İstanbul’a Belediye Başkanı seçimi bütün ülkenin sorunu oldu. Durumun bu hale gelmesinin sebebi YSK’nın seçimleri keyfi bir gerekçeyle iptal etmesi oldu. Seçimlerin tekrarlanması halinde İmamoğlu’nun daha açık bir farkla kazanacağı tahmin edilmesine rağmen Erdoğan’ın sonuçları kabul etme tutumundan niye uzaklaştığı hala üzerinde düşünülmeyi hak eden bir merak konusudur. Seçim sonuçlarının iptali İmamoğlu’nun ulusal düzeyde bir lider haline gelmesine yol açtı. Hatta olay hemen uluslararası alana taştı. ABD yetkilileri daha seçimin hemen arkasından Erdoğan’dan sonuçları kabul etmesini istemişti. Daha sonra da İmamoğlu ABD ve Batı basınında yer buldu.
Şimdi AKP cephesinde moraller düşmüş görünüyor. Erdoğan iptal kararının ardından sözünü ettiği 39 ilçede miting yapmaktan vazgeçmiş görünüyor. Bahçeli ise seçim gününe kadar İstanbul’a yoğunlaşma sözünden vaz geçmiş görünüyor. Anketler muhalefeti önde gösteriyor ve muhalefet kesiminde de moral artışı sürüyor: Çaresiz değiliz, biz de birleşebiliriz, biz de bir şeyler yapabiliriz, havası… CHP’liler, HDP’liler ve İYİ Parti’liler Erdoğan iktidarına karşı güçbirliği içindeler. AKP hala bölünme yaratamadı. Hatta muhalefet birleşirken AKP’de bölünme eğilimleri güçleniyor; Davutoğlu ve Ali Babacan’ın parti kurma çabaları basına yansıyor.
İmamoğlu’nun “Her şey güzel olacak” sözü toplumda umut yarattı. Bu umudu iyi yorumlamak ve değerlendirmek gerekiyor. İmamoğlu sonuçta sistemin insanıdır. Burjuva gösterişi seven, o yönde amaçları olan bir insandır. Çevresi de kendisi gibidir. İmamoğlu’nun yapabileceği iyi şeyler çok sınırlıdır. İmamoğlu ile özel bir anlaşmamız da olmadığına göre bizim için önemli olan en önemli husus, AKP’nin gerilemesi ve halkın mücadele yönünde umutlarının artmasıdır. Bizim yapabileceğimiz ve yapmamız gereken halkın artan umudunu, uyanışını örgütlenmeye dönüştürmektir.
İmamoğlu’nun seçimleri kazanmasının halkın lehine olabilmesi için halkın örgütlenmesi gerekir. Hile yapılıp muhalefetin moralinin bozulması ihtimaline karşı da halkın örgütlenmesi gerekir. Sol hareket bu süreçte halktaki duyarlılıktan hareketle, ilişkilerini geliştirme olanağına kavuşmuş bulunuyor. Bu güzel olanağı, mutlaka kazanımlar elde ederek değerlendirmeliyiz. Bugün, sosyalist hareketin örgütlenmesi yolunda atılacak küçücük adımlar dahi geleceğin güzel olması açısından çok büyük önem taşımaktadır.
Odak Dergisi
