8 Mart, mücadele günüdür!

0
827

Meltem Tuna

Her şeyin anlamsızlaştırılmaya çalışıldığı, birçok değerin içinin boşaltıldığı günlerden geçiyoruz.s İçini boşaltmaya çalıştıkları değerlerimizden, günlerimizden biri de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Bu yıl da 8 Mart yaklaşırken, kadınlara özel indirimler vitrinlerdeki yerini aldı, kadınlar için eğlence programları düzenlendi. Uzunca bir süredir emekçi kadınlar günü kadınlara çiçek alınan, hediye verilen, övgü dolu sözler söylenen günlere dönüştürülmeye çalışılıyor. “Emekçi kadınlar” vurgusunun üstünü kapatmaya çalışanlar, 8 Martları birer tüketim vesilesi haline getirmek için büyük bir çaba içinde. Bugün sistemin bize dayattığı bu anlayışın aksine 8 Mart, bir direnişin ürünüdür ve mücadele günüdür. 8 Mart’ın direniş ruhunu kavramak, öncelikle bugünün tarihini hatırlamak ve hatırlatmaktan geçer.

8 Mart, 1975 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından resmî olarak “Kadınlar Günü” adıyla ilan edilse de, BM’den çok önce kadınlar tırnaklarıyla kazıyarak çoktan kendi “emekçi kadınlar günü”nü yaratmıştı bile. Dünya Emekçi Kadınlar Günü çağrısı ilk olarak, 1910’da, gelişen işçi sınıfının sonucu olarak toplanan İkinci Enternasyonal’e bağlı ‘Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda SPD’nin kadın öncülerinden Alman sosyalist Luise Zietz tarafından dile getirilmiş, toplantının başkanlığını yapan Clara Zetkin’in de desteğiyle kabul edilmişti. İlk yıllarda farklı günlerde kutlansa da, 8 Mart 1917’de Rusya’nın kadın emekçilerinin Şubat Devrimi’ni başlatan ayaklanmasının ardından emekçi kadınlar günü 8 Mart tarihine sabitlendi. Söz konusu tarihlere gelene kadar da dünya genelinde kadın mücadelesinin gelişen bir birikimi elbette vardı.

8 Mart’ın tarihi, kadınların mücadele tarihinin ta kendisidir. Bu mücadelenin yüz yılı aşkın bir süredir aktif öznesi olan da emekçi kadınlardır. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün mücadele ve bedellerle dolu tarihi, omuzlarımıza 8 Mart’ı anlamına uygun şekilde kutlama sorumluluğunu yüklüyor. Bu tarihsel mirasın hakkını vermek, 8 Mart’ın devrimci ve sınıfsal özüne sahip çıkmak, sistemin tanımladığı “kadın” mücadelesinin başlığı altına sıkıştırılmasına, içinin boşaltılmasına engel olmak, bugün başta biz kadınların en önemli görevidir.

8 Mart’ı tarihsel olarak ortaya çıkaran nedenler günümüzde katlanarak artmış durumda. Sınıfsal sömürünün doğrudan hedefi olan kadınlar, elbette cinsel kimliği nedeniyle de eziliyor. Başta ülkemizde olmak üzere, dünya genelinde kadın cinayetleri artarak sürüyor. Kadın düşmanı politikalar artıyor. Aynı işlerde daha düşük ücretlere çalıştırılan kadınlar esnek çalışma saatlerine, güvencesizliğe itiliyor. Erkek egemen düzen içinde ev işlerinin sorumluluğu da omuzlarına yüklenmeye çalışılan kadın, artan yoksulluk ve gelir adaletsizliği ile de bir kez daha eziliyor. İçinde bulunduğumuz salgın koşulları da yine en çok kadınları etkiliyor.

İşte tüm bu nedenlerle, hem tarihsel bağlarıyla hem de bugün yaşadıklarımızın sonucu olarak 8 Mart dünyanın tüm emekçi kadınları gibi bizler için de bir mücadele ve kavga günüdür. Savaşların, eşitsizliklerin ortadan kalkacağı daha adil bir dünyaya ihtiyacımız var ve bu dünyayı biz kadınların öncülüğünde kurabiliriz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.

Yaşasın 8 Mart!

Yaşasın 8 Mart’ı yaratanlar!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.