Canan Duru- Azime Can Zinde
Diyalog kavramından sadece karşılıklı iletişimi anlamıyoruz. Böylesi bir tanım diyalogun gerçek anlamını yansıtmakta eksik kalır. Diyalogu biz burjuva tarz iletişimin alternatifi olarak görüyoruz. Diyalog; dünyayı insanileştirme yolunda diyaloga katılanların, düşünce ve eyleminin dönüştürülmesi sürecidir. Diyalog özgürleşme yolunda bir dayanışma ve eğitim sürecidir ( Freire, Ezilenlerin Pedagojisi). Freire diyalogun koşullarını alçakgönüllülük, güven, karşılıklı sevgi, saygı ve eleştiri olarak belirlemiş. Bu yazımızda da diyalogun temel koşullarından biri olan eleştiriyi ele alacağız..
Eleştiri; dayatmanın veya manipülasyonun olmadığı sağlıklı bir iletişimin kurulup yürütülebilmesi için gerekli bir unsurdur. Eleştiri, gelişmenin en önemli dinamiğidir. Eğer eleştiricilik olmasa herkes birbirini taklit eder, birbirinin suyuna gider ve hayatın akışıyla da savrulurdu. Eleştiricilik olmasa herkes yaşadığımız toplumun kuralları, değerleri ve insan ilişkilerine iradesizce teslim olurdu.
Her toplumun kendine özgü bir eleştiriciliği vardır. Kapitalizm rasyonel aklı esas alıyor. Rasyonel akıl dediği de -sonuçta hayatı kâr-zarar mantığı ile ele alan- orta yaşlı, beyaz ve erkek orta sınıf insanının bireyci aklıdır. Bu akıl meta üretiminin mantığından kaynaklanır. İşçiler, emekçiler, kadınlar, gençler ve çocuklar bu burjuva akla uyma doğrultusunda eğitilirler. Devrimci eleştiricilik ise diyalog temelinde özgürleşmeyi esas alan tarihsel bir kavrayışla, burjuva toplumunun sınırlarının ötesine geçmeyi amaçlayan bir eleştiriciliktir. Devrimci eleştiricilik bu anlamda devrimci mücadele temelinde yeni insan ilişkileri geliştirmeyi esas alan bir yaklaşımdır.
Burjuva toplumu kendini dayatma ve onaylatma amacıyla eleştirici düşünceyi sistematik olarak baltalar. Mesela verilen eğitimin içinde eleştirel kavrayışa yer yoktur. Eğitim sistemini eleştirdiğimizde bile suçlu konumuna düşebiliriz. İçinde bulunduğumuz düzen; okulda bize ezberciliği, işyerinde ise patronlara boyun eğme, hatta yalakalığı ‘öğretmeyi’ hedefler. Örneğin; üniversitelerin özgür, çağdaş, demokratik ve laik bir eğitim verdiği iddia edilir. Fakat şu an öğrenim gördüğümüz üniversitelerimizde tek tip ve tek yönlü insan modelleri yetiştirilmektedir. Sorgulamaya, eleştirmeye imkan vermeyen bir öğretim programı uygulanmaktadır. Öğrencilerin; öğretim görevlilerinin ağzından çıkan kelimeleri, kavramları düşünmeden, sorgulamadan hatta ne olduğunu dahi anlamadan yazıp ezberlemeye çalışmaları beklenir. Eleştirel bir anlayıştan uzak eğitim sistemiyle ‘düzene entegre olmuş insanlar’ yetiştirilmektedir.
Kurulu düzenden etkilenen sol örgütler de eleştiriciliği kendi örgüt doğruları ve çıkarları ile sınırlamakta ve zaman zaman bu konuda burjuva düzenin dahi gerisine düşmektedirler. Bazı gruplarda İslami örgütlere benzer bu anlayışla yönetici kadrolara körü körüne bağlılık, örgütün doğrularının tek yanlı bir yaklaşımla empoze edilmesi, örgüt içinde farklı düşüncelerin zorla bastırılması, örgütün kendisini sorgulamaya izin vermemesi gibi anlayışlar hakimdir. Devrimci eleştiri ise küfür, hakaret ve aşağılama olarak anlaşılabilmektedir..
Devrimci eleştiri özgürleşmenin ve yetkinleşmenin en önemli araçlarından biridir. Bir örgüt içinde devrimci eleştiri yoksa orada var olana ve kendiliğindenci gidişe teslimiyet, durağanlık, yozlaşma ve çürüme gelişir. Aynı şey ikili ilişkilerde de geçerlidir. Bu anlamda devrimci eleştiricilik, birbirimize ahlaki sorumluluğumuzun yani devrimci arkadaşlığın gereğidir. Devrimci eleştiri sorumluluğun, davaya ve harekete bağlılığın gereğidir. Hatalara karşı çıkmamak yanlışlara sessiz kalmak, onlara ortak olmak demektir.
Gelişmek isteyen insan hatalarından korkmaz, onları gizlemeye kalkmaz; kendisine eleştirici bakar ve eleştiriye açık olur. Devrimci eleştiricilik öncelikle budur. Devrimci eleştiri aynı zamanda arkadaşları ve örgütüne karşı da eleştirel olmayı gerektirir. Çoğu zaman arkadaşlarımızın kırılacağından çekindiğimiz için eleştiri yapmakta çekingen davranabiliyoruz. Bu davranışımızla ise hem mücadele içinde arkadaşımıza ve Harekete zarar vermiş hem de devrimci ahlaki tutuma uymamış, yani arkadaşlıkta sorumsuz duruma düşmüş oluyoruz.
İç ilişkilerde eleştiriciliği ihmal ettiğimizde ahbap çavuş ilişkileri gelişiyor. Ahbap çavuş ilişkileri siyasi yakınlıktan çok kişisel yakınlığı gözeten ilişkilerdir. Bu anlamda kimi arkadaşlar kendi aralarındaki ilişkilerde siyasi bağlar yerine okul arkadaşlığını, mahalle arkadaşlığını vs gözetebiliyor Böyle bir ortamda ilişkilerde devrimci ciddiyet ve mesafe ortadan kalkarken, laçkalık gelişmektedir. Bu tür ilişkiler devrimci hareket içinde dedikodu merkezlerine dönüşmektedir. Hareketin sorunları dürüstçe ve ilgili ortamlarda değil sorumsuzca ve hatta düşmanca tutumlarla şurada-burada, yani arkadan konuşulabilmekte. Alınan kararlar aleyhine dedikodular yayılabilmekte, hizipler oluşturulabilmekte. Bunlar devrimci ilişkiler açısından ahlaksızlık örnekleridir.
Mücadele arkadaşlığı içinde eleştiri aracını çok iyi, özenli ve dikkatli, devrimcileştirici amaca uygun bir biçimde kullanmasını bilmeliyiz Eleştiri öncelikle kişinin kendisine yapılmalıdır, arkasından değil. Aksi halde dedikoduculuğun önü açılır. Eleştiri uygun ortamlarda yapılmalıdır. Eğer eleştiri bu iş için öngörülen toplantılarda veya uygun ilişkiler içinde değil de çeşitli biçimlerde arkadan yapılıyorsa, dedikoduculuğa girer. Dedikoduculuk burjuva anlamda bile ahlaksızlıktır.
Eleştiri yaparken kullandığımız üsluba özellikle dikkat etmeli, arkadaşımızı yok yere incitmekten ve devrimci ilişkilerimizi zedelemekten kaçınmalıyız. Hedefimiz birbirimizi alt etmeye, birbirimize üstün gelmeye, ezmeye yönelik olmamalıdır. Buradaki hedefimiz eleştirdiğimiz arkadaşın da gelişmesinin önünü açarak, birlikte öğrenmeyi sağlamak olmalıdır. Eleştirilerimiz arkadaşımızın hatasını görebilmesi ve düzeltmesinde, eksiklerini tamamlaması ve kendisini geliştirebilir bir yol bulmasında araç olmalıdır.
Özeleştiriyi ise bir savunma aracı gibi kullanmamalıyız. Bu; özeleştirinin devrimci amaç ve işlevini gözden kaçırmak olur. Saflarımızdaki yanlış, eksiklik ve zaafları açıklıkla ortaya koymak, çıkardığımız sonuçlarla, kendimizi yenileyip aşma çabası önemlidir. Özeleştiri, bu işlevi görmeli, buna hizmet etmelidir.
Eleştirel kavrayış zorla dayatılamaz, bu alternatif bir eğitimle gelişebilir (Freire). Hedefimiz diyaloga dayanan eğitim çalışmaları ile düzen ilişkilerine alternatif insan ilişkileri geliştirmektir. Bunun yolu da hatalarımız ve eksikliklerimizden korkmamaktan ve onları devrimci objektif bir tutum ve açık sözlülükle eleştirebilmekten geçer.