana bulanan, gözaltı ve tutuklanma terörünün hayata geçirildiği 1 Mayıslarda, Nevrozlarda, 8 Martlarda, Nato toplantılarında, IMF protestolarında, Tezkere eylemlerinde, Hopa’da hem alanda hem adliyeler de biz vardık. Kitlesel katliamla bir devlet geleneği olarak sürdü. 6-7 Eylülden bu yana davaları takip etme geleneğini sürdürdük. 16 Mart Katliam Davası, Gazi Katliam Davasındaydık… Roboski katliamında hem AKP hem de ABD’yi teşhir ettik. Üniversiteler sermayeye peşkeş çekilirken örgütlenme ve düşünce/ifade özgürlükleri gasp edilen öğrencilerin yanındaydık. Öğrencilerin özgürlük talebini yükselttik. Eğitim hakkı elinden alınan öğrenciler için yüzlerce idari dava açıp, okula dönmelerini sağladık. HEY Tekstil, Akçay Tekstil, Şeker Tekstil, Darkmen Tekstil, Roseteks Tekstil işçilerinin alın terlerini gasp eden patronlarına karşı yürüttükleri mücadelenin bir parçası olduk. 90’lı yılları bir kabusa dönüştüren 85 operasyon yaparak bu halkın çocuklarını katleden Mehmet Ağar’ın, Ayhan Çarkın’ın peşini hiç bırakmadık. Analarımızın gözlerindeki yaş kurumadan da unutmayacağız diye ant içtik…”

SAĞCI MAHKUMLAR DAHİ O MÜCADELE SAYESİNDE DAHA RAHAT

taylantanay11Metris Cezaevi’nde bulunan bir sağcı mahkûmun dahi “Engin Çeber’in mücadelesi sayesinde insan gibi yaşıyoruz…” diye söz ettiği, yasal bir dergi olan Yürüyüş dergisini satarken gözaltına alınan ve Metris Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu öldürülen Engin Çeber Davası’nda insanüstü bir hukuk mücadelesi verdikten sonra iki infaz koruma memuru ve cezaevi 2. Müdürünün müebbet hapis cezasına çarptırılmasını sağlayan Av. Taylan Tanay, ne tuhaftır ki yukarıda belirttiğimiz tüm nedenlerden dolayı suçluydu…
19 Temmuz Cuma günü, iddianameyle ilgili basın açıklaması yapan ÇHD ve Halkın Hukuk Bürosu temsilcileri ise, 6 sonunda ancak bitirilen ve savcılıkta sorulan sorulardan başka hiçbir niteliğinin olmadığını düşündükleri iddianamede “11 çelik kapı ve kozmik oda” iddialarını göremediklerini, derneğe yönelik yapılan baskın ve operasyonların nedeninin merkezinin “Suriye konusundaki duruş ve tutumlarının” hükümet’e verdiği rahatsızlık olduğunu belirttiler.

21 Ocak günü tutuklanmalarının hemen ardından duruşma salonunda yaptığı konuşmada “Biz işçilerin, öğrencilerin, devrimcilerin, gecekonduluların, ezilenlerin, yoksulların, Kürt halkının, bu ülkede kim eziliyorsa, bu ülkede kim horlanıyorsa, bu ülkede kimin adalet talebi var ise her bedeli göze alarak bu mücadeleyi sürdürmeyi göze alacağız.” diyen Av.Taylan Tanay nezdinde, tutuklu bulunan avukatlar ÇHD genel Başkanı Av.Selçuk Kozağaçlı, Av.Güçlü Sevimli, Av.Naciye Demir, Av.Barkın Timtik, Av.Ebru Timtik, Av.Şükriye Erden, Av.Günay Dağ ve Av.Betül Vangölü Kozağaçlı yukarıda saydığımız tüm maddelerden, “halkın avukatı olmak”tan dolayı suçludur!

Halk, “halkın avukatı olmak”tan dolayı suçlanan ve 24, 25, 26 Aralık tarihlerinde Silivri’de yargılanmaya başlayacak olan avukatların mutlaka yanında olmalı ve bu hukuksuzluğa sessiz kalmamalıdır.

Elif Temel-Odatv.com

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.