Meral Akşener “İYİ” Parti’sini Ankara’da Tanıttı

0
1589

MHP’den ihraç edilmesi sonrasında düzenlediği toplantılar ile adından sıkça söz ettiren Meral Akşener’in Genel Başkan olduğu İYİ Parti’nin kuruluş toplantısı Ankara’da düzenlendi. meral-aksener-iyi-parti-kurulus-880-dha

Meral Akşener ve arkadaşları kurdukları yeni partiyi, Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenledikleri kuruluş toplantısı ile tanıttı.

Akşener’in Genel Başkan sıfatı ile gerçekleştirdiği konuşmada, “Başbakan Meral” sloganları atılması ardından Akşener sloganlara “Başbakan değil Cumhurbaşkanı” şeklinde karşılık verdi.

Akşener’in konuşmasından satırbaşları şu şekilde;

Başkan değil, cumhurbaşkanı:

Başbakan değil, cumhurbaşkanı. Ali Türkşen burada, Ali Aydın burada, Halaçoğlu burada, Koray Bey ve Ümit Bey benim cumhurbaşkanı olmamı istiyorlar. Ayfer Hanım da öyle söylüyor. Nuri Okutan da şu an alıntı kağıdının peşinde. Şimdi yeni şeyler söyleme zamanı. Türkiye yorgun, ama Türkiye’nin büyük sorunlarını aşacak gücü de var. Milletimizin kararlılığı var. Milletimizin siyasi bunalımları aşma tecrübesi var.

Dünyadaki gelişmeler, Kapıkule’de durdurulmaktadır:

Yaşları 30’un altında olan milyarderlerin sayısı oldukça şaşırtıcıdır. İktisatçıların tasarruf ettiği kaygısı, yerini bilimsel yetersizliğe terk etmiştir. Bugünkü dünyada, tepedeki abiler duysun. Bu kupon beyinler, bu abilerden daha kıymetlidir. Yeni teknolojiler yaratmak zorundayız. Son çeyrek yüzyılın gelişmeleri, bireysel ilişkiler kadar kamu düzeninin işleyişini de derinden etkilemiştir. Etkilemeye devam edecektir. Siyasal liderliklerin temel görevi, zamanın ruhuna uygun dönüşümün önünü açmaktır. 2017 Türkiye’sinde ise, toplumun önüne konan gündem ile dünyanın konuştukları örtüşmemektedir. Aradaki fark açılmaktadır, Türkiye, dünyadaki gelişmeleri iyi okuyamamaktadır. Dünyadaki gelişmeler, Kapıkule’de durdurulmaktadır. Kapıkule’den geçiş bazı durumlarda çok kolay, ama bilginin geçişi yasak hemşerim! Türkiye tarihin gerisine düşemez. Asla razı olmayacağız. Türkiye’nin gelişen dünyadan kopmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Buna seyirci kalmamak için buradayız. Birinci işimiz gelişmenin ve ilerlemenin peşinden koşacak bir Türkiye’dir. Bunun yolunu açacak yapısal reformları ivedilikle hayata geçirmek zorundayız. Yaklaşık 50 milyon gencimiz var, 164 ülke nüfusundan daha çok. Çok büyük zenginlik, hamd olsun, Allah razı olsun. Peki, bu zenginliği nasıl değerlendiriyoruz? Uluslararası sonuçlar ortada. Fen, matematik ve okuduğunu anlamada 72 ülke arasında ne yazık ki 50’nci sıraya düştük. 15 yıldır devlet, eğitime daha fazla bütçe ayırmakta. Aileler çocuklarının eğitimine daha fazla para ayırmakta. Çocuklarımız ise diğer ülkelerdeki yaşıtlarına göre okullarında daha fazla zaman geçirmekte. Etüt merkezlerinde soluksuz koşturmakta. Netice, 10 yılda 10 basamak daha gerilemek. Bu sonuçlarla Türkiye’nin ilk 10’a girme iddiası akılla alay etmektir. Evet, şimdi TEOG’un değişeceğini akşam haberlerinden öğrenen bakan varken, ne düşünüyorsun Meral Akşener derseniz… Bakanın yerinde olmak istemezdim. Bu iktidar gidici, bu iktidar gidici. Ama çocuklar bizim çocuklarımız. 

İyi Parti ile yenileneceğiz:

Milletimiz kararmakta olan ufkumuzu iyilik güneşiyle aydınlatmaya çalışmaktadır. Milletimiz yeni bir iktidarla, güçlü bir Türkiye yolunda devam etmek niyetini açıkça beyan etmektedir. Binlerce yıllık iyilik medeniyetinin yolcuları olarak toplanmış bulunmaktayız. Umutlarımız var, hayallerimiz var, zengin bir Türkiye istiyoruz. Adil bir Türkiye istiyoruz, gücümüz var. Özgür bir toplum istiyoruz, gücümüz var. Mutlu bir Türkiye istiyoruz, hakkımız var. Yeni bir siyasal hareketle, iyi bir siyasal hareketle Türkiye kucaklaşmasını başlatıyoruz. Allah vatana millete, insanlığa hayır etsin. Hayırlı eylesin.”

İyilik güneşinin aydınlığında, salondaki binler 80 milyon ile kucaklaşıp Türkiye olacak. Türkiye coğrafyası ile kucaklaşıp dünya olacak. Daha ileriye yönelecek. İyi Parti ile yenileneceğiz.

Yol bulamıyorsan yol açacak. İşte açtınız yolları, bugün buradayız. 10 yıl içinde Almanya dışında başka bir Avrupa ülkesi G7’nin içinde bulunmayacak. 21. yüzyılın zenginleşen güçleri ise dünya siyasetine ağır aktörler olarak çıkıyor. Sadece Türkiye’yi değil, geniş bir coğrafyayı yanlış akla mahkum etmişlerdir.

Liyakat ve hakkaniyet kalmamıştır:

Özgürlük alanlarını daraltan yönetimler, ilerlemeci olmayan yönetimler korkak yönetimlerdir. Milletten topladıklarıyla, devlet ihtişamının arkasına saklanan yöneticiler aslında korkak yöneticilerdir. Bunlar birlik dilini kullanmazlar. Korkak iktidarlar, korkak yönetimler insanlığa acıdan başka bir miras, bugüne kadar bırakmamışlardır. Adalet ise cesaret ister. Adalet medenidir, evrenseldir. Unutmayalım ki siyasi merkezli yargı kararları, düşman kurşunundan daha tehlikelidir.

Adaletin sağlayamayan yargı, vicdanları çürütür. Milleti bozar. Devleti çözer. Nasıl yargının siyaseti kuşatmasına karşı mücadele ettiysek, iktidarın da yargıyı kuşatmasına yol vermeyeceğiz. Müsaade etmeyeceğiz. Hele ki bugün yapıldığı gibi yargıya zabıta amirliği gibi davranılmasına müsaade etmeyeceğiz. Yaşadığımız şehrin sokaklarında bir sabah erkenden bir gezinti yapalım. Polis karakola, memur daireye, öğretim üyesi üniversiteye, işçi fabrikaya, çiftçi tarlaya, öğrenci okula mutlu gitmemektedir. Kadınlar bilecektir, her sabah erkenden uyanan ev kadını. Çocuklarının yüzüne umutla bakamamaktadır. Bütün araştırmaların ortak sonucu da maalesef böyledir. Neden sorusunun cevabını milletimiz şöyle veriyor; liyakat ve hakkaniyet kalmadı. Doğrudur, liyakat ve hakkaniyet kalmamıştır. Gencecik çocuklarımız, AK Parti’den kağıt getirmeden iş bulamamaktadır. Yıllarca, ailelerinin, özellikle annelerin mutfak masrafından kesip üniversiteyi bitirmiş çocuğunu, babasından gizli dershaneye gönderip hangi puanı alırsa alsın o günlerde soru çaldılar. Soruları çaldırdılar. Bugün ise “Yakınımdır” denen bir kağıt gitmeden ne devlette, ne özelde ne de taşeronda iş bulamamaktadırlar. Bu ülkenin insanları böyle bir tabloyu hak ediyor mu? Hak etmiyor. Buradan 80 milyonla, aziz milletimle zamanın ötesinde kalmış bir dersi anlatmak istemiyorum. Müslümanlar, Mekke’yi fethetmişlerdir. Hz. Abbas, Kabe’nin sorumluluğunu kendilerine verilmesini efendimizden talep ediyor. Efendimiz ise o işi kalfa ailesi yapıyor. Hz. Abbas’ın “Ama onlar Müslüman değil” hatırlatmasına efendimizin cevabı, “Ama onlar bu işi iyi yapıyor” olmuştur.
“Devletin dini adalettir” sözünü çok kıymetli biliyoruz. Bu nedenle siyasal sistemi çalıştırmak zorundayız. Medya ve iletişim alanları baskılanmamalıdır. Halk, ülke gündemindeki konularla ilgili siyasi partilerin görüşlerini öğrenebilmelidir. Tek taraflı konuşmak, kör propagandadır. Bazı muhteremlerde olduğu gibi, yönetimi de körleştirir.

Başta Atatürk olmak üzere Adnan Menderes’i, Necmettin Erbakan’ı, Alparslan Türkeş’i, Turgut Özal’ı rahmetle anıyoruz.

 

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.