Devrimci kadınlar olarak egemenlik değil, eşitlik ve özgürlük istiyoruz

0
267

Asude İyikülah – Duygu Nur Keklik

Bugün, 8 Mart 2024. Dünyada kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolundaki bu büyük mücadele gününü kutlayarak söze başlayalım. Bu yazıda 8 Mart’ın tarihçesinden ve Türkiye’de kadınların durumundan söz edilecektir.

Bu uluslararası günün geçmişinde ABD’deki kadın emekçilerin mücadelesi önemli yer tutuyor. En büyük etki ise dünya devrimci hareketine ve Ekim Devrimi’ne aittir. 1910’da Almanya’da düzenlenen 2. Enternasyonal Kadınlar Konferansı’nda, Alman sosyalist lider Clara Zetkin, kadınların özgürlük mücadelesinin gelişmesine destek olmak amacıyla Uluslararası Kadınlar Günü kutlanmasını önerdi. Bu öneri kabul edildi ve 1911’de Dünya Kadınlar Günü birçok ülkede çeşitli etkinliklerle kutlandı. Uluslararası Kadınlar Günü’nün 8 Mart tarihinde kutlanması ise Rusya’da Ekim Devrimi sonrasında başlatıldı. 8 Mart tarihi 1917 yılında Çarlığın yıkılmasına yol açan Şubat Devrimi döneminde Rusya’daki kadınların “ekmek ve özgürlük” sloganıyla greve çıkmalarının anısına 1921 tarihinde seçilmiştir. Türkiye’de ilk 8 Mart da 1921 yılında komünist kadınların öncülüğünde kutlanmıştır.

Evet, 1917’de gerçekleşen Sovyet devrimiyle birlikte kadınlar oy kullanma hakkı kazandı ve 8 Mart giderek ulusal bayram oldu. Bugün sadece Küba ve Çin’de değil Rusya, Moldova, Ukrayna, Azerbaycan, Kırgızistan ve Ukrayna gibi geçmişte Sovyetler Birliği’nin parçası olan ülkelerde dahi 8 Mart hala resmi tatil günüdür. Feminizmin resmi ideoloji olduğu İsveç’te bile 8 Mart resmi tatil günü değildir. Türkiye’de ise farklı siyasi partiler tarafından 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi teklifi sunulmasına rağmen resmi tatil ilan edilmemektedir. Günümüze kadar türlü engellerle karşılaşarak kimi yıllar kutlanması yasaklansa da ülkemizde her yıl meydanlarda kadınlar direnmeye devam etmektedir.

Dünya’da ve Türkiye’de 1921 yılından başlayarak 1960’lı yılların ikinci yarısına kadar sosyalist hareketlerin önderliğinde kutlanan bu büyük gün, daha sonrasında feminist hareketin öne çıkmasıyla yeni boyutlar aldı. 1977 yılında Birleşmiş Milletler 8 Mart’ı Uluslararası Kadınlar Günü olarak tavsiye etti. 8 Mart emperyalist sistemden beslenen çeşitli akımlar tarafından devrimci içeriğinden ne kadar soyutlanmaya çalışılırsa çalışılsın sonuçta kadınların eşitlik ve özgürlük uğruna mücadelesinin kutlandığı bir gündür. Kadınların eşitlik ve özgürlük uğruna mücadelesi insanlığın sömürü ve baskıdan kurtulmasına çok önemli katkılarda bulunma potansiyeli taşımaktadır.

Türkiye’de Kadınlar

Kadın hakları alanında yaşanan mücadeleler sonucunda dünyada bazı olumlu adımlar atıldı. Batılı emperyalistler tarafından beslenen dinsel gericiliğin geleneksel merkezi Suudi Arabistan’da bile şimdi kadın özgürlükleri gündeme geldi. Türkiye’de ise zaman sanki geriye doğru akıyor ve biz hala kadınların çalışma hakkını konuşuyoruz. Bu durumun kuşkusuz çok önemli politik sebepleri var. Temel nedenlerinden biri de aile içi erkek egemen dinamiklerdir.

Geleneksel olarak, kadınların ev işlerine bakması ve erkeklerin iş dünyasında olması gerektiği fikri, çocukluk yıllarımızdan beri kulağımıza küpe olmuş bir düşünce. Ancak, biz bu eski usulü kabul etmiyoruz. İş hayatında sunulan fırsatların kadınlara da eşit bir şekilde sunulması gerektiğine inanıyoruz. Maalesef ki, bu haklar genellikle yasal düzeyde garanti altına alınmış olmasına rağmen, pratikte ilerleme sağlanması önünde önemli engeller devam ediyor.

Dahası, kadınları etkileyen toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlik, ücret farklılığı, ev işlerinin sadece kadınlara yüklenmesi, cinsel taciz ve mobbing gibi sorunlar ne yazık ki hala varlığını sürdürmektedir. 2023 Temmuz ayına gelindiğinde, Türkiye’de 10 milyondan fazla kadının iş hayatında yer aldığı ve kadın işgücüne katılım oranının yüzde 36’ya yükseldiği bildiriliyor. Bu oranın geçen yıllara göre arttığı ancak Avrupa’ya göre düşük olduğu açıkça görülüyor. Ayrıca, kayıt dışı çalışan kadınların olduğu ve kadınların kazandıkları ücretin genellikle aile geliri olarak kabul edilmediği belirtiliyor.

Kadınların iş dünyasındaki zorluklarına bir bakalım: İşverenler, kadın çalışanlara annelik ve izin gibi konular nedeniyle “pahalı işgücü” gözüyle bakıyor. Bu düşünce tarzı, kadınların emek alanındaki durumunu gösteriyor. Ücret farklılıkları da kadınların iş gücüne katılımını engelleyen önemli faktörlerden biri.

Kadınların İş ve Ev Hayatında Üstlendiği Sorumluluklar: Bir Denge Arayışı

Ev işleri ve çocuk bakımı genellikle kadınların üstlendiği ve zaman zaman kendi hayatlarının merkezine koydukları dayatılan görevler arasında öne çıkıyor. Bu işler, kadınların iş hayatlarını etkileyen ve gelişme olanaklarını kısıtlayan büyük etkenlerden biri. Ayrıca, ev işlerinin ve çocuk bakımının sadece kadının işi gibi algılanması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir işaretidir. Bu durum, kadınların ekonomik bağımsızlıklarını engellemektedir ve çalışma hayatına eşit şartlarda katılmalarını sınırlamaktadır. Bu görevler, cinsiyetten bağımsız olarak, her iki cinsiyet için de eşit şekilde paylaşılmalıdır.

Burjuva toplumda kariyer yapmaya çalışan kadınlar “Cam Tavan Sendromu” engelinden şikayetçidirler. “Cam tavan” metaforuna verilen ilk referans, Amerika Birleşik Devletleri’nde yayınlanan Adweek Dergisi’ne 1984 yılında Editör Gay Bryant’ın verdiği röportaj ile ortaya çıkmıştır. Bryant, kadınların belirli bir noktaya ulaşabildiklerini ancak daha fazlasını başaramadıklarını ve bu noktanın “cam tavan” olarak adlandırıldığını açıklar. Bu sendromu erkeklerin kadınlara oranla daha az yaşadığı tespit edilmiştir. Ancak biliyoruz ki egemenlik ve sömürü ilişkilerine dayanan toplumda yükselen kadınlar Margaret Tatcher, Tansu Çiller örneklerinde görüldüğü üzere, tıpkı erkek egemenler gibi, emekçilerin ve ezilen insanlığın özgürleşmesi önünde engellere dönüşmektedirler. Biz egemenlik için değil, eşitlik ve özgürlük için mücadele ile ilgileniyoruz.

Emekçi kadınlar Türkiye’de işlerinden atılmaktadırlar. Mesela, son zamanlarda işine geri dönen Tülay Çal’ın hikayesi bizleri etkiledi. Odak okurları hatırlayacaktır, Tülay Çal, İBB sosyal tesislerinde çalışırken haksız yere 25/2 kodu ile işten çıkarıldı ve tazminat alamadı. 77 gün boyunca mücadele eden Çal, sonunda haklı davasını kazandı ve işine geri döndü. İsimler değişiyor ama hikayeler çok benziyor. Özak Tekstil kadın çalışanları, 80 gündür “kötü çalışma koşulları” yüzünden direniyor ve haklarını alamamalarının ötesinde, oturma eylemleri sırasında şiddete maruz kaldılar. Coplar ve biber gazlarıyla karşılaştılar. Onları kötü çalışma koşullarını mecbur bırakan zihniyeti kabul etmiyoruz. Çalışanlarını köle olarak gören anlayışla, Agrobay Seracılık’ta 39 işçinin 31’i Kod 46 maddesiyle tazminatsız işten çıkarıldı. İşçilerin haklarını arayan ve onlara yardım eden sendikaya ise işveren şu cümleleri iletti: “İşçi de benim, işyeri de benim, istediğim gibi kovarım, siz buna karışamazsınız.” Biz direnişler sayesinde güneşi gören kadınların haklarını kazandığı 8 Martları istiyoruz.

İş Hayatında, Sokaklarda, Evimizde Güvende Değiliz

Cinsel taciz, tüm dünyada ve ülkemizde son yıllarda en çok konuşulan ve ciddi sorunlardan biridir. Bu sorunlar, sokakta, çarşıda, otobüste, iş yerinde, evlerinde yani her yer de karşımıza çıkan bir sorundur. Taciz ve mobbing, kadınların iş yerinde eşit fırsatlara sahip olmadığının ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir belirtisidir. Bunlara uğrayan mağdurlar ise ses çıkarmak yerine maalesef buna boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Kadınlar çaresiz değil. Bir araya gelmeliyiz. Mücadeleyi her alanda büyütmeliyiz.

Biz, Odak Dergisi ve sosyalistler olarak kadınların her alanda eşitliğini talep etmekteyiz. Yasaların sadece kağıt üzerinde değil, gerçekte de kadınlara eşitlik ve adalet sağladığı bir düzeni oluşturmak için çalışıyoruz, çalışacağız. Kadınların baskılanmadığı, şiddete maruz kalmadığı, tacize uğramadığı, zaten edinilen kazanımları tekrardan elde etmeye çalışmadığı 8 Mart’ları yaratacağız. Kadınların evde, işte ve hayatın her alanında eşit haklara sahip olduğu ve adaletin sağlandığı bir yaşam için mücadele edeceğiz. Bitirirken 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü tüm kadınların özgürlüğü adına bir kez daha kutlarız!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.