23 Nisan çocuklarından birsinin canlı yayında yaptığı konuşma hepimizi düşünmeye sevk etti.
Beklenildiği gibi iktidar temsilcilerinden Profesör Ünvanlı Burhan Kuzu, küçük kızın ülkesinden umudunu kesmesinin sebebi olarak muhalefeti ve Kılıçdaroğlu’nu gösterdi.
Güzel, yaşanabilir, umut dolu ve çocukları geleceğe güvenle bakabilen bir Türkiye için mücadele edenler de düşünmüştür elbette.
Ortaokul çağındaki çocuklarımıza kadar ülkemizden umudu kesme hali hakim.
Üniversite mezunu genç bireylerin Avrupa’ya göçü şimdiden yüzbinleri buldu.
Kimileri gittiği yerde iyi bir gelecek elde etme, mutlu bir hayat kurma hayali kurdu.
Kimileri ise yalnızca ülkedeki baskı ortamından kaçtı.
Onlarcası denizlerde, ırmaklarda yaşamını yitirdi.
Daha birkaç hafta evvel cansız bedeni Meriç kıyılarında bulunan Mahir Mete Kul onlardan yalnızca biri.
Boğulmadan, göç yollarında yaşamını yitirmeden Avrupa’ya ulaşabilen iki genç ise İsviçre’de polis şiddetine maruz kaldıklarını anlattı.
Hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alınıp, çırılçıplak soyulan iki genç, baskı ve tehdit ortamından kurtulmak için Türkiye’yi terk ettiklerini söylüyordu.
Küçük kızın 23 Nisan’da milyonların karşısında söylediği, Almanya vatandaşı olmak istiyorum sözleri, bir yanıyla gerici iktidarın ülkeyi 17 yılı sonunda vardırdığı noktayı özetliyor.
Öte yandan içimizi sızlatıyor. Yarına umutla bakmasını umduğumuz, oyun çağındaki çocuklarımız güvenli bir gelecek için Avrupa vatandaşı olmayı düşünür hale geldi.
Küçük kız Almanya Vatandaşı olmak istiyorum dedi, peki ya Avrupa’da durum nasıl?
İşin ülkemiz açısından insanı üzüntüye sevk eden yanı bu. Fakat “Avrupa’da durum nasıl?” diye de düşünmemiz gerekiyor.
Bugün Almanya, İsveç, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde göçmenler arasında işsizlik, kayıtsız çalışma, evsizlik ve Avrupa’da yaşasa dahi gelecek kaygısı içinde bunalıma sürüklenme oldukça yaygın.
Geçtiğimiz ay Almanya ve İsveç’te Kiracılar Derneği uzun soluklu kampanyalarının sonuçlarını yürüyüşler ve basın açıklamalarıyla kamuoyuna duyurdu.
Emlak borsası, inşaat sektörü ve bankalara emanet edilen konut planlaması, kâr odaklı ve halkı değil, sermayeyi gözeten bir şekilde ele alınıyor Avrupa’da da.
Liberal-piyasacı hükümetlerin onayıyla eğitimin, sağlığın ve barınmanın özel sektöre devredildiği bu dönemde Avrupa, özellikle göçmenler açısından pek de parlak durumda değil.
Artan işsizlik, fiyatlardaki artış ve güvencesiz çalışmayı kabul eden göçmenlerin Avrupa işçi sınıfı içinde yarattığı tepki ırkçı örgütlerin kuvvet kazanmasıyla sonuçlanıyor.
Bütün geçmişini ülkesinde bırakıp Avrupa’ya ulaşan göçmenler arasında sosyal statüsünü yükseltme çabası da, kötü bir şekilde sonuçlanabiliyor.
Bilinçli bir koşullandırmayla, hızlıca kariyer edinme ve varlık sahibi olma hayalleri dışında başkaca bir şey düşünmez hale gelen göçmenler arasındaki rekabet, özellikle başarısızlık durumunda, bunalım girme, yalnızlaşma gibi kötü sonuçlar doğurabiliyor.
Irkçılar tarafından sudan sebeplerle saldırıya uğramak, eğitim, sağlık ve barınma, iş bulma gibi konularda sistematik hale gelen ayrımcılık, gelir dağılımındaki eşitsizlik gibi gelişmeler göçmenlerin tamamını ilgilendiren sorunlar.
Ülkemizde fikir özgürlüğünün olmadığı, insanların düşündükleri gibi yaşayamadığı, gelecek kaygısının, işsizliğin çığ gibi büyüdüğü bir gerçektir.
Genç yaşta çocuklarımızın Avrupa’ya göç etmeyi bir kurtuluş gibi görmesi ise üzerinde mutlaka düşünülmesi gereken acı bir durum.
Öte yandan Avrupa’da, Kanada veya Amerika’da göçmenleri neyin beklediğini, buralarda göçmenlerin hangi hayatın içine girdiğini de görmemiz gerekir.
AKP’yle geçen 17 yılın sonunda 13-15 yaşındaki çocukların dahi ülkeyi terk ederek güvenli, güzel bir geleceğe ulaşacaklarına inandığı bir noktaya gelmiş olmaktan büyük üzüntü duyuyoruz.
Çocukların, kadınların ve gençlerin güler yüzle yaşayabildiği, geleceğe umutla baktığı bir Türkiye bize kimse tarafından bahşedilmeyecektir.
Biz buna inanıyoruz.
Böyle bir gelecek için, o güzel günler için mücadele etmek dışında bir seçeceğiniz yok.
Umudunu yitirmiş 23 Nisan çocuklarına armağanımız ancak bu olabilir.
Barış Onay