Doğan Baran- 18/06/2013
“Toplumsal olarak ayrıştırılmış bir çok kesim bu direniş etrafında tekrardan kaynaşmanın, tek yumruk olabilmenin ve dayanışmanın olanaklarına kavuşuyor. İnançlısından, ateistine, sosyalistinden cumhuriyetçisine, heteroseksüelinden eşcinseline, Beşiktaşlısından Fenerbahçelisine farklı ve hatta birbirini dıştalayan kesimlerden ve Türk, Kürt, Arap, Laz gibi çeşitli milliyetlerden işçisi, öğrencisi, emekçisi, genci, yaşlısı, kadını, erkeği ile HALK yan yana, omuz omuza direniyor.”
Günlerdir Türkiye toplumsal muhalefet ve duyarlılık açısından alışılmadık günlerden geçiyor. Gezi Parkı meselesi ile başlayan olaylar; AKP hegemonyasına, baskılara karşı bir direniş şeklinde gelişiyor. Toplumsal olarak ayrıştırılmış bir çok kesim bu direniş etrafında tekrardan kaynaşmanın, tek yumruk olabilmenin ve dayanışmanın olanaklarına kavuşuyor. İnançlısından, ateistine, sosyalistinden cumhuriyetçisine, heteroseksüelinden eşcinseline, Beşiktaşlısından Fenerbahçelisine farklı ve hatta birbirini dıştalayan kesimlerden ve Türk, Kürt, Arap, Laz gibi çeşitli milliyetlerden işçisi, öğrencisi, emekçisi, genci, yaşlısı, kadını, erkeği ile HALK yan yana, omuz omuza direniyor.
Direnişin nasıl ülkenin dört bir yanına yayıldığı; yıllardır “bu halktan bir şey olmaz” denilen o halkın zulme karşı nasıl başkaldırdığı ortada. Barikatlarda canı pahasına direnenleri ve onlara elinden geldiğince destek olan insanları gördük. “Etliye sütlüye karışmaz” dediğimiz insanların direnişi önümüzü açtı. Bu direnişte geniş kitleler birbirinin yardımıyla hiç değilse bir süreliğine bilinç sıçramasına; AKP diktasına karşı direnebiliriz, düşüncesine ulaştılar ve onları bölen bireyciliği ve grupçuluğu aşma olanağı buldular. Mücadele içinde kitleler Birlikte Öğrenme yoluyla yaratıcı direniş yol ve yöntemleri geliştirdiler. Bu direnişin içinde insanlarda birbirini anlama yeteneği arttı. Muazzam bir dayanışma ortaya çıktı: “Devrim Market”e yapılan yardım dayanışması ortada. Bu zamana kadar “Aman oğlum” diyerek cümlelerine başlayan annelerin “Diren oğlum” diye alanlarda kurduğu zincirler ortada. Yani kısacası bu direnişin bize öğrettiği çok şey var. Peki bundan sonra?
Direnişin hükumeti nasıl zora soktuğunu, Başbakan ve yandaşlarının açıklamalarından, yazılarından çok iyi görüyoruz. Öyle ki Erdoğan’ın basına verdiği demeçlerinden ruh halinin iyiden iyiye bozulduğu ve ciddi şekilde yıprandığı görülüyor. “Bu işin hesabını soracağız” şeklinde açıklamalar sonrasında SDP ve Çarşı grubundan arkadaşlara yapılan operasyon şimdi de ODAK dahil bir çok sol örgütleri kapsayacak şekilde genişliyor. Ülkenin dört yanında milyonların sokağa dökülmesine karşılık, AKP’nin hüsranla sonuçlanan Ankara ve İstanbul mitinglerinin ardından gelişen hazımsızlık baskıları katmerleyeceğe benziyor. Biz bu baskı ve operasyonlara karşı, gerçek bir Direniş Hareketi ve haliyle de dayanışma ve eğitim olan Gezi Parkı direnişinin doğru metotlar ile genişletilmesinin ve kalıcılaştırılmasının olanaklarını arıyoruz.
İşte tam bu noktada geliştirmek istediğimiz Eğitim ve Dayanışma Hareketinin amaçları doğrultusunda somut adımlar atabilmeliyiz. Bu süreçte Hareketimiz halkla ve çeşitli çevreler ile bağlar kuracaktır. Halkın öz örgütlülüğünü açığa çıkaracak bir çalışma oluşturmak, Gezi Parkı direnişi ile gelişen hareket sayesinde solun güçlenmesine hizmet edecektir. Halk platformu, halk dayanışması, halk komiteleri veya ismine her ne dersek diyelim, demokratik ve grupçuluktan uzak şekilde oluşturulacak bu çalışma mahallelerde, işyerlerinde, liselerde, üniversitelerde, kitlesel dernek ve sendikalarda nitelikli bağlar kurarak toplumsal muhalefetin daha etkin şekilde örülmesine yardımcı olacaktır. Beraber çalıştığı insanlar ve çevreler ile Birlikte Öğrenme biçimiyle, ortak hareket edebilecek, ortak çıkarımlar elde edecek ilişkiler kuracaktır.
Şimdi bu doğrultuda çalışalım. Hedeflerimize ilerleme yolunda aldığımız kararları pratikte somutlaştırıp uygulayalım. Öngördüğümüz çalışma tarzının en iyi temel bulacağı bir dönemdeyiz. Solun bu çalışma anlayışı ile ciddi şekilde taban bulacağı günlerdeyiz. Başaracağız!