İsveç Dışişleri Bakanlığı Suriye, Türkiye ve YPG-SDG hakkında ne düşünüyor?

0
491

Aşağıda Rolf Nilsson adlı bir İsveç vatandaşının İsveç Dışişleri Bakanlığı’na yönelttiği sorular ve aldığı cevaplar var. Rolf Nilsson bu konuda Dışişleri Bakanlığı ile daha önce de yazışmış ve yazışmaları Global Politics adlı anti-emperyalist internet gazetesinde yayınlanmıştı. Aşağıdaki mektuplaşmayı Global Politics’ten, İsveççe’den Türkçe’ye çevirdik. Mektuplaşmada geçen İngilizce kısımları olduğu gibi aktardıktan sonra çevirdik. Metindeki görüşler yazarın (Rolf Nilsson) kendisine aittir. İsveç’te devlet yetkilileri yurttaşların sorularına genellikle yanıt verirler fakat yurttaşların kendi devletini sorgulamasına çok az rastlanır. Okumuş insanlar genellikle devletin çizgisinde düşünür ve davranırlar. Global Politics ve Rolf Nilsson istisnadır. Odak Dergisi-İsveç.

Bir aptal inadıyla Dışişleri Bakanlığı ile Suriye’deki durum hakkında görüşmeye devam ettim. Vatandaşlar olarak yetkililere sorular sormamız ve görüşlerimizi ifade etmemiz gerektiğine inanıyorum.

İsveç’in bu sorun hakkındaki tutumu bana ne net ne de tutarlı görünüyor. Buyrun ve kararı kendiniz verin!

15/8 2023 Dışişleri Bakanlığı’na mail

Merhaba

Bir vatandaş olarak, İsveç’in neden ABD’nin Suriye’nin bazı bölgelerini işgal etmesine mesafe koymadığını bilmek istiyorum. Bildiğim kadarıyla Suriye egemen bir ülkedir ve İsveç tarafından da bu şekilde tanınmaktadır (daha önce de belirttiğiniz gibi İsveç sadece devletleri tanımaktadır). Suriye ABD’yi davet etmediğine ve ABD’nin varlığını istemediğini resmen ilan ettiğine göre İsveç’in ABD’nin varlığını yasadışı olarak görmesi ve kınaması gerekir. Bu aynı zamanda Suriye’nin ülkesini yeniden inşa etmek için büyük ihtiyaç duyduğu doğal kaynakların (petrol ve buğday) çalınmasını da içermektedir. Suriyeliler IŞİD’in mevcut kalıntılarıyla kendileri savaşabilecek durumda olduklarından, ABD’nin IŞİD’le savaşma misyonu olduğu şeklindeki argümanı geçerli bir argüman değildir. İşte konuyla ilgili çok sayıda makaleden bazıları:

Syrian foreign ministry accuses of US of violating sovereignty, sponsoring terrorists

Syrien: ”USA sponsrar terrorister”

Glenn Diesen: ABD, Suriye’deki işgalini pekiştirirken ülkenin petrol kaynaklarını da yağmalayacak (USA vil befeste sin okkupasjon av Syria mens de plyndrer landets oljeressurser).

Saygılarımla 

Rolf Nilsson 

____________

15/8 2023 Dışişleri Bakanlığı’nın yanıtı

Merhaba Rolf,

Sorunuz için teşekkür ederiz.

ABD’nin Suriye’deki varlığının nedeni aslında IŞİD’le mücadeledir. İsveç’in de IŞİD’e karşı küresel koalisyon çerçevesinde katkıda bulunduğu bu çabalar sayesinde IŞİD tehdidi ortadan kaldırılmıştır ancak IŞİD hala varlığını sürdürmektedir. İsveç; ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğerlerinin, Suriye rejiminin IŞİD’le mücadele etmek için ne isteği ne de kapasitesi olduğu yönündeki değerlendirmelerini paylaşmaktadır.

Saygılarımla,

Tove Grönberg

Kansliråd / Müdür Yardımcısı

Mellanöstern- och Nordafrikaenheten / Orta Doğu ve Kuzey Afrika Departmanı Utrikesdepartementet / Dışişleri Bakanlığı

____________

15/8 2023 Dışişleri Bakanlığı’na mail

Merhaba

Cevabınız bazı açıklayıcı amaçlı sorulara yol açıyor.

Dışişleri Bakanlığı, Suriye hükümetinin kendisinin bu kararı verebilecek kapasitede olduğuna inanmıyor mu? Rusya meşru hükümetin daveti üzerine orada bulunuyor, diğer ülkeler ise hükümetin iradesi dışında orada bulunuyor. Suriye, Rusya’nın desteğiyle ülke içindeki terör örgütleriyle mücadele edebileceğini düşünmektedir.

Meşru hükümetlerin iradesini hiçe saymanın İsveç’in politikası olup olmadığı konusunda net bir cevap istiyorum. Bu durum keyfi fiili işgal ile eş anlamlıdır.

Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin meşru hükümetin iradesine rağmen Suriye’nin petrol kaynaklarına el koyma hakkına sahip olduğuna da inanıyor mu? Bu durum belgelenmiştir ve Suriye, ABD ile ortakları savaştan harap olmuş ülkeyi yeniden inşa etmek için gereken ithalatı durdurmuş olduğu için, büyük ölçüde bu doğal kaynaklara bağımlıdır. 

İsveç bu boykota katılıyor mu ve katılıyorsa hangi gerekçelerle katılıyor?

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin meşru hükümetin iradesine rağmen Suriye’de bulunmasının uluslararası hukuka uygun olduğunu düşünüyor mu?

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü Kürt örgütleriyle mücadele etme gerekçesine destek olacak meşru bir neden olduğunu düşünüyor mu?

İsveç de bu Kürt örgütlerinin terör örgütü olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünüyor mu?

Eğer öyleyse, İsveç ABD’nin aynı Kürt örgütlerine verdiği kanıtlanmış desteğin meşru olduğunu düşünüyor mu?

Saygılarımla

Rolf Nilsson

_____________________

16/8 2023 Dışişleri Bakanlığı’nın cevabı

Merhaba,

İsveç ve ortakları, Suriye rejiminin ülkede IŞİD ile mücadele etmeye ne istekli ne de muktedir olduğu değerlendirmesini yapmaktadır. Suriye’de son dönemde artan IŞİD saldırıları da bunu kanıtlamaktadır. IŞİD, terörist faaliyetleri sadece Suriye ve komşu ülkeleri değil, aynı zamanda dünyanın pek çok ülkesini etkileyen bir örgüttür. Bu nedenle İsveç, ABD ve yaklaşık 70 ülke bu tehdide karşı güçlerini birleştirmiştir.

Endişelerinizin birçoğunun İsveç’in genel olarak Suriye politikası ve özellikle de Esad rejimine yönelik tutumuyla ilgili olduğunun farkındayım. İsveç’in Suriye’ye yönelik politikasının başlangıç noktası 2018 tarihli AB Konseyi kararlarında bulunabilir. Bunlar AB’nin Esad rejiminden beklentilerini ve AB’nin sözde “kırmızı çizgilerini” açıkça ifade etmektedir. AB’nin pozisyonu da BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 (2015) sayılı kararına dayanmaktadır. Bu politikanın Suriye rejiminin kendi halkını acımasızca istismar etmesine bir yanıt olduğunu ve Şam rejimi 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı doğrultusunda siyasi bir çözüme yönelik adımlar atana kadar değişmeyeceğini unutmamak önemlidir.

Türkiye’nin Suriye’deki varlığına ilişkin olarak hükümet, AB ve ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki tüm taraflara yaptığı, gerilimi azaltma çağrılarını desteklemektedir. Şüphesiz sizin de farkında olduğunuz üzere, Suriye’nin kuzeyindeki insani durum zor olup, halkın mevcut uluslararası hukuka uygun olarak korunması ve daha fazla istikrarsızlığın önlenmesi büyük önem taşımaktadır. Hükümet, AB, BM ve ABD ile işbirliği içerisinde Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri yakından takip etmeye devam etmektedir.

Saygılarımla,

Tove

____________

16/8 2023 Dışişleri Bakanlığı’na mail

Merhaba ve cevabınız için teşekkür ederim.

Cevabınızda Güvenlik Konseyi kararına atıfta bulunuyorsunuz ve orada açıkça belirtiliyor:

”Reaffirming its strong commitment to the sovereignty, independence, unity and territorial integrity of the Syrian Arab Republic”

“Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğüne olan güçlü bağlılığını bir kez daha teyit ederek”, ki bu da meşru hükümetin iradesine karşı yabancı bir işgali makul bir şekilde dışlamalıdır, yoksa burada bir şeyi yanlış mı anlıyorum? ABD’nin rejim değişikliği istemesi BM’nin buna karar verdiği anlamına gelmez.

Bu soruyu da sormuştum: 

Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin meşru hükümetin iradesine rağmen Suriye’nin petrol kaynaklarına el koyma hakkına sahip olduğuna da inanıyor mu? Bu durum belgelenmiştir ve Suriye, ABD ile ortakları savaştan harap olmuş ülkeyi yeniden inşa etmek için gereken ithalatı durdurmuş olduğu için, büyük ölçüde bu doğal kaynaklara bağımlıdır.”

Cevap vermemeyi tercih ediyorsunuz ama soru hala ortada duruyor çünkü bu, Suriye’nin yeniden inşası için ihtiyaç duyduğu büyük ekonomik kaynaklarla ilgili. Kararda da belirtildiği üzere.

Kararda ayrıca şu ifadeler yer almaktadır:

”14. Underscores the critical need to build conditions for the safe and voluntary return of refugees and internally displaced persons to their home areas and the rehabilitation of affected areas, in accordance with international law.”

“14. mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin kendi bölgelerine güvenli ve gönüllü bir şekilde geri dönmeleri ve etkilenen bölgelerin uluslararası hukuka uygun bir şekilde rehabilite edilmeleri için gerekli koşulların oluşturulmasına yönelik kritik ihtiyacın altını çizer.”

Bu da mali kaynak ve yeniden inşa için gerekli malzemelerin ithalatını, elektriğe erişimi vb. engelleyen yaptırımların kaldırılmasını gerektirir (bkz. https://www.regeringen.se/regeringens-politik/utrikes-och-sakerhetspolitik/sanktioner/sanktioner-mot-syrien/: Bu kaynakta Suriye’ye diğer şeylerin yanı sıra elektrik santralleri için ekipman ihracatının yasak olduğu belirtiliyor. Buradan İsveç, Suriyelilerin elektriğe erişimi olması gerektiğine inanmıyor anlamı çıkar bu bile başlı başına ilginçtir).

Yani sorum hala geçerli! Yoksa Dışişleri Bakanlığı, ABD tarafından fiili bir işgal olmadığını ve ABD’nin petrol kaynaklarını yasadışı olarak kullanmadığını mı düşünüyor?

Bu soru da yanıtlanmamıştır

İsveç bu boykota katılıyor mu ve katılıyorsa hangi gerekçelerle katılıyor?

Dolayısıyla soru hala ortada duruyor!

Aşağıdaki sorulara bile gerilimi düşürme çağrısı dışında bir cevap verilmiyor, ancak bu ilkeli bir duruş değil:

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin meşru hükümetin iradesine rağmen Suriye’de bulunmasının uluslararası hukuka uygun olduğunu düşünüyor mu?

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü Kürt örgütleriyle mücadele ettiği gerekçesinin varlığı için meşru bir neden olduğuna inanıyor mu?

İsveç de bu Kürt örgütlerinin terör örgütü olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünüyor mu?

Eğer öyleyse, İsveç ABD’nin aynı Kürt örgütlerine verdiği kanıtlanmış desteği meşru olarak görüyor mu?

Sorular devam ediyor!

Saygılarımla

Rolf Nilsson

______________

18/8 2023 Dışişleri Bakanlığı’nın Cevabı

Merhaba Rolf,

Şimdi sorularınızı yanıtlamak için bir girişimde daha bulunuyorum. 

Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin fiili bir işgali ve petrol kaynaklarının ABD tarafından yasadışı bir şekilde sömürülmesi olmadığını düşünüyor mu?

Suriye topraklarının bir kısmını kontrol eden, devlet dışı bir aktör olan SDG’dir. SDG, terör örgütü IŞİD’e karşı savaşması için ABD ve diğer devletler tarafından desteklenmektedir.

Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Suriye’deki doğal kaynaklara el koyduğuna dair güvenilir bir bilgiden haberdar değildir. ABD, Suriye’deki halka en fazla yardım sağlayan ülkedir.

İsveç bu boykota katılıyor mu, katılıyorsa hangi gerekçelerle katılıyor?

Yukarıya bakın.

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin meşru hükümetin iradesine rağmen Suriye’de bulunmasının uluslararası hukuka uygun olduğunu düşünüyor mu?

Türkiye’nin Suriye’deki varlığına ilişkin olarak hükümet, AB ve ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki tüm taraflara yaptığı gerilimi azaltma çağrılarını desteklemektedir. Bildiğiniz üzere Suriye’nin kuzeyinde zor bir insani durum söz konusudur ve halkın mevcut uluslararası hukuka uygun olarak korunması ve daha fazla istikrarsızlığın önlenmesi büyük önem taşımaktadır. Hükümet, AB, BM ve ABD ile işbirliği içerisinde Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri yakından takip etmeye devam etmektedir.

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü Kürt örgütleriyle mücadele ettiği gerekçesinin varlığı için meşru bir neden olduğuna inanıyor mu?

Yukarıya bakın.

İsveç de bu Kürt örgütlerinin terör örgütü olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünüyor mu?

PKK 2002 yılından bu yana AB’nin terör örgütleri listesinde yer almaktadır. Ne AB ne de ABD SDG’yi ya da Kürt örgütü PYD’yi terör örgütleri listesine almıştır.

Eğer öyleyse, İsveç ABD’nin aynı Kürt örgütlerine verdiği desteği meşru görüyor mu?

Yukarıya bakın.

Umarım bu sorularınızı yanıtlar.

Dostlukla,

Tove

____________

18/8 2023 Dışişleri Bakanlığı’na mail

Tamam, teşekkürler!

Saygılarımla

Rolf Nilsson

___________________

Bu konuşmayı sürdürmenin bir anlamı yoktu, ancak Dışişleri Bakanlığı’nın yanıtını bir okuyucu kitlesiyle paylaşmak mantıklıydı. Vardığım sonuçları şu şekilde özetliyorum:

İsveç, ABD’nin politikasını sonuna kadar desteklemekte, ABD’nin Suriye’de toprak işgal etmediğine, sadece SDG’yi desteklediğine inanmaktadır. Aslında SDG de işgal gücü durumundadır. SDG, IŞİD’le savaşmaktan sorumlu devlet dışı bir aktör olarak kabul edilmektedir (ABD’nin desteğiyle Suriye’nin meşru hükümetiyle savaştığından hiç bahsedilmemektedir). Gerekçe olarak da “İsveç ve ortaklarının Suriye rejiminin ülkede IŞİD’le savaşmaya ne istekli ne de muktedir olduğunu değerlendirdiği” belirtiliyor. Dolayısıyla Rusya tarafından desteklenen Suriye, IŞİD’in kalıntılarıyla baş edemeyecektir ki bu, en azından Ukrayna’daki savaş göz önünde bulundurulduğunda, garip bir değerlendirmedir.

“Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Suriye’deki doğal kaynakları ele geçirdiğine dair güvenilir bir bilgiden haberdar değildir.” Bu, atıfta bulunduğum kaynakların güvenilir kabul edilmediği anlamına geliyor. Dışişleri Bakanlığı’na göre muhtemelen hiçbir güvenilir kaynak yoktur. Soruyu geçiştirmek için uygun bir yol

“ABD, Suriye’deki halka en fazla yardım sağlayan ülkedir.”

O zaman bu yardımın nelerden oluştuğu merak edilebilir. Yoksa nüfusun SDG’ye eşit olduğunu mu söylemek istiyorlar? Wikipedia’nın söyledikleriyle karşılaştırın:

https://en.wikipedia.org/wiki/Sanctions_against_Syria

“ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırımları, üçüncü tarafları da etkilediği ve bir ambargo anlamına geldiği için en ağır yaptırımlardır.”

İsveç ABD’yi takip ediyor ve elbette yaptırımlara katılıyor (elektrik tedariki için ekipman konusunda yukarıya bakınız) ve Suriye halkının yardım ihtiyacını açıkça görmezden geliyor.

Türkiye’ye geldiğimizde işler zorlaşıyor. Türkiye hem PKK’yı hem de YPG’yi terör örgütü olarak görüyor ve bu nedenle İsveç’ten de aynısını yapmasını talep edecektir, aksi takdirde NATO üyeliği yok. Dışişleri Bakanlığı “Ne AB ne de ABD SDG’yi ya da Kürt örgütü PYD’yi listeye almadı” diye yazıyor.

Ancak 22 Kasım tarihli şu linkte “Hükümetin YPG ve PYD ile arasına mesafe koyduğunu”okuyabilirsiniz.

https://www.svt.se/nyheter/inrikes/regeringen-tar-avstand-fran-kurdiska-ypg-och-pyd

Ayrıca bkz. https://www.svt.se/nyheter/utrikes/omtalade-gerillagrupperna-detta-ar-pkk-och-ypg

Dolayısıyla ABD, Türkiye’nin terör örgütü olarak nitelendirdiği ve Başbakana göre İsveç’in uzak durduğu PYD’yi desteklemekte ve onunla işbirliği yapmakta, aynı zamanda ABD’nin aynı örgütle (Suriye’nin petrolünü çalmaya yardım ettikleri) işbirliğinden de uzak durmamaktadır. Gerilimin düşürülmesine yönelik bağlayıcı olmayan bir arzudan bahsediyorlar ve Rusya’nın Ukrayna’da yaptığını kınarken Türkiye’nin işgalini kınamaktan kaçınıyorlar.

İsveç’in bağımsız bir dış politikası olmadığı, ilk etapta ABD’yi, ikinci etapta ise AB’yi takip ettiği sonucuna varabilirim. Bu durum Global Politics okuyucuları için pek de sürpriz olmayacaktır.

Rolf Nilsson

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.