6 Mayıs’ın 52. yıldönümünde gençlerle söyleşi

0
317

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilmelerinin üzerinden 52 yıl geçti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ülkemiz gençliği ve ilerici insanları onları anıyor.

Onlar, ülkemizde yaşayan emekçilerin gerçek özgürlüğünü istediler. Sömürüye ve baskıya boyun eğmediler. Anti-emperyalist bir yurtseverlik bilinciyle sosyalist mücadelenin önderleri oldular. Genç yaşlarında hayatlarına mücadelenin içinde yön verdiler.

Denizler yalnızca bir gençlik hareketi olarak da kalmadı, işçi sınıfı içinde de çalışmalar yaptılar. Denizlerin idamının yıldönümünde gençlere sormak için şu soruları hazırladık ve onların cevaplarını aldık:

1) Ülkemizde Denizlerin-Mahirlerin-İbrahimlerin kuşağı devrimci mücadeleye yeni bir soluk getirdi. Siz onları nereden tanıdınız?

2) Onların mücadelesini nasıl örnek alıyorsunuz? Sizce bugün kendimizi Denizler ile karşılaştırır isek ne gibi eksiklikler saptayabiliriz?

3) Sömürüye, baskılara, adaletsizliklere karşı Deniz olunmalı, diyoruz. Onları örnek alıyoruz. Gençliğin sorunları malum: Okurken çalışmak zorunda kalıyorlar, meslek liselerinde iş kazalarında ölüyorlar, kötü şartlarda yurtlarda kalıyorlar, geleceksizlikle karşı karşıyalar… Sizce onlardan feyz alarak bu sorunlarımızın aşılmasına karşı neler yapabiliriz?

Genç arkadaşlarımızdan aldığımız cevapları sizlerle paylaşıyoruz, iyi okumalar…

Asude: Deniz Gezmiş’i ilk olarak ailemin konuşmalarından duydum. En çok da annemden. Daha sonra merakımdan araştırdım. Deniz’in, Mahir’lerin, İbrahim’lerin devrimci mücadelesini öğrendim. Onlar inandıkları yolu sonu ne olursa olsun bunun farkında olarak vazgeçmeden takip ettiler. Ben onların mücadelesinden yoldaşlığı ve mücadeleye bağlılığı örnek alıyorum.

Günümüzde ise tam bu noktada sorunlar yaşıyoruz. Sol arasında birliktelikten ziyade gittikçe ayrışan bir kültüre doğru evriliyoruz. Bizler bu kadar ayrışarak Denizleri anlayamayız.

Biz gençlere şükretmeyi, ne olursa olsun diğer arkadaşlarımızdan bağımsız sadece kendimizi kurtarmayı benimsetmeye çalıştılar! Bizler bir araya gelip haklarımız için ses çıkarmalıyız. Bencillik değil, bizi kurtaracak olan dayanışmadır. Sesimiz gür çıktığımızda daha güzel bir ülkede yaşayabiliriz.

Arda: 68 kuşağının öne gelen devrimcilerini sosyalist mücadeleye ilk adım attığımda duymuştum. 68’lerden bu yana devrimcilerin amacı aynı olsa da dönem farklı olduğundan dolayı mücadele şeklimiz değişiklik gösteriyor. Lakin bizler onların cesaretlerini, fedakarlıklarını ve yoldaşlıklarını temel alıyoruz.

Günümüz devrimciliğinde 68 kuşağından farklı olarak grupçuluk hüküm sürmekte. Grupçu anlayış Türkiye’deki sosyalist hareketin ileri gitmesine mani olan en büyük engellerden. Hepimizin amacı sosyalist devrim, belirli noktalarda birliktelik sağlamalıyız. Solun, 68 kuşağından öğreneceği bir birlik anlayışı var, yoldaşlık anlayışı var.

Mevcut düzen dahilinde iktidar gençleri kendilerine biat eden, apolitik, hiçbir olaya tepki vermeyen bir şekilde yetiştirmeyi hedefliyor. Üniversitelerdeki eğitimlerin içini boşaltıyor, faşist yapılanmaları açıktan destekliyor. Fakat şunu unutmamalıyız ki gençlik apolitik değil! Ülkesindeki, üniversitesindeki sorunları izleyen, onlara ses çıkaran gençlik de var. Gençler bir araya gelip bilinçli bir şekilde haklarını koruyabilirse mücadelemizi geliştirebiliriz. Denizlere, Mahirlere, İbrahimlere borcumuz birleşik bir gençlik hareketi yaratmaktır.

Eylül: ⁠Solcu bir aileden geldiğim için küçüklükten beri onların posterleriyle, haklarında yazılan kitaplarla, şiirlerle büyüdüm diyebilirim. Yani o devrimcileri aileden kaynaklı tanıyorum. Günümüzde olan baskı iklimine boyun eğmeye insanlar daha müsait, bu durumda da onların cesaretini kendimize örnek olarak olmalıyız, diye düşünüyorum.⁠ ⁠Gençler haklarını almak için mücadeleye dört elle sarılmalıdır. Kollektif bir bilincle hareket ederek hayat şartlarını düzeltmeye odaklanmalıdır.

Mert: Deniz Gezmiş’i devrim şehidi olarak tanıdım. Grup Yorum, Selda Bağcan gibi sanatçıları ve grupları dinleyip araştırdığımdan Denizleri öğrenmiş olmuştum. Dönemin şartları ve şu anki mücadele yöntemimiz aynı değil belki. Bu bir tartışma konusudur. Bizlerin en büyük eksiğinin pratik eylemler ve eylemde süreklilik olduğunu düşünüyorum. Onlardan öğreneceğimiz cesaretlilik, fedakarlılık ve mücadeleye hayatlarını adamışlık olmalıdır. Denizlerin fikirlerini daha çok gence ulaştırmalıyız. Örgütlenmek görevimiz olmalıdır, diye düşünüyorum.

Ulaş: Merhabalar. Bildiğimiz üzere 68 kuşağı diye adlandırdığımız kuşak, 60’lı yılların içinde bulunduğu ve tüm dünyada esen özgürlükçü, savaş karşıtı, anti-emperyalist mücadeleden etkilenmiş bir kuşaktır. Bu ruh, o dönemin koşullarında liselerden üniversitelere, tarlalardan fabrikalara Türkiye’nin dört bir yanını sarmıştır. O dönemin önderleri Denizler, Mahirler, İbrahimler yalnızca sadece öğrenci gençlik hareketinin değil, işçilerin ve köylülerin mücadelesine de el atmış ve oralarda da çok güzel çalışmalar yapmışlardır.

Ben 12 yaşımdan beri çalışıyorum. Şu anda 20 yaşında, okulunu açıktan okuyan bir dostunuzum. Sünni, muhafazakar bir ailede büyüdüm. Ailemin baskıcı olduğunu söyleyebilirim. Bu baskılar beni her ne kadar zaman zaman zorlasa da farklı bir arayışa da itti. Henüz 15 yaşımda iken çalıştığım atölyenin çıkışında 1 Mayıs afişlerini görmüş, etkilenmiştim. O afişler benim sosyalizm ile tanışma sürecimi başlatmıştı. Sonra devrimci önderleri resimlerden, kitaplardan ve en önemlisi onların bize bırakmış olduğu yazılardan tanıdım ve böylece sahiplendim.

Onları benimsememiz gerektiğine inanıyorum. Onların mücadelesini, cüretini kuşanmalıyız. Fakat asla onlarla sınırlı kalmamalı, koşullara göre mücadele biçimlerimizi de yeniden gözden geçirmeliyiz. Aksi taktirde onların görüşlerini bir dogma olarak alırız ve bu bizi bir düşüşe götürür.

Önce kendimizi değiştirmeliyiz. Bilinçlenmeliyiz. Fakat bu sürecimiz, toplumla iç içe de olmalı. Kendimizi ve çevremizdeki insanları değiştirebiliriz. Yarınlarımız için bilinçli bir örgütlenme ve örgütlü mücadeleden başka bir yolumuzun olmadığına inanıyorum.

Berke: Devrimci önderlerimizi takip ettiğim haberlerden, gazetelerden ve fotoğraflardan gördüm. İnternet üzerinden araştırdığımda Denizlerin birbirleri arasındaki dostluğu beni etkiledi. Gencecik yaşlarında hayatlarını devrimci mücadele icinde nasıl geliştirdiklerini daha çok araştırdım ve Denizlerin devrimci duruşlarını tanımış oldum. Denizlerin pratik mücadelesiyle bizim mücadelemiz belki benzer değil ama aynı inanca ve dirayete sahibiz, düşüncesindeyim. Mücadele zamanın şartlarına göre değişebilir, yeni yöntemler bulunabilir. Bizler mücadele etmeliyiz, birbirimizle dayanışmalar kurmalıyız ki başka bir kurtuluş yolumuzun olmadığını gençlere, halka anlatalım.

Kadir: 68 kuşağının önderlerini ailemden gelen sol gelenekle yetiştirildiğim için onların öğretileriyle öğrendim. Mücadelelerini okuyarak, öğrenerek, öğreterek ve işci sınıfını, öğrenci arkadaşlarımızı örgütlemeye çalışarak örnek alıyoruz. Onların bizlere bıraktığı bu mirası daha ileriye taşımalıyız. Eksiklerimizin arasında daha örgütsüz olmamız kesinlikle var. En önemlisi ise, inancımızın ve cesaretimizin onların gerisinde olduğunu düşünüyorum. Bunu daha da güçlendirmeliyiz. Gençliğin, emekçilerin sorunlarının çözümü sosyalizm ile mümkün olabilir. Her bulunduğumuz alanda devrimci duruşumuzu ve mücadelemizi göstermeliyiz. Emekçileri ve gençleri mücadelemize dahil etmeliyiz. Örgütlü durursak sorunların üstesinden gelebiliriz.

Deniz: Sosyalist bir ailede büyüdüğüm için ülkemizdeki devrimci önderleri çocukluğumdan beri tanıyorum, diyebilirim. İsmim de zaten Deniz. Kendimi bildim bileli bu insanların hayat hikayelerini dinledim, gittiğim eylemlerde ve etkinliklerde onların mücadelelerine biraz da olsa katkı sunmaya çalıştım. Onların, ülkemizin en önemli insanları olduğuna inanıyorum.

Devrimci önderlerin mücadelesinden örnek alabileceğim çok fazla şey olduğunu düşünüyorum. Ama benim için en önemli olanı, yoldaşlık vurguları. Yoldaşlık bence bir arada çalışmak, örgüt olmak, insan ayrımı yapmaksızın mücadeleye devam etmek demektir. Mücadeleye hizmet edecek her türlü düşünceye yer verilmesidir. Birbirine bağlılıktır. Bunlar benim Denizlerden, Mahirlerden, İbrahimlerden öğrendiğim örnek alınması gereken davranışlardır. Onlarla kendimizi karşılaştırdığımızda ne yazık ki çok fazla eksiğimiz olduğunu düşünüyorum, say say bitmez…

Şu an yaşadığımız bu zamanlarda, ülkemizde zorlukla karşılaşmayan, yaşamda sıkıntı çekmeyen tek bir insan yok bence. Ülkenin başındaki insanları, kendilerini ezen o kişileri canı pahasına savunan bilinçsiz insanlar bile zorluklar içerisinde. Ben bu süreçte, bu iktidara karşı verilecek mücadelede Denizlerden feyz alabileceğimiz çok şey olduğuna inanıyorum. Öncelikle kararlılıkları ve bahsettiğim gibi yoldaşlık ilişkileri. Bize şimdi Z Kuşağı diyorlar. Ben de bu kuşağa ait bir genç olarak, belki onlar kadar büyük bir devrim mücadelesi başlatabileceğimize şimdilik inanmıyorum ancak ülkemizin sorunlarının aşılması için önce bu sorunları yaratan kişilerin devrilebileceğine inanıyorum. Bunu başarabilirsek, gerisi gelecektir.

Sevgi: 68 kuşağı devrimcileri, tüm Türkiye ve Kürdistan halklarının devrimci mücadelesi için önemli bir yol gösterici olmuştur. Gerek Amerikan üstlerine olan tavırlarıyla, gerek milli burjuva yaratma hareketine karşı tepkileriyle mücadelemize yeni bir boyut kazandırılmıştır. Politik kimliklerine bağlı bir ailede büyüdüğümden ötürü benim icin mücadelemizi anlamak ve öğrenmek küçük yaşlarda başladı. Bu sebeple 68 kuşağı devrimci önderlerimizi ailemin politik kimliği dolayısıyla öğrendiğimi söyleyebilirim.

Kendisini “devrimci” olarak nitelendiren her birey politik bir yaşam sürmeyi öğrenmelidir. Türkiye solunun önemli bir eksiği şüphesizdir ki budur. Elbette kimseden her daim bu tavrı yaşatabilmesi beklenemez. Ancak kendimizi mücadelenin bir parçası gördüğümüz takdirde bu tip hal ve tavırları en aza indirmek icin çaba sarfetmeliyiz. Zira öncelikle bireysel, sonrasında toplumsal kanat bu maddelerin es geçilmesinden olumlu etkilenmez.

Gençlerimizin, sıra arkadaşlarımızın içinde bulunduğu bu düzenden ötürü büyük bir öfke beslediklerini anlamak hiç zor değildir. Ancak burada bize büyük rol düşmektedir. Bu öfkenin doğru noktaya yönlendirilmesi tam olarak bizim sorumluluğumuzdur. İktidar ve yandaşlarının gençlerin öfkesinden korktuğunu ve işte bu yüzden bu öfkeyi farklı odak noktalarına çekme çabalarını haliyle zor değildir. Genç kitleyi saflarına çekmeye çalışan, muhalif görünümlü yandaş partilerin ellerindeki en büyük kozlardan birisi ise göçmenlerdir. Bu yapılar öyle bir noktaya gelmiştir ki, öğrenciler iş cinayetlerinde kaybettikleri arkadaşlarının öfkesini bile bu yanlış yönlendirmeler sebebiyle kendi sınıflarından olan insanlara kusmaktadır. Tepkiyi iktidar üzerinden çekme çabası başarılı olan bu yapılar ise, sınıfımızı birbirine düşman kesmekten adeta zevk alır bir haldedir. Bu durumun önünü kesmek bizim elimizdedir. Unutmayın ki mücadelemiz her daim yaşayacaktır. Hepinize kucak dolusu sevgiler yoldaşlarım. Özgür yarınlarda buluşmak üzere.

Enes: Devrimci önderlere ilk başta önyargılıydım. Ancak zamanla amaçlarının halkın kurtuluşa ermesi olduğunu kendi araştırmalarım ile öğrendim ve onları böylece gerçekten tanımış oldum. Onların mücadelesinde bir birlik olduğunu gördüm. Günümüz devrimci kadrolarında da gördüğüm en büyük eksiklik budur. Devrimciler hem çok fazla ayrıştı hem de psikolojik olarak birbirinden uzaklaştı. Ben, günümüz şartlarında Denizlerin fikirlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. Yoksa çok fazla yetersiz kalabilir. Onların devrimci yanlarını ve azimlerini sahiplenmeli, görüşlerini günümüze uygun şekillerle daha ileriye taşımalıyız. Eylem şeklimizi kesinlikle değiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Mahir: Solcu bir ailede büyüdüm. Ben ismi geçen devrimci önderleri ilkin onlardan, çevremden, kitaplardan ve onlar hakkında bestelenmiş müziklerden tanıdım. Küçük yaşlarımdan beri eylemlere, anmalara katıldım. Onların örgütlü mücadelesinin bizlere esin kaynağı oluşturması gerektiğine inanıyorum. Eksik yanlarımız da var elbette. Yeterince örgütlü olmamak, yeterli düzeyde birlik yaratamamak ve çevremize bu birikimlerimizi aktaramamak gibi.

Devrimcilerin daha çaba içerisinde olması gerektiğine inanıyorum. Örgütlenmeli ve bunun akabinde çeşitli iletişim platformları kurmalıyız. Yapabileceklerimiz çok fazla bence. Çaba içerisinde olmalıyız.

Mahmut: Öncelikle kendimi bildim bileli Deniz Gezmiş’i tanırım. Nasıl olur bilinmez ama sanki onun o parkalı fotoğrafı ta ben bebekken kazınmıştır beynime. Babam gururlu bir şekilde anlatırdı Deniz Gezmiş’in cesaretini, idam sehpasına korkusuzca yürüyüşünü. Hatta o anlatınca içimden, “Yahu bu kadar adam asılmış, bu adam nasıl bu kadar akılda kalmış, nasıl bu kadar herkesçe tanınırız olmuş?” diye sorardım. Tabii sonralardan fark ettim, onun çok özel bir yoldaş olduğunu. Son sözlerini duyunca, hakkındaki belgeselleri izleyince tüylerim diken diken olmuştu. Mahir’i de ilk olarak gazete manşetinde, bir sosyal medyada görmüştüm. Yoldaşlarının yanındaydı. Öylece araştırdım. Kesintisiz yazılarını PDF olarak indirip okudum biraz biraz. Tam anlamamakla beraber çok etkilenmiştim. “Böyle bir dönemde hem savaşıp, mücadele edip hem bunları nasıl yazdın?” diye soruyordum kendi kendime. O gün bu gündür hayranlıkla bakarım kendisine. İbrahim de apayrıdır benim için. İşkencelerden, savaştan, sır vermemekten tanıdım onu da. Kısacası devrimci önderler hep güzel, örnek alınacak yönleriyle hafızamda yer edindi.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.