Yeni Bir Cumhuriyet Kurmalıyız

0
918

Doksan dokuz yıl önce başta Sovyetler Birliği olmak üzere dünya devrimci güçleriyle omuz omuza bir adım atılarak Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet Türkiye’ye tüm yurttaşların yasa önünde eşitliği, seçme ve seçilme hakkı gibi çok önemli demokratik hak ve özgürlükler getirdi. Cumhuriyet’in ilanıyla başlayan devrimler süreci ile toplumsal yapıda ciddi değişiklikler hedeflendi. Öğretimin birleştirilmesi ve Latin alfabesine geçiş, Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, ölçü ve takvimlerde değişiklik gibi birçok uygulama gerçekleştirildi. Türkiye güçlü bir okuma yazma seferberliği ve Sovyetler Birliği’nin yardımıyla etkili bir ekonomik kalkınma gerçekleştirdi. Sümerbank, Etibank, Demir Çelik fabrikaları, şeker fabrikaları gibi sanayi yatırımları hızlı bir şekilde gerçekleştirildi. Uçak ihraç edebilecek, yerli otomobil yapabilecek duruma gelindi.

Ancak, sermayedarlar ve toprak ağaları Cumhuriyet’in ilerici güçlerini tasfiye ettiler ve Cumhuriyet giderek ortadan kaldırıldı. Cumhuriyet ileri gitmesi çok zor bir yapıyla kurulmuştu. Kuruluşundaki özür Cumhuriyet’in demokratikleşmesini engelliyordu. Burjuvazinin sağ kanadı kısa zaman sonra inisiyatifi ele geçirdi, emperyalizme yanaştı ve din istismarına dayandı. Ulusal bağımsızlık ve laiklik adım adım kaybedildi. Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle bu süreç hızlandı.

Yenilginin sebebi Cumhuriyet’in tamamlanmamış bir devrim olmasıydı. 1923 tarihinde kurulan Cumhuriyet bütün olumlu yanlarına rağmen bir burjuva Cumhuriyeti’ydi. İşçi ve emekçilerin sömürülmesine ve egemenlik altına alınmasına dayanmaktaydı. Feodalizmi tasfiye edemedi. Cumhuriyet’in en zayıf yanlarından birisi de milli meseleydi. Cumhuriyet Kürtlüğü ve Türkiye’deki milliyetlerin ulusal demokratik haklarını yasakladı ve bu yoldan şoven bir ulusal kimlik yaratılmasına yol açtı.

Türkiye’nin devrimci ve demokratik güçleri saltanata ve feodalizme karşı Cumhuriyeti desteklediler ve burjuva diktatörlüğe karşı işçi-emekçi-köylü cumhuriyetini savundular. Halkların zorla değil birbirlerinin ulusal kimliğine saygılı ve gönüllü birliği için mücadele ettiler. Türkiye’deki mücadeleyi dünya halklarının kurtuluşu yolundaki mücadelelerle ortaklaştırmaya çalıştılar.

Burjuvazi ise Cumhuriyet’in özgürlükçü, bağımsızlıkçı ve demokratİk potansiyelini yok etmeye çalıştı. 1940’lı yılların sonunda ve özellikle 1950 sonrasında laikliği ve ulusal bağımsızlığı tasfiye çabaları hızlandı. İmam Hatip’ler kurularak ve tarikatlarla işbirliği yapılarak dinsel gericilik desteklendi. ABD ile gizli ikili anlaşmalar yapıldı ve halkların düşmanı NATO’ya girildi. NATO’ya girilmesi Türkiye’de dinciliğin gelişmesini hızlandırdı. NATO, siyasal islamı Sovyetler Birliği’ni kuşatıp yıkmak için kullanıyordu. İşçi hareketi, ilerici aydın hareketi, demokratik güçler, bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinde direniş gösterdiler. Bu süreçte Kürt hareketi, ezilen milliyetlerin mücadelesi ve gericiliğe karşı Alevi uyanışı da devrimci-demokratik hareketle birleşti. Bu sayede Türkiye solu 1960’lı ve 70’li yıllarda kitlelerle buluştu. Emperyalizmle işbirliği içindeki karşı-devrimci güçler 1971 ve 1980 yıllarında askeri darbelere başvurarak halk direnişini ezdiler.

Bugünkü AKP iktidarı burjuvazinin laikliği ve ulusal bağımsızlığı tasfiyesi yolundaki karşı-devrimci saldırılarının ürünüdür ve ABD’nin dünya egemenliği planlarına dayanarak işbaşına gelmiştir. Rejim, Cumhuriyeti toptan ortadan kaldırmak isterken halkın çoğunluğu hala dinci diktatörlüğe teslim olmayı kabul etmiyor ve Cumhuriyet’in ilerici birikimini, laikliği, emekçilerin hak ve özgürlüklerini, kadın haklarını, insan haklarını, demokrasiyi, temiz toplumu savunuyor. Ezilen halklar ulusal demokratik haklarına saygı gösterilecek bir demokratik Cumhuriyet için mücadele ediyorlar. Ancak dinci örgütler toplumda ciddi şekilde yayılmış ve devlet kadrolarına nüfuz etmiştir. Cumhurbaşkanı, 1876 Anayasası’ndaki padişahın yetkilerine kavuşmuştur. Monarşik yönetim hızla kurumsallaşmaktadır. Devrimci, demokrat, yurtsever güçler, halkın bütün saldırılara rağmen süren direnişine destek olarak 1923 yılında kurulmuş olan Cumhuriyet’i sağlam temellere kavuşturmak göreviyle karşı karşıyadır. Bu görev sosyalizm yolunda devrimci bir Cumhuriyet’in kurulmasıyla başarılabilir.

Odak Dergisi / 29 Ekim 2022

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.