Haftanın Özeti

0
823

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Batılılardaki derin Rus düşmanlığını açığa vurdu. ABD’ye Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’deki işgal ve cinayetleri için ses etmeyen Batılı sistem, Rus kedilerini bile Batılı emperyalistlerin ayrımcılığına uğrattı. Haftalık özetimizde önce hafta boyunca dünyada yaşanan gelişmelere değinecek, ardından ülkemizdeki gelişmelere göz atacağız.

Dünya gündemine oturan Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırı ve işgal harekatı, geride bıraktığımız haftanın da en önemli konulardan biri olmaya devam etti. Rusya’nın saldırıları artarak devam ederken, ABD ve NATO öncülüğünde birleşen, birçok savaşı finanse edip fayda devşirmeye çalışan “savaş karşıtı” görünümlü Batılı ülkeler ise hem Ukrayna’ya yönelik silah ve paralı asker yardımını hem de Rusya’ya yönelik yaptırımlarını sürdürdü. Rus birliklerinin Kiev’e doğru ilerleyişi devam ederken, Ukrayna ile Rusya ateşkes için ikinci kez görüşme yaptı. Üçüncü bir görüşmenin yakın zamanda yapılması ve insani koridor oluşturulması kararı alındı. Görüşmeler sonucunda gene anlaşmaya varılamadı ancak ABD Ukrayna Başbakanı Zelinski’nin Rusya’yla silahlı çatışmaya yol açacak yardım teklifini reddetti.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte birçok Batılı ülke savaşı fırsata çevirme yarışına girdi. Almanya, savaşmakta olan ülkelere silah göndermeme ilkesini askıya alarak Ukrayna’ya 1400 adet tanksavar, roket ve 500 adet Stinger füzesi gönderme kararı aldı. Ayrıca dış politikasında da radikal adımlar atmaya “cesaret” edebildi ve savunma için 100 milyar euro ek fon oluşturacağını açıkladı. Söz konusu ek fonla birlikte Almanya’nın savunma bütçesinin 6. sıradan, ABD ve Çin’den sonra 3. sıraya yükselmesi bekleniyor. Ayrıca Batı tarafından Rus medya kuruluşlarına sansür uygulanmaya başlandı. Rusya’nın medya kuruluşu Çekya’daki web sitesine erişim sağlanamazken, diğer bazı ülkelerdeki sitelerine de siber saldırılar gerçekleşti. Başta Russia Today olmak üzere Rus haber sitelerine de erişim engeli getirildi. Amaçları savaş ve Rusya hakkında daha rahat yalanlar yaymak ve Ortadoğu’da yaptıklarını Ukrayna ve hatta Avrupa’da yapmaktır.

ABD ve NATO kışkırtmasıyla ortaya çıkan savaş, Batılı ülkelerin ikiyüzlü göçmen politikalarını da gün yüzüne çıkardı. Ege Denizi’ni mülteci mezarlığına dönüştüren, milyonlarca Suriyeli göçmeni politika malzemesi yaparak mali destekle Türkiye’de tutmak için çabalayan Avrupa ülkeleri, bugün milyonlarca Ukraynalı göçmeni ağırlamak için yarışa girdi. Ukraynalı mültecilere üç yıl oturma izni verileceğini duyuran Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Üyesi Ylva Johansson, geçici koruma altına alınan kişilere koruma süresi boyunca oturum izni verileceğini, iş, barınma, sağlık ve eğitim imkânlarından faydalanmalarının sağlanacağını açıkladı. Avrupa’nın çatışmalardan kaçmak isteyen Ukraynalılara kapılarını açacağının duyulmasının ardından, yüz binlerce insan sınır hattına yöneldi. Polonya sınırında beyaz tenlilere geçişe izin verilirken, siyahilerin ise geri gönderildiği; dayak ve ölümle tehdit edildiği belirtildi. Ülkelerine Ukraynalı göçmen kabul edeceklerini duyuran Bulgaristan Başbakanı Kiril Petkov, Ukraynalı mültecileri “eğitimli, vasıflı ve akıllı” olarak niteleyerek Batı dünyasının bu iki yüzlü yaklaşımını sözlü olarak da dile getirmiş oldu.

ABD-NATO-Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan kriz dünyada Rus düşmanlığını körüklerken, ülkemizde de anti emperyalistlere “Rusçuluk” yaftası yapıştırılmasına öncülük ediyor. Yaşanan krize emperyalizm üzerinden bakmak, Amerikancılığa, NATO’culuğa karşı çıkmak ülkemizde “işgali savunmak” ve “Rusçuluk”la yaftalanıyor. Batıda ise durum daha da vahim bir hal aldı. Politik ve ekonomik yaptırımların yanında kültürel ve sosyal yaptırımlar da hız kazandı. Dünyanın başka yerlerinde yaşayan Rus vatandaşları hedef gösterilip, bulundukları ülkelerde Ukrayna savaşına karşı açıklama yapmaya zorlandı. Yaşayan en büyük orkestra şeflerinden biri olan Rus Valery Gergiev, Rusya’nın saldırısını kınamaya zorlandı. Kınama yapmayan Gergiev, Münih Filarmoni Orkestrası şefliği görevinden alındı. Rus ve Belaruslu atletler, Pekin Paralimpik Oyunları’ndan men edildi. Rusya İnsan Hakları Sorumlu Yetkilisi, Avrupa’da üniversite okuyan Rus öğrencilerin kayıtlarının silindiğini açıkladı. Film-dizi, televizyon programları, video oyunları ve internet içerikleri hakkında bilgiler barındıran çevrimiçi bilgi bankası IMDB, dünyaca ünlü Rus yönetmen Tarkovski’nin filmlerini en iyi 250 film listesinden çıkarırken, abonelik tabanlı film ve dizi izleme hizmeti Netflix de Rus yazar Tolstoy’un kitabı olan Anna Karenina’nın çekimlerini durdurduğunu açıkladı. Avrupalı devletlerin Rusya’ya ve Rus halkına yönelik bu akılalmaz yaptırımlarının nereye kadar gideceği ise merak konusu. Uluslararası kedi yarışması bile Batılı yasaklardan payını aldı. Böylece Putin’in işgalci hareketi bile Batılı emperyalistlere tepki duyan Afrika ve Latin Amerika halkları gözünde haklılık kazanmış oldu.

Şimdi de ülkemizde öne çıkan bazı gelişmelere göz atalım.

Ülkemizde de kamuoyunun dikkati Rusya-NATO/ABD-Ukrayna arasındaki gelişmelere yönelmişken, AKP iktidarı Resmî Gazete’de yayımlanan kararla bir doğa talanının daha önünü açtı. 1 Mart 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile ‘ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak’ amacıyla yürütülen madencilik faaliyetleri için, ‘tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda o sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak bakanlıkça izin verilebilir’ hükmü getirildi. Söz konusu yönetmelik değişikliği ile zeytinlik alanlar, termik santraller için açılmak istenen kömür madenlerine kurban edilecek. Bugün dünya üzerindeki pek çok ülke hem hava kirliliğini önlemek hem de sera gazı emisyonlarını düşürmek için kömür kullanımını yasaklayarak kömürlü termik santralleri kapatırken, tarımda bizi dışa bağımlı hale getiren AKP iktidarı, kömür için ülkemizin tarımsal bir zenginliğini daha yok etmenin önünü açıyor. AKP’nin Tarım ve Orman Bakanı da istifa edenler arasına katıldı.

Artan işsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığı da ülkemizde milyonların en önemli gündem başlıkları arasında. Gıda, elektrik, doğalgaz gibi temel ihtiyaçlara gelen yüksek zamlarla birlikte, yükselen döviz kurları ve enflasyon karşısında emekçilerin aldığı ücretler de eridi. Üstüne bir de ülkemizin kuzeyinde süren savaş atmosferinin ekonomimize yansımaları başladı. Savaşın ülkemize etkileri açısından beklenen ilk sonucu olarak akaryakıt ürünlerine son birkaç gün içinde üst üste zam geldi. Benzin ve motorine gelen art arda zamların, AKP’nin politikalarıyla zaten bitme noktasına gelen tarımı ve çiftçileri de derinden etkilemesi bekleniyor. Bu koşullar altında yoksulluk git gide derinleşirken Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ise yine tartışmalı enflasyon rakamlarını açıkladı. TÜİK’e göre Şubat ayında enflasyon aylık 4,81 artarken, yıllık bazda ise 54,44’e yükseldi. Bağımsız araştırmacılar tarafından oluşturulan Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre ise enflasyon şubatta aylık yüzde 5,44, yıllık bazda ise yüzde 123,80 artış gösterdi.

Emek cephesinde devam eden direnişlerden biri olan ve düşük ücret zammı ile esnaf kurye modeli dayatmasına karşı iş bırakan Yemeksepeti motokuryelerinin direnişi bir ayı geride bıraktı. Yemeksepeti emekçilerinin direnişi devam ederken şirketin kurucu ortağı ve eski CEO’su Nevzat Aydın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda hak arayan ve direnişe geçen Yemeksepeti işçilerine “nankör” diyerek işten atma tehdidinde bulundu. Çalışanın hakkını gasp ederek kazandığı paraya güvenen ve emekçileri “nankör” diyerek tehdit eden patron Nevzat Aydın’a yönelik tepkiler de gecikmedi. Sosyal medyada ‘nankör sensin Nevzat Aydın’ etiketi gündem olurken, direnişleri devam eden Yemeksepeti motokuryeleri de patron Nevzat Aydın’a gereken cevabı direnişi daha da güçlendirerek vereceklerini ifade etti.

HDP’nin çağrısıyla ‘ortak mücadele hattını büyütmek’ iddiasıyla bir araya gelen 7 siyasi parti ve oluşum (EMEP, EHP, Halkevleri, HDP, SMF, TİP ve TÖP) geride bıraktığımız hafta ikinci toplantısını yaptı. Ocak ayında yapılan ilk toplantıya gözlemci olarak katılan TKP ise ikinci toplantıya katılmadı. Toplantı sonrası katılan kurumların imzasıyla yapılan ortak açıklamada, “ortak mücadele programının inşası, çalışmaların planlanması ve eşgüdümün sağlanması” amacıyla bir koordinasyon oluşturulduğu belirtildi. Ayrıca kurumlar “Savaşa karşı ‘barış hemen şimdi ve her yerde’ iddiasını yükseltme”, “Ekonomik kriz ve zamlar karşısında insanca bir yaşam hedefini gerçekleştirme”, “8 Mart, 21 Mart ve 1 Mayıs mücadele ve dayanışma günlerini hayatın her alanında birlikte örgütleme”, “Yerel mücadele platformlarını bütün çevrelerle birlikte güçlendirmeyi ve u demokratik mücadele deneyimimizi ve birikimimizi yeni toplumsal hareketlerle buluşturma”, “Genişleme çalışmalarını en geniş siyasal ve toplumsal mücadele dinamikleriyle sistematik olarak büyütme” kararı aldıklarını açıkladı.

Buradaki sorun Türkiye solunun birliğe Kürt siyasal hareketinin inisiyatifi altında katılmasıdır. Türkiye solu bu yoldan bugüne kadar halkına yabancılaştı ve hatta liberal akımların etkisine girdi. Türkiye solu, herhangi bir kesimin arkasında hizalanmadan, kendi içinde bağımsız temelde bir birlik geliştirebilseydi HDP’nin etrafında gelişen bu birlik bir olanağa dönüşürdü.

Alternatif birlik için inisiyatif almış olan TKP, EMEP ve Sol Parti’nin en sorunlu yanları ise çok grupçu olmalarıdır. Devrimci hareket hem bağımsızlaşarak hem de grupçuluğu aşarak birleşebilir. Devrimciler bu yaklaşımla her iki birlik çabasını da olanağa dönüştürmeye çalışabilirler. Hepinize mücadele yolunda umut ve başarılı çabalarla dolu güzel bir hafta sonu diliyoruz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.