Geçim derdi sebebiyle çalışmak zorunda kalan bir öğrenci ile söyleşi: “Bu adaletsiz durumdan bıktım”

0
334

Ülkemizde üniversite gençliği birçok sorunu birden yaşıyor. Geçim derdi, yurt sorunları, yeterli düzeyde beslenememe, ulaşım sorunları ve dahası… AKP’nin yarattığı düzen, zengini daha fazla zengin ederken gençler karanlığa mahkum bırakılıyor. Son dönemlerde sık sık intihar haberleriyle karşılaşıyoruz.

Aşağıda, hem üniversite okuyan hem de boş zamanlarında çalışmak zorunda olan üniversiteli bir emekçi arkadaşımızla konuştuk. Yaşadıkları, yaşanılan yüz binlerce, milyonlarca örneğin yalnızca birisi. Arkadaşımız, “Bu adaletsiz durumdan bıktım” diyor. Çözümü ise, “Bizleri öldüren kapitalist sistem kökten değişmeli” şeklinde saptıyor.

Umutsuzluğumuz yerine umudu yaratmamızın, karanlığı aydınlığa çıkarmamızın, bu adaletsizliklere son vermemizin tek yolu yan yana gelmek, örgütlenmek.

İyi okumalar…

ODAK: Merhabalar, Şok mağazasında ne kadar süre çalıştın?

Emekçi: Merhaba, normalde öğrenciyim. Herkes gibi ben de geçim derdi yaşadığım için, yaz döneminde çalışmıştım Şok mağazasında. Yaklaşık 3 ay orada bulundum.

ODAK: Peki hangi departmanda çalıştın? İş tanımın neydi?

Emekçi: Kasiyer olarak yani mağaza satış sorumlusu tanımıyla işe alındım. Kasiyerliğin görev dağılımını açıp okuduğumda sadece kasaya bakmak olduğunu görmüştüm. Fakat çalıştığım süre boyunca marketteki bütün işlere koşturmak zorunda bırakıldım. Dışarıdaki malları indirmek, reyonları düzenlemek, depoyu düzenlemek, çöpleri toplamak, yeni gelen malların sayımını yapmak, yerleri temizlemek, reyonları silmek vb. gibi birçok şey yapmak zorundaydım. Bu benim işe girerken kabul ettiğim görev tanımı dışında yapmaya bırakıldığım işlerden bazıları.

ODAK: Senin gibi birçok insan da aynı şeylere maruz kalıyor. Bu deneyimin üzerine neler söylemek istersin?

Emekçi: Hizmet sektöründe çalışan insanlar bu yöntemi bilirler. Bir görev tanımıyla girersiniz fakat o tanım içerisindeki işlerin iki katı işi yapmak durumunda kalırsınız. Bir insan hem kasaya bakıp hem diğer işleri de aynı güçle yapamaz. Hizmet sektöründeki iş tanımları net bir şekilde yapılmalı ve kontrol altında tutulmalı. Bu kadar fazla görevde çalışmamızın sebebi ise hepimizin bildiği üzere personel eksikliği. Patronlar kendi kazançlarından bir kuruş bile vermek istemiyorlar. Sorun sadece görev tanımının aşılmasıyla bitmiyor. Mesai saatleri emekçileri en çok zorlayan konulardan biri.

ODAK: Kaç saat çalışıyordun?

Emekçi: Sabah 8’de işe geliyordum. 8 saatten fazla çalıştığımızda mesaiye kalmış oluyordum ancak ücretimi alamıyordum. Personel eksikliğinden dolayı, bir arkadaşımız hastalandığında veya gelmediğinde müdürümüz bana o gün full çalışmam gerektiğini yani sabah 08.00’dan kapanışa saati olan 22.00’a kadar çalışmam gerektiğini belirtiyordu. Yukarıda bahsettiğim personel eksikliği konusu durmadan benzer şekilde bizleri etkiliyordu.

Çalışma gününde mola saatlerim gasp edilip aynı zamanda ücretlerini vermiyorlardı. Veyahut 8 saatten fazla, 1-2 saat mesaide kalsam bile o gün kaldığım sürelerin ücretleri yatırılmıyordu. Ben patrondan parayı istediğimde fazla mesaileri ücretimin içine eklediklerini söylediler fakat maaşlarımız yattığında hiçbir şekilde para eklenmediğini gördük. Tekrardan belirttiğimizde “halledeceğiz, biraz bekleyin” tarzında cevaplar aldık ama sonuçta yatırmadılar. Personel eksikliğinden dolayı fazla mesaiye kalıyoruz, kalmaya mecbur bırakılıyoruz ve bunun üstüne ücretlerimizi alamıyoruz! Hiçbir denetim yok. Güvencemiz yok. Şikayet edebileceğimiz kişi veya kurum da bulunmuyor. Mesai kavramları denetlenmeli, ücretler sağlıklı bir şekilde yatırılmalı.

ODAK: İş sağlığı ve güvenliği açısından işyerinizde bu konuda bir sıkıntı yaşandı mı? Önlem alınıyor muydu?

Emekçi: İş güvenliği ise saydığım bu hak gasplarının yanında çektiğimiz sıkıntıların tuzu biberi. Mallar geldiğinde yüklediğimiz sırada paletleri hiçbir güvenlik almadan indiriyoruz. İş sağlığı güvenliği yasasına göre paletlerin indirilmesinde belirli ekstra malzemelerin kullanılması gerekli fakat müdürler hızlı hızlı bitirilmesi gerektiğini söyleyerek üzerimizde hep baskı kurdular ve biz bundan dolayı önlem alamadık. Can güvenliğimizi riske attık. Her gün haberlerde görüyoruz, üstüne forkliftin devrildiği işçiler var. Bir tane değil, onlarca! Bir adet halat veya kask almak patronları ne kadar zarara uğratabilir? Onların kazancının yanında hiç kalır! Bizleri bir insan olarak görmüyorlar, alınmayan önlemlerin yaşanan iş kazalarının tek nedeni budur.

ODAK: Gençlik içerisinde artık çalışan gençlere daha fazla rastlıyoruz. Sen de çalışan bir öğrencisin, bu durum senin hayatını nasıl etkiliyor?

Emekçi: Ben bir öğrenciyim, eğitim hayatımı sürdürmem için çalışmam gerekiyor. Patronların üzerimizde kurduğu baskıdan dolayı hem stres yaşıyorum hem de maaşlarımız düşük yatıyor. Bu adaletsiz durumdan bıktım. Benim gibi milyonlarca öğrenci var. Maddi durumu yetersiz olduğu için üniversitelerinin olduğu şehirlere gidip yerleşemeyen, yurt hakkı elinden alınıp tarikatlara mecbur bırakılan, borçları yüzünden intihar eden sıra arkadaşlarımdan sadece biriyim.

ODAK: Son olarak ne demek istersin?

Emekçi: Yaşadığımız sorunlar hep ortak. Sorunların çözümü ise gayet açık. Bizleri öldüren kapitalist sistem kökten değişmeli! Sorunlarımızı yansıttığınız için teşekkür ederim.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.