Odak okurlarının geçtiğimiz yılın Mayıs’ında Denizlerin anısına yapılan söyleşi ve “Çukurova Osmaniye Bölgesi’nde Halk Dayanışması” (Odak 2009 Şubat) yazısından da hatırlayacağı İbrahim Çenet, “68” ve “78” devrimci gençlik önderlerindendir. 1949 Osmaniye’de doğdu. İlköğretim ve liseyi Osmaniyede okudu. Deniz Gezmiş ile birlikte İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu. Denizlerin idamını protesto etmek için giriştiği eylemde ağır yaralanarak kamuoyu gündemine geldi. 1974 -75 yıllarında Fransada Sorbon üniversitesinde Fransız dili ve edebiyatı ve Etimoloji okudu. Yeryüzü çocuklarını anlatan “Acı çocuğu krağı çalmaz ” adlı bir anı kıtabı, “Bin çiçekli bahçe” adlı şiir ve kültür sözlüğü kitabı, “Öz ” adlı kısa özlü sözlerden oluşan bir kitabı; “Sümerlerden beri gelen geleneklerimiz” , “Kızılderililer ve Türk Dili” ve de “Kimliğimizin sembollerinden Karacoğlan” adlı çalışmaları bulunuyor.
İbrahim Çenet Osmaniyede kurulu , “ANADOLU HALK BİLİMLERİ KÜLTÜR AKADEMİSİ” derneğin yöneticisidir. 2005 yılında kurulan dernek Özgür İnsan Ödülü ve Özgür Film Festivali gibi etkinlikleri ile tanınıyor. Aşağıda Dernek hakkında İbrahim Çenet ile 23 Mayıs akşamı yapılan söyleşiyi yayınlıyoruz.
Cemalettin Can:
Akademi fikri nasıl oluştu ve dernek nasıl kuruldu?
İbrahim Cenet:
Ben kendi adıma toplum bilim, halk bilim ile ilgilenmek zorundayım. Bunlarla ilgili halkın arasında çalışıyorum. Biliyorsunuz ülkemizde bozuk bir sistem ve bu sisteme karşı bir kabullenmişlik, bir nevi teslimiyet durumu var. Bunun için çokları gibi halkı suçlamak yerine, onları dinlemek istedim. Ayaklarına gittim, bu ölü toprağı serpişmişliği onlara sordum; bazı sonuçlar çıktı.
Cemalettin Can:
Toplum bilim, halk bilim çalışmalarınızdan kısaca söz eder misiniz?
İbrahim Cenet:
Toplum bilimin (halk bilimin) ilgili olduğu alan çok geniş: Kısaca halkın anlayışı, gelenekleri, mantalitesi, felsefesi vb. Biz bunları bileceğiz ki onu etkilemek, değiştirmek gibi konularda doğruya yakın karar ve sonuçlara ulaşalım.
Cemalettin Can:
Batılıların etnografi dedikleri şey mi?
İbrahim Cenet:
Biraz, evet. Etno ulus demek. Ulusun tüm anlayışı da bu halk bilim içerisinde. Ayrıca bizim ülkemiz pek çok ulusal topluluktan oluşuyor, ulusal azınlıklardan oluşuyor. Bunların anlayışlarıyla da birer birer ilgilenmek gerek. Biliyorsunuz ben “ne mutlu Türküm diyene” mantalitesinde değilim. Ben Türküm, ama “ne mutlu insanım” diyenlerdenim. Yani tüm ulusal toplulukların kültürü de bizi ilgilendiriyor.
Cemalettin Can:
Halkın “ayağına gittim” dediniz. Bunu dernek ile mi yapıyorsunuz?
İbrahim Cenet:
Önceleri birey olarak, sonra bireyler olarak, sonra da dernek olarak. Mao’nun şu sözü herkesçe bilinir: “Halkın öğretmeni olmadan önce, halkın öğrencisi olunuz.” Bu önemlidir.
Cemalettin Can:
Akademi fikrinin nasıl oluştuğuna dönersek, halk bilimlerine yönelik bu ilgi ve çalışmaların giderek bir dernek fikrine vardığını söylemek, herhalde yanlış olmaz?
İbrahim Cenet:
Evet. Bir grup arkadaşla, sözünü ettiğim halk bilim çalışmalarına devam ediyorduk. Tabii halkın anlayışına, konuşmalarına, yaşayış uygulamalarına, mantalitesine vb. dair notlar alıyor, fotoğraflar çekiyor ve kamera kayıtları yapıyorduk. Bunları bir araya getirdik.
Cemalettin Can:
Bu çalışmalar nerelerde yürütülüyordu?
İbrahim Cenet:
Özellikle dağ köylerinde. Çünkü halk kültürü şehirlerden kaçmış, ova köylerinden bile kaçmış. Kapitalizmin yoz kültürü yerleşmiş. Şehirlerde de halk kültürü var elbette, eğer insanlar bilinçlenmişse, o nerede olursa olsun iyidir.
Cemalettin Can:
Osmaniye’nin dağ köyleri mi?
İbrahim Cenet:
Evet, ilk önce Osmaniye’den başladık. Sonra bu tüm Çukurova’yı kapsadı, gidebildiğimiz oranda.
Cemalettin Can:
Osmaniyeli olduğunuz biliniyor, ama siz bir o kadar da İstanbullusunuz…
İbrahim Cenet:
Evet, ben hatta Türkiyeliyim ve dünya o kadar da büyük değil benim için.
Cemalettin Can:
Sizin dışındaki kuruculardan da söz eder misiniz?
İbrahim Cenet:
Bizim derneğin kurucuları arasında, dernek merkezinin bulunduğu Osmaniye’nin Çardak Köyü’nden insanlar var, hatta çevre köylerden ve Osmaniye’den aydın insanlar. Ayrıca başka şehirlerden profesörler, heykel tıraşlar, ressamlar, yazarlar da var.
Cemalettin Can:
Derneği kaç kişiyle kurdunuz, nasıl kurdunuz?
İbrahim Cenet:
İlk önce 50 kişiyle başladık. Kültür ağırlıklı bir kaç küçük toplantıdan sonra kuruldu bu dernek.
Cemalettin Can:
Bu sayıya profesörler ve sanatçılar baştan dahil miydi?
İbrahim Cenet:
Evet, baştan dahildi. Prof. Dr. Afşar Timuçin, Prof. Yalçın Yüreğir, Doç. Dr. Çetin Veysal gibi.
Cemalettin Can:
Nasıl başladınız ve neler yaptınız?
İbrahim Cenet:
Önce 2004 yılında bir şiir-müzik-kültür kurultayı yaptık. İlgi çok fazla oldu. Zamanla, bölgemizde geçmişteki kültür insanlarından başlayarak, örneğin Karacoğlan, Dadaloğlu, Orhan Kemal, Ali Püsküllüoğlu gibi, çeşitli çalışma dalları oluşturduk. Bölgeden başlayarak halk müziği, halk dayanışması, üretim teknikleri vb.
Cemalettin Can:
Üretim teknikleri derken neyi kastediyorsunuz?
İbrahim Cenet:
Öncelikle tarımdaki anlayışları, ev yaparken, evlilik durumlarında, bir tehlikeye uğradıklarında ne yaptıkları gibi konular.
Cemalettin Can:
Derneğe neden “akademi” ismi verildi?
İbrahim Cenet:
Derneğin genel amacı halkı tanımak, geliştirmek, gereken yerde değiştirmektir. O zaman da konu çeşitli dallara ayrılıyor. İşte halk bilimin çeşitli dallarında çalışma yapan bu kuruma Akademi dedik, tüzüğümüzde de böyle yazıyor.
Cemalettin Can:
Eğitim, öğrenim gibi bir amaç var mı?
İbrahim Cenet:
Kesinlikle. Kurslar düzenliyoruz. Akademi merkezine yaşlı, yerli şairleri davet ediyoruz, bazen de onların oturduğu köylere gidiyoruz. Gençler bu şairlerden şiirsel konuşma, doğaçlama şiir yapma, yani ozanca teknikleri öğreniyorlar. Kilim dokuma teknikleri üzerine çalışıyoruz. Hastalıkları doğal yollarla tedavi etme, çevreden nasıl yararlanılır vb. konularda eğitsel faaliyetler yapıyoruz.
Cemalettin Can:
Derneğin akademisyen üyelerinin işlevi nedir?
İbrahim Cenet:
Onların işlevi temelde iki yönlü. Birincisi, bu bilim adamlarını halkla tanıştırıyoruz, halktan insanların öğretilerini dinliyorlar; eminiz ki esinleniyorlar. Ayrıca bilgilerini halka da aktarıyorlar. Örneğin bir profesör halktan kadınlara Akdeniz anemisi hakkında bilgiler veriyor, korunmanın yollarını anlatıyor. Halk Sinsin oyunu oynuyor, bir profesör bu Şaman dansının yorumunu yapıyor. Heykel sergileri açıyorlar, resim sergileri açıyorlar, opera-bale topluluğu konserler veriyor vb.
Cemalettin Can:
Opera-bale Osmaniye köylüsünde “zulüm” etkisi yaratmıyor mu?
İbrahim Cenet:
O espriyi biliyorum. Hayır, yaratmıyor. Çünkü halk müziğinin değişik biçimde söylenmesi… Ayrıca herkes de sevmeyebilir.
Cemalettin Can:
Derneğiniz ayrıca her yıl bir ödül organize ediyor…
İbrahim Cenet:
Evet, her yıl Özgür İnsan Ödülü organize ediyoruz. Biz dernek olarak jüriye bir grup güzel insan öneriyoruz, jüri de bu insanlar arasından birilerini belirliyor, yani Özgür İnsan olarak seçiyor.
Cemalettin Can:
Kimlerden oluşuyor bu jüri?
İbrahim Cenet:
Bugüne kadar jüride yer alanların bir kısmı, TMMOB eski başkanı Kaya Güvenç, şair Ataol Behramoğlu, Prof. Dr. Afşar Timuçin, Prof. Yalçın Yüreğir, film yapımcısı Abdurrahman Keskiner…
Cemalettin Can:
Yani bir tek Tarık Akan eksik sanki. O da mı Çukurovalıydı acaba?
İbrahim Cenet:
Jüri hepten Çukurovalı değildir
Cemalettin Can:
Kimlere verildi şimdiye kadar bu ödül?
İbrahim Cenet:
Ödül bugüne kadar Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ, Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Yaşar Kemal, Prof. Dr. Halet Çambel, 2009 yılında da, vefat etmeden önce Prof. Dr. Türkan Saylan’a verildi, ancak maalesef kendisi tören yapılmadan vefat etti.
Cemalettin Can:
Peki, ödül nedir, yani nasıl bir ödül?
İbrahim Cenet:
Biz para, mal mülk, servet vermiyoruz. Bir belge ve özellikle Gılgamış heykeli veriliyor.
Cemalettin Can:
Neden başka bir heykel değil de Gılgamış heykeli?
İbrahim Cenet:
Gılgamış bir destan bile olsa, her destan bir gerçeklikten yola çıkarak oluşturulmuştur. Gılgamış diyor ki tanrılar, kimi egemenler, insanlara gölge ediyor; bu böyle olmamalı. O halde insanlara sıkıntı veren tanrılara, yani egemen insanlara karşı savaş açmalıyım diyor ve serüveni böyle başlıyor. Bu yüzden biz de güzel, demokrat, hümanist insanlara bu ödülü uygun gördük.
Cemalettin Can:
Festival veya benzeri etkinliğiniz oluyor mu?
İbrahim Cenet:
Evet, her yıl düzenlediğimiz Özgür Film Festivali var, bu yıl dördüncüsünü düzenliyoruz. Bu çok önemli bizim için. Başında “altın” sözü yok, “özgür(lük)” var.
Cemalettin Can:
Nasıl bir festival bu, neler yapılıyor?
İbrahim Cenet:
Tek bir ürünle sınırlandırmadık. Şimdilik özellikle belgesel, bilimsel, kısa filmler üzerinde duruyoruz. Halk gelenekleri ve anlayışı, halkın geliştirilmesi ve değiştirilmesi üzerine kurulu filmleri destekliyoruz. Bildiğiniz önemli film festivallerinde neler yapılıyorsa, biz de aynısını yapıyoruz; ama bir farkla: Bizde filmler de serbest, ödül alanların konuşmaları da. Özgürlük sözleri edip de insanların sözünü kesmek olmaz.
Cemalettin Can:
Derneğin coğrafi faaliyet alanı nasıl? Yani bir Osmaniye derneği mi?
İbrahim Cenet:
Belki şimdilik daha çok Çukurova gibi gözüküyor, ama Özgür Film Festivali’yle, Özgür İnsan Ödülü’yle, o kadar da dar değiliz anlaşılan. Kurucularımızın bile bir kısmı büyük şehirlerdeki dostlarımız. Ayrıca “en yerel olan, en evrenseldir” diye de bir belirleme vardır.
Cemalettin Can:
Faaliyetler için gücü ve olanakları nasıl yaratıyorsunuz? İnsanlarla ilişki kurmak, festival düzenlemek vb. finansal kaynak gerektirir, bunu nasıl karşılıyorsunuz?
İbrahim Cenet:
Bu çok önemli. Böylesine büyük organizasyonlar için sponsorumuz yok, peki nasıl çözüyoruz bunu? Bölge halkı ya da büyük şehirlerdeki insanlar gönüllülük esasına göre temin ediyor. Örneğin birileri masa-sandalye veriyor, birileri yemeği üstleniyor, bir matbaacı karşılıksız afiş, el ilanı, davetiye vb. basıyor. Ayrıca valilik az da olsa katkıda bulunuyor, zaten çoğu öğretmen olan insanları öğretmen evinde karşılıksız barındırıyor. Belediye salon veriyor. Yani etrafla dayanışma içerisindeyiz. Doğrudan para katkısı istemiyoruz, hizmet katkısı alıyoruz.
Cemalettin Can:
Derneğin mekanı galiba size ait bir arazi, değil mi?
İbrahim Cenet:
Doğru, bir bakıma derneğin mekanı bana ait bir arazi. Ama ben sanıyorum bu dernekle, Akademiyle özdeşleştim. Şimdilik 1000 m2 kapalı alanı olan bir binamız, 100 bin m2 ekili arazimiz var. Ovadan yüksekte, arkası vahşi bir orman, ovaya hakim bir alan. Yetişmiş, yetişmekte olan ağaçlarımız var. Bunlar da bir nevi vakıf gibi, bu kurumun geliri oluyor.
Kapalı alanın bir bölümü pek yakında bir halk bilimleri müzesi olarak düzenlenecek, bir bölümü misafirhane, bir bölümü de daimi sergi salonları olarak.
Cemalettin Can:
Son olarak geleceğe yönelik düşüncelerinizi sormak istiyorum, yani neler yapmayı planlıyorsunuz?
İbrahim Cenet:
Bu çok önemli. Belki daha gelişkin bir halk akademisine dönüşmek istiyor ve hatta bu yolda ilerliyoruz. Ya da çok özel mahiyette, belki de şu ana kadar Türkiye’de bulunmayan tarzda bir özgür halk üniversitesine dönüşmek için çabalıyoruz. Yoksa bu kadar çaba, bu kadar etkinlik bir derneğin gücünü aşıyor. Belki de uzun olmayan bir zamanda Özgür Halk Üniversitesi mütevelli heyetini oluştururuz ki, bu çalışmaları denetlesin, yönlendirsin.
Cemalettin Can:
Bizim sorularımız bunlardı, sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?
İbrahim Cenet:
3-5 Haziran’da bu saydığımız etkinliklerin hemen hepsinin gerçekleştirileceği bir kültür bayramımız var, burada onu da duyurmuş olalım. Tüm etkinliklerimiz halka açık ve ücretsizdir
Cemalettin Can:
Söyleşi için çok teşekkür ederiz.
İbrahim Cenet:
Ben teşekkür ederim.
ne güzel çalışmalar,kutlarım sizi,keşke İstanbul’da da bir şubeniz olabilse de Anadolu kültürünü öğretebilsek gençlere.3-5 Haziran’da gelmeyi çok istiyorum etkinliklerinize.Kolay gelsin,sevgiyle,türküyle kalın