Çıkmazdaki Ortadoğu ve Suriye

0
1350

ERDAL KUDİŞ-

İki yıla yakın süredir Suriye’de devam eden çatışmalar iç savaşa vardı. Suriye’deki çatışmalarda Esad karşıtı güçler ile hareket eden, onlara sürekli maddi ve askeri destek veren, komuta kademesini ve savaşçılarını Türkiye’de besleyip eğiten, görevlendirdiği subaylar ve gönüllü radikal İslamcıları bölgeye yerleştiren Türkiye sürecin buraya gelmesinde etkili oldu. Bütün bunları tabii ki tek başına yapmadı; Suudi Arabistan ve Katar’dan gelen maddi destek ve ABD’den ise istihbari ve lojistik desteklerle bölgedeki Esad karşıtı örgütlenmeyi başlattı.

Tunus, Mısır ve Libya’da başarılı olan « Arap baharı » operasyonları Suriye’de de denenmek istendi. İhale Türkiye’ye verildi. Türkiye kardeş dediği Esad ve birlikte bakanlar kurulu toplantısı yaptığı hükümeti devirme görevini hemen aldı. Karşılığında hangi pazarlıklar yapıldı, henüz bilen yok. Komplo Katar ve Suudi Arabistan’dan gelen paralar ile finanse edildi. ABD ve Batılı istihbarat güçlerinin desteği ile Libya, Afganistan, Pakistan ve Çeçenistan’dan Taliban, El-Kaide ve diğer İslamcı militanlar bölgeye sevk edildi.

Toplanma yerleri Türkiye. Örgütlenme ve eğitim yeri Türkiye. Silahların dağıtıldığı yer Türkiye. Dinlenme yerleri Türkiye. Tedavi yerleri Türkiye. Hani şu her açıklamada «komşular ile sıfır sorun» politikasının savunulduğu Türkiye. « Başka ülkelerin içişlerine saygılı » Türkiye’de.

Kısa sürede bir sonuca varma hedefi vardı. Ancak işler istediği gibi gitmedi. Esad teslim olmadı ve direndi. İran ve Rusya onun arkasında durdu, ciddi destek verdiler. Hatta Suriye ordusundan ayrılıp muhaliflerin safına geçen bazı subaylar geri dönmeye başladı. Amerika’da seçimler var. Avrupa ekonomik kriz ile çalkalanıyor. Katar ve Suudi Arabistan’dan gelen paralar dursa Turkiye ekonomisi batacak. ABD ve batılı devletler ise Türkiye’yi bir taraftan gaza getirirken diğer taraftan direkt işin içine girmekten çekiniyorlar. Batı’dan istediği desteği bulamayan Türkiye ise köşeye sıkışmış durumda. Esad gitmediği sürece ya da Suriye parçalanırsa Türkiye kaybediyor.

Türk uçağının düşürülmesinden sonra Türkiye’nin « sınırlarımızdan gelecek herhangi bir tehditi savaş gereği sayarız » açıklamasından sonra Suriye ordusu sınır hatlarından çekildi. Bu bölgeler genel olarak bölgedeki Kürt güçlerinin eline geçti ve Batı Kürdistan örgütlenmesi başladı. Esad bu hamle ile Türkiye’yi en zayıf yerinden vurmuş oldu.

Sınır hatlarında Hatay’da olduğu gibi Urfa üzerinden de İslamcı militanların giriş çıkışları yaşanıyor. Buna karşı olarak da buralarda zaman zaman çatışmalar yaşanıyor. Urfa sınırında bir süredir ciddi çatışmalar yaşanıyor ve bu çatışmalarda yaralananlar Hatay’da olduğu gibi Türkiye’ye getiriliyor.

Türkiye’nin Suriye konusunda çıkmaza girdiği ve Batı’dan yeteri kadar desteği alamadığı bir dönemde Urfa’nın Akçakale ilçesine Suriye topraklarından bir top mermisi düştü ve aynı evden 4’ü çocuk olmak üzere 5 kişi hayatını kaybetti.

Top mermisinin kim tarafından ve neden atıldığı belirlenmeden Türkiye Esad güçlerini sorumlu tuttu ve hemen misilleme yaptı. Akıllara Antep olayı geldi. PKK konusunda zor durumda kalan AKP’nin imdadına kim tarafından yapıldığı henüz belli olmayan bir bombalı eylem yetişti. Olaydan sadece 10 dakika sonra hükümet tarafından olay PKK’nin üzerine atıldı. Daha patlamanın nedeni ve nasıl olduğu saptanmadan, Emniyet müdürü açıklama yapmadan AKP yaptı ve ardından da halkı BDP’nin üzerine yürüttü.

Her gün yüzlerce İslamcı militanın Türkiye üzerinden Suriye’ye gidip katliam yapmasını normal karşılayanlar nerden geldiği belli olmayan top mermisi için savaş başlatıyorlar. Ki savaşı başlatmışlar aslında, sadece ilan edecek ortam arıyorlar.
Bu olayda da olduğu gibi hiçbir araştırma ve sorma gereği duymadan suçlu ilan ediliyor. Ki bazı kaynaklara göre bölgenin kontrolünün bir süredir « muhalif » diye kastedilen radikal dincilerin elinde oldugu söyleniyor ve onların Esad güçlerinin baskısı karşısında sürekli destek istedikleri de basına yansıdı. Açık destek gelmediği için ABD ve Batı’yı eleştirdikleri de yine gazetelerde çıktı.

Türkiye bu olayı fırsat bilip hemen Suriye ordusuna ait hedefleri vurmaya başladı. Bir seferde değil birden fazla atış yapıldığı belirtildi. Bundan amaç düşen top mermisinin intikamı mı yoksa muhaliflere destek miydi, tartışılır. Aynı zamanda açık müdahaleyi başlatmak için bir taraftan askeri sevkiyat yapılırken diğer taraftanda BM ve NATO nezdinde girişimler yapılmaya başlandı. Ancak Rusya’nın tavrı nedeniyle şimdilik BM den istediklerini alamadılar. Amerika olayı « vahim» karşılarken Fransa dışında itidal cağrıları yapıldı. Fransa ise Türkiye gibi hemen askeri operasyon yanlısı.

Suriye’de çatışmaların başladığı günden beri 30 bin kişinin öldüğü iddia ediliyor. İki yılda otuz bin kişi. Esad’ın Baas rejimi demokratik değildi ama bu durum son iki senede ortaya çıkmadı; hatta son yıllarda demokratik dönüşüm için belirli çalışmalar da yapılıyordu. Esad « kardeş » olduğu zaman da diktatör ilan edildiği zamanda aynı Esat’tı. Esad’da değişen birşey olmadı. Değişim Esad‘a tavır alanlarda oldu.
SON SÖZ

Irak savaşında reddedilen ünlü tezkere döneminde Müslüman bir ülkeyle savaşa karşı çıkan bir kısım AKP’liler neden Suriye konusunda bu kadar heyecanlılar. Suriyelileri Müslüman görmedikleri için mi yoksa o tezkereye karşı çıkanların sonunu gördükleri için mi bu kadar hevesliler?

Ancak buna rağmen Türkiye savaşa giremez. Bugüne kadar yaptıkları sadece gövde gösterisinden ibaret. Savaşa giremez çünkü sonucu konusunda hiç kimsenin bir güvencesi yok. Birlikte hareket ettiği devletler bile anlaşamıyor. Türkiye ve Katar Müslüman Kardeşleri desteklerken Suudiler Selefileri destekliyor. Bunların dışında kalan bir sürü grup var. Bazıları bağımsız kalırken kimileri de Selefiler ve Müslüman Kardeşler arasında ve kim ekonomik yardım ederse ona yanaşıyor. Parçalanmış bir muhalefete kimse güvenmiyor. Ancak askeri bir müdahale ile Esad devrilebilir. Bunu da hiçbir batılı devlet göze almıyor. İlk nedeni Suriye’nin yeraltı zenginliği konusunda zayıf olması ikinci nedeni ise etnik ve dinsel çeşitliliğe sahip nüfusu dolayısı ile parçalanmaya uygun bir yapısı olması ve yeni dönemde radikal İslamcıların bölgede egemen olma ihtimali. Bununla birlikte Rusya’dan alınan hava savunma sistemlerinin çok etkili olduğu ve bunların da hava saldırılarını engelleyici etki yaptığı belirtiliyor.

Amerika ve Türkiye bölgedeki radikal İslamcıları şimdilik kullanıp birçok kanlı iş yaptırsalar da aynı zamanda onları ileride nasıl safdışı edeceklerini de kara kara düşünüyorlar. Libya’da başlarına gelen ortada.

Esad’sız bir Suriye şimdilik zor görünüyor. Bunu anlayan Türkiye ve ABD yine bir Baasçı olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Faruk Şara’nı geçiş hükümetinin başında düşünebiliyor. Ki, Esad’ın diğer Baasçılardan daha reformcu olduğunu ve son zamanki reformların çıkarılamamasında onların etkili olduğunu herkes biliyor.

Diğer taraftan Batı’dan istediği desteği alamayan Türkiye çıkışı İran’ın arabuluculuğunda aramaya başladı. İlk adım olarak da Kurban Bayram’ın da göstermelik bir ateşkes kararı alındı.

Amerika da şu anda seçimler yaklaşıyor. Obama’nın çekingenliği karşısında Cumhuriyetçilerin Romney’i kazanırsa o zaman durumlar farklı olabilir. Suriye konusunda doğrudan taraf olmadan müdahaleye karşı olan Rusya da taraf yapıldı. Rusya’dan kalkan uçağın içinde silah malzemesi olduğu ve bunların Ruysa tarafından Suriye’ye gönderildiği iddia edildi. Rusya’nın sert bir şekilde kınamasının asıl nedeni taraf ilan edilmesinden dolayıdır. Rusya’nın Suriye’ye silah sattığını herkes biliyor ve bunun için Suriye’ye ait bir yolcu uçağını kullanmalarına gerek yok. Ki daha sonra ortaya çıktığı gibi uçaktaki malzemelerın elektronik parçalar olduğu ve bunların radarlarda kullanılabileceği gibi radyo vb. araçlarda da kullanılabileceği ve bundan dolayı da silah kategorisinde sayılamayacağı ilan edildi. Amerika seçimlerinde Cumhuriyetçilerin çıkması durumunda saldırgan bir politika izlemeleri ihtimali çok yüksek görünüyor. Böyle bir durumda Türkiye’ye daha fazla yardım ile bölgede sıcak bir çatışma durumu yaşanabilir. Tarafların netleşmesi durumunda yeni bir dünya savaşının Ortadoğu’da başlaması mümkün olacaktır. Bölge şu haliyle zaten istikrarsız hale getirilmiş durumda. Türkiye Suudilerden ve Katar’dan akan para kesilince Suriye’nin faturasını zamlar ile halka ödetmeye faturanın kendilerine ödetilmesini kabul etmeyenler de sokaklara dökülmeye başladı. Körfez ülkeleri de bir savaş durumunda zorda kalacaklar. Ancak onlar petrol fiyatları yükselecek diye şimdiki durgunluktan şikayet etmiyorlar. Ürdün, Lübnan, Türkiye, İran ve Irak başta olmak üzere Kafkaslar’a kadar sıçrayacak bir istikrarsızlık baş gösterecektir.

Halkların geleceği için Suriye’ye bir askeri müdahale kısa zamanda çok olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Uzun vadede nelere gebe olur, bilinmez. Emperyalistlerin bölgedeki hesapları ve çıkarları doğrultusunda yapılan iktidar değişiklikleri demokrasi ve özgürlük getirmez. Ancak içerde gelişecek bir toplumsal muhalefet, emperyalizme karşı da örgütlenirse ilerici bir değişime neden olabilir. Ve böyle bir hareket halkına gerçek özgürlük ve demokrasiyi kazandıracağı gibi bölgeye de istikrarın gelmesini sağlayabilir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.