Okul ile devrimci mücadeleyi birleştirmek-2

0
971

Okul ile devrimci mücadele arasında genellikle birbirini dıştalayan bir ilişki kurulur. Tahsil genelde öğrencilerin mücadeleden uzaklaşmasının gerekçesi haline gelir. Mücadele eden öğrencilerin bir çoğu ise okullarından uzaklaşmaktadırlar. Ne yazık ki politik aktif öğrencilerin pek çoğu için okul bitince yani mezun olunca mücadele de biter.  Aşağıdaki söyleşileri okul ile mücadelenin birleştirilebileceği ve birleştirilmesi gerektiği düşüncesiyle başlatıyoruz. 


Odak Dergisi: Kendini tanıtır mısın? 

Çağrı Gökçek: Ben, Çağrı Gökçek. 27 yaşındayım. Üniversite öğrencisiyim. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve uluslararası İlişkiler bölümünde doktora yapıyorum.  

O.D: Okul ile devrimci mücadeleyi nasıl birleştiriyorsun? Bu, öğrenimini ve mücadeleni nasıl etkiliyor? 

Ç.G: Üniversiteliler Türkiye’de on yıllardır memlekete meselerine ilgi duymuşlardır. Ben de Boğaziçi’ne ilk girdiğim günden beri eğitimimi bir yandan en iyi şekilde sürdürmek için üzerime düşeni yaptım öte yandan okulda ve okul dışında yürütülen devrimci ve demokratik mücadelelere omuz vermeye çalıştım. Emekten yana bir sosyalist öğrenci olarak yüksek lisans tezimde 2015 yılında Bursa ve Kocaeli merkezli yaşanan metal işçilerinin eylemliliklerini inceledim. Doktoraya devam ediyorum. Amacım rahat bir akademik pozisyon elde etmekten öte halkına duyarlı ve insanlığın kurtuluşu için çaba harcayan bir insan olabilmektir. Şimdilik akademinin içindeyim. İleride ne olurum bilinmez ama akademinin içinde kalırsam kesinlikle bu amaç doğrultusunda hareket edeceğimi söyleyebilirim.  

O.D: Çevrendeki insanlarla kendini bu konuda nasıl karşılaştırabilirsin? 

Ç.G: Türkiye’de kendimi bildim bileli devrimci mücadelede ile eğitimin bir arada yürütülemeyeceği varsayımını işitir oldum. Ama bu durumun böyle olmadığını düşünüyorum. Mücadele içinde profesyonel yer alan kimi arkadaşların yüksek lisans/doktora yapma gibi işlere alerjiye varacak cinsten ön yargılı baktıklarını da gördüm. Burada bence asıl mesele ne yaptığımızdan ziyade niçin yaptığımızın sorgulanması olmalıdır. Devrimcilik yapmak, mücadele etmek gibi kavramları yüceleştirmek yerine onların altını doldurmaya çalışmak bizim için daha sağlıklı sonuçlar yaratacaktır. Örneğin; devrimcilik yapma iddiası taşıyan bir bireyin “tembel”, “sorumsuz”, “disiplinsiz” vb. sıfatlarla anılması kendisi ve örgütlü mücadele için hiç mi hiç iyi değildir. Bu sebeple ne yaparsak yapalım hep topluma örnek olmalı ve toplum içinde iyi bir intiba bırakmalıyız. Sosyalizme inanan bizler, hayatın farklı alanlarında aslında ortak bir hedef için mücadele veriyoruz. Bu ortak hedefe tek bir yoldan ulaşmak zorunda değiliz. Herkesin söyleyecek sözünün olması bir kaos yaratmaz. Hatta bu bir zenginliktir. Bu yüzden ne devrimcilik adına eğitimimizi aksatmalıyız ne de eğitime gereğinden fazla önem verip mücadeleden uzak durmalıyız.  

O.D: Okul seçimlerini hangi amaçlarla ve nasıl yaptın? 

Ç.G: 2012 yılında üniversiteye başladım. O dönem kafamda iki bölüm vardı. Ya Galatasaray Hukuk ya da Boğaziçi Siyaset olsun istedim. Özel okul tercihinde bulunmayı düşünmüyordum. Hukuk bölümüne sistemin halkı nasıl sömürdüğünü daha iyi anlayabileceğim varsayımıyla istedim. Maalesef puanım Galatasaray Hukuk için yeterli olmadı. İkinci tercihim olan Boğaziçi Siyaset Bilimi ve uluslarası İlişkiler bölümüne girdim. Yine siyasete ilgi duyduğum için bu bölümü tercih etmiştim.  

O.D: Yaşadığın ülkede ve başka yerlerde tanıdığın öğrenciler seçimlerini genelde hangi amaçlarla ve nasıl yapıyor? 

Ç.G: Öğrenciler Türkiye’de benim bildiğim çoğunlukla meslek odaklı tercih yapıyorlar. Hala doktorluk, avukatlık, mühendislik gibi mesleklerin prestijli şeyler olarak görüldüğünü düşünüyorum. Sanırım Türkiye’de salt ilgi alanına veya yeteneğine göre okul tercihi yapan öğrenciler azınlıkta olsa gerek.  

O.D: Tahsilde öğrendiklerini mücadelede mücadelede öğrendiklerini okul hayatında nasıl kullanıyorsun? 

Ç.G: Bu soruya kısmen 2. soruda cevap verdiğimi zannediyorum. Ancak, biraz daha detaylandırayım. Aldığımız eğitim özünde burjuva eğitim olsa da kişiye belli başlı katkıları oluyor. Analitik düşünebilmek, dünyada olup biteni düzenli takip etmek, plan ve sistem kurup ona göre çalışmalarını dizayn etmek vb. gibi özelliklerin doktora düzeyinde eğitim alan bir bireyde bölüm fark etmeksizin yerleşmiş olması gerekir. Bu özellikleri özel olarak belirtme ihtiyacı duydum. Çünkü, bu tarz özelliklerin aktif mücadele içindeki bireylerin çalışmalarına doğrudan katkısı olduğunu zannediyorum. Tersten bakacak olursak kendine, çevresine ve toplumuna yabancılaşmamış bir öğrenci için okulda öğrenilen her şey hayatta bir karşılığa denk düşer. Demokrat ve devrimci saikler taşıyan böyle bir öğrencinin eğitim hayatında attığı adımları planlarken bireyci ve kariyerist mantıkla hareket etmemesi beklenir. Şahsen bu durumun eğitim hayatımdaki tercihlerimde rol oynadığını söyleyebilirim.  

O.D: Gençlere öğrenim ile mücadeleyi birleştirme konusunda ne tavsiye edersin? 

Ç.G: Yine biraz önce bahsettiğim gibi ne eğitimimiz uğruna mücadeleden uzak durmalıyız ne de devrimcilik adına eğitimimizi aksatmalıyız. Her ikisini de yürütebilmek için çaba harcamak gerekiyor. Bu çabayı vermeden de bir şeyleri değiştirebilmek mümkün olmaz diye düşünüyorum.  

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.