FENERBAHÇE OPERASYONU

1
1808

Temmuz ayının ilk haftasın­da futbolda şike iddialarına yönelik İstanbul’da düzenlenen operasyon çerçevesinde Fener­bahçe Spor Klübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın da aralarında bulun­duğu 50’ye yakın kişi gözaltına alınmış ve Fenerbahçe tesisleri polis tarafından aranmıştı. Bu operasyonun niteliği, amacı ve zamanlamasını nasıl değerlen­dirmeli?

İstanbul’un üç büyük ta­kımı Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe. Anadolu takımla­rının karşısında farklı bir gücü bulunan bu takımlar, yıllardır Türkiye birinci lig şampiyonlu­ğu kendi aralarında paylaşı­yorlar. Sadece şampiyonlukla kalmıyor, yaptıkları milyarlık sponsorluk anlaşmaları, çeşitli ihaleler, bilet gelirleri, sözleş­meler, transferler gibi önemli maddi güce sahip bir sektör ha­line gelmiş durumdalar. Yıllardır bürokrasinin desteğini alan bu takımlar hem mali hem sosyal hem de politik güç durumdalar. Böyle bir düzen içinde daha faz­la kazanmak ve güçlenmek için yasadışı yollara başvurmaları elbette mümkündür.

Öte yandan ise yıllardır bilinen şike sorununun günde­me getirilmesinin zamanlaması düşündürücüdür. Niye şimdi? Amaç yolsuzluklara karşı mü­cadele olsa AKP hükümetinin kendisi gırtlağına kadar yolsuz­luğua batmış. En son ÖSYS, KPSS sınavlarında kendi taraf­tarlarını gözetmek adına geliş­tirdikleri şifreleme yöntemiyle gündeme gelmişlerdi. Binlerce öğrenci ve ailenin sokağa dö­külmesine rağmen olayın üstü kapatılmıştır. Bu yolsuzluklarla anılan AKP hükümetinin ’’Temiz eller’’ adıyla operasyonlar dü­zenlemesi akla kuşkular getirir.

Bu bir boyun eğdirme operas­yonudur. Fethullah Gülen ve cemaati sayesinde polis ve ordu içinde, eğitimde, siyasette bir güç haline gelen AKP, eski düzen yanlılarını da operas­yonlarla kendisine biat ettiriyor. Sporda buna benzer başka bir olayda yaklaşık bir sene önce Galatasaray Spor Klübü’nün ba­şına gelmişti. Yeni açılan statta Başbakan Erdoğan yuhalanınca yüzlerce taraftara soruşturma açılmıştı. Hatta Başbakan Er­doğan Galatasaray yönetimine ’’İhaleyi henüz size vermedik’’ diyerek de bir gözdağı vermişti. Yaşanan bu olayda bir taraftar grubu suçlu ilan edilerek Gala­tasaray yönetimi taraftarlar adı­na Başbakan’dan özür dilemişti. Diğer adıyla’hizaya’ gelmişti.

Bu, hükümetin güç kazanma operasyonudur. İktidara gelen her parti spor alanı dahil ol­mak üzere kendi egemenliğini hissettirmiştir. 1935-1950 yıl­larındaki tek parti döneminde 16 yıl Fenerbahçe’nin başkan­lığını CHP’li Şükrü Saraçoğ­lu yapmıştır. DP’nin iktidara gelmesiyle Şükrü Saraçoğlu koltuğunu DP milletvekili Os­man Kavrakoğlu’na devretmiş­tir.1960 yılların ortalarında ise CHP ve AP ortak iktidarında Fe­nerbahçe Başkanı CHP’li İsmet Uluğ iken Başkan Yardımcısı ise AP’li Faruk Ilgaz idi. Bugün Fenerbahçe eski düzen ilişkile­ri içinden gelişen yeni gücü iyi görememiş ve yıllardır kendisi­ne göz yuman iktidarın ve yar­gının bir anda kendi aleyhine dönmesiyle başbaşa kalmıştır. Yaşanan bu olay bu nedenle ’temiz eller’ operasyonundan çok iktidarın gücünü gösterdiği, siyasal bir operasyondur. Ayrıca operasyon ile AKP ve Başba­kan Erdoğan İstanbul takımları karşısında ezilen konumundaki Anadolu takımları taraftarların­dan da büyük destek alacağa benziyor.

Bu bir örtüleme operasyo­nudur. Şike operasyon haberle­rinin medyada çarşaf çarşaf ya­yınlandığı sırada başka önemli bir gözaltı daha yaşandı. Zahit Akman ve Zekeriya Karaman Deniz Feneri davası kapsamın­da gözaltına alındılar. Deniz Fe­neri davası küçük haberlerle geçiştirildi. Deniz Feneri ope­rasyonu ile Fenerbahçe operas­yonu birlikte izlendiğinde ortaya çıkan görünüm şudur: Bir ope­rasyon medya eşiliğinde yapılı­yor diğerinde ise medyada ne­redeyse çıt çıkmıyor. O zaman akla Fenerbahçe operasyonu­nun hiç değilse zamanlaması­nın özellikle ayarlandığı düşün­cesi geliyor. İktidar dış baskılara rağmen geciktirdiği operasyonu yaparken dikkatleri kaydırmayı mı düşündü?.

Deniz Feneri operasyonu üç yıl önce Almanya’da yapılmıştı. Deniz Feneri, yoksullara yardım propagandası ile kurulan bir şirkettir. RTÜK eski başkanla­rından Zahit Akman ve Zekeriya Karaman ise bu şirketin önde­gelen isimleriydi. Dinciler elle­rindeki medyayı kullanarak in­sanların dini duyguları istismar etmiş, resmi rakamlara göre 110 milyon euro, gayri resmi muha­sebe hesaplarına göre ise 140 milyon euro toplanmış. Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsma­il Karahan ve Zahid Akman’ın Deniz Feneri adına toplanan paralarla sürekli şirketler kur­dukları ve toplanan paraları kendi zimmetlerine geçirdikleri tespitiyle Alman Federal Savcı­lığı Frankfurt Mahkemesi’nde haklarında dava açıldı. Deniz Feneri soruşturmasına kadar Almanya’ya çok sık gidip gelen Zahid Akman soruşturmanın açılmasıyla Almanya ile ilşiki­sini kesmiştir. Almanya’da do­landırıcılıktan hakkında davalar açılan Zahid Akman ise ilginçtir o sırada Türkiye’de RTÜK Baş­kanı ve yönetim kurulu üyesi idi. Frankfurt Mahkemesinde bulu­nan dava dosyasının 201-250, 501-550, 651-700, 1351-1400, 1701-1750, 2101-2150, 2551- 2600 sayfaları arasında Zahid Akman’ın Türkiyeli göçmenleri dolandıran birçok paravan şir­ketin yöneticiliğini yaptığı sap­taması da yer alıyor. Alman Federal Savcılığı yurtdışında toplanan paraların Kanal 7 üze­rinden Türkiye’ye aktarıldığını banka hesapları ile tespit etmiş ve kanal hakkında da suç du­yurusunda bulunmuş. Savcılık ayrıca Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın denetiminde özel bir programla hazırlanmış muhasebe kayıt­ları olduğunu ortaya çıkarmış. (Mustafa Peköz, 11 Temmuz 2011) Almanya’daki mahkeme kararlarına rağmen Deniz Fe­neri sanıklarının davası üç yıl sonra ele alınıyor.

Basında “temiz eller” ope­rasyonu tam gaz giderken Sivas Katliamının baş sorumlusu ola­rak on sekiz yıldır aranan Cafer Erçakmak ise geçtiğimiz gün evinde ölü bulunmuş olduğu bildiriliyor. Cafer Erçakmak’ın evi Sivas Valiliği’ne 400 met­re, Sivas Emniyetine ise 500 metre uzaklıktaymış. Cafer Erçakmak’ın ölümünün de aran­ması kadar düzmece olup olma­dığı tartışılıyor.

Fenerbahçe operasyonu bu durumda güç odaklarını iktidar karşısında dize getirmek ama­cı taşıyor. Bu operasyon ayrıca kamuoyunda AKP iktdarına kitle tabanı da sağlayacak nitelikte. İktidar böylece yolsuzlukların üzerine gidiyor ve zayıfları koru­yor görününü vermektedir. Baş­ta Karadeniz olmak üzere Ana­dolu takımlarının taraftarlarının sempatilerini kazanmayı da dü­şünüyor olmalılar. Her şeyden önce “temiz eller” operasyonu­nun kendisi şike.

 

1 Yorum

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.