KANAMASI DURDURULMAYAN YARA: EMEKLİLER

0
211

Nuray Ertaş

Artık ne yazık ki dertler sıradanlaştı. Ülkenin dertsiz alanı yok. Bunlardan biri de ekonomik çöküş. Gelir adaletsizliği, yağma ekonomisi, kanunsuzluk, emekçilerin sırtına yüklenen ekonominin külfeti milyonları her geçen gün daha da derinden sarsıyor, çaresizliği daha da pekiştiriyor. Kayıt dışı istihdam, yüksek işsizlik oranları, sürekli yükselen enflasyon insanları canından bezdiriyor. İnsanlar yaşamını neredeyse sadece çalışma, karınını doyurma ve uyuma ile sınırlandırmasına rağmen yine de temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Çok zorlanan gruplardan birisi de emekliler.

Bu sorunun kökeninde sadece sistem değil, en çok da AKP’nin tercihleri yatıyor. Dikkate değer bir kesim ne yazık ki bu çok basit gerçeğin farkında değil. “Böyle emeklilik sistemi mi olurmuş, biz çalışıyoruz, emeklileri besliyoruz” diyen genç çalışanlar, “emeklilik yaşı geldiği halde daha ne duruyorlar kardeşim, emekli olsunlar da bize de istihdam kapısı açılsın” diyen genç işsizler, “AKP’yi başımızda tutan bu emekliler, onlar yüzünden biz de sürünüyoruz, beter olsunlar” diyen cahil muhalifler ne yazık ki hiç de azımsanacak sayıda değil. Hele bu sonuncu cümle her ücret zammı döneminde o kadar çok dile getirilir ki emekliler neredeyse emekli olduklarına utanır hale gelir.

Wikipedia’da emeklilik; “hayatlarını çalışarak sürdüren kişilerin yaşlılık dolayısıyla çalışamayacağı varsayılıp planlı bir şekilde çalışmayı bırakmalarıyla başlayan durumlarına verilen isimdir” diye tanımlanır. Emekli maaşları kişinin çalıştığı süre boyunca ücretinden kesilerek emeklilik fonuna aktarılan paralardan ödenir. Dolayısıyla emekli maaşları çalışamayacak duruma gelmiş kişilere verilen bir sadaka değil, ücreti peşinen ödenerek kazanılmış bir haktır. Bu hak AKP iktidarınca gasp edildiği için emekliler bugün perişandır. Kaldı ki emeklilik, çalışamayacak duruma gelmiş herkesin insan olarak hakkı olarak görülmelidir. Emeklileri topluma yük olarak gören anlayış ilkel bir anlayıştır.

Türkiye’de yaklaşık 16 milyon emekli bulunuyor. Türkiye’de üç emekliden birinin çalışmaya devam ettiği ya da iş aradığı tahmin ediliyor. Emeklilerin bir kısmı sigortalı, büyük kısmı ise sigortasız olarak çalışıyor. Emeklilerin önemli bir kısmı böylece bir maaşı bir buçuk maaş yaparak içinde bulundukları darboğazı hafifletmeye çalışıyor. Bazıları ise çalışırken sahip olduğu refah düzeyinin gerisine düşmek istemiyor.

Emeklilerin zaman içinde bu kadar şiddetli sefalete mahkum olmasının altında AKP’nin “madem emeklisin, öl o zaman” politikası yatıyor. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu çıkarılmadan önce emekliler, asgari ücretin bir buçuk katından düşük olmamak kaydıyla, çalışırken aldıkları ücretin %60-76’sı oranında bir ücret alıyordu. SSGSS Kanunu’nun bu maddesinin 2008’de kaldırılmasıyla asgari ücretin emekli maaşlarında baz alınması ortadan kalktı. Sonrasında çalışma yılları baz alınarak eskiden yeniye doğru azalan katsayılarla emeklilik hesaplaması yapılmaya başlandı. Bugün bu oran %30’lara kadar çekilmiş durumda.. Getirilen sistemle emekli maaşı hesaplamasında üç ayrı dönem esas alınmaktadır. Bu dönemlerden ilki 2000 öncesi dönemdir. Diğer dönemler ise 2000 – 2008 arası ve 2008 sonrası dönemlerdir. Her bir döneme ait maaş hesaplaması konunun uzmanı olmayanların pek de anlamadığı karmaşık yöntemlerle yapılır. Bizler hesaplama yöntemini bilmiyorsak da çalışma hayatımız yıllar ilerledikçe 2000 sonrasına kaydığı için emekli ücretlerinin her yıl biraz daha düşük hesaplandığını biliyoruz. 2008 öncesi çalışırken ücretin yaklaşık %70’ini alan kişiler bugün yaklaşık %40’ını almaktadır. Bu oranın %20’lere düşürülmesi hedeflenmektedir. Bunu reform diye yutturulan yeni sistemle yapacaklar. Sözde reformla emekli ücretlerini öyle çok düşürecekler ki insanlar emekli olamayacak. Ben demiyorum, açıkladıkları program öyle diyor. 2024 yılı cumhurbaşkanlığı programına göre aylık bağlama sistemi kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik edecek ve mali yük getirmeyecek şekilde yeniden düzenlenecek. Çalışanların daha uzun süre, çoğunlukla mezara kadar, istihdamda kalmasını teşvik edecek bir aylık bağlama sistemi için maliyet çalışması yapılacak.

Doğaldır ki emeklilerin sorunu toplumun diğer kesimlerinin sorunlarından bağımsız değil. Depremde yerle bir olmuş bir şehirde gerek deprem sırasında gerek deprem sonrasında yarattığı sorunlar, yol açtığı mağduriyetler yetmiyormuş gibi “oy vermezseniz hizmet alamazsınız” diyen bir sözde muhalefet adayının; “merkezi yönetimle yerel yönetim ele ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez” diyen iktidarın olduğu ülkede ne emeklilerin ne de toplumun diğer kesimlerinin durumunun iyiye gitmesi beklenemez. Bugün muhalefetim diye ortalıkta dolanan onca parti, oy oranı % 5’leri bulan sosyalistler pişmanlık gösteren bir mafya itirafçısı kadar etkili olamıyorsa herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.