ÖNCÜ ÖRGÜT ÜZERİNE 

0
2686

Hamza Yalçın

Bu yazıda önce devrimci örgütün mücadele açısından anlamına ve önemine değinilecek. Sonra da  kurumlaşmış bir yapı olarak örgütün içinde en kritik gördüğümüz özellikler tartışılacak.

Ünlü fizikçi Arşimet’in “Bana bir kaldıraç verin dünyayı yerinden oynatayım” dediği söylenir. Daha sonra devrimciler bu düşünce ile devrimci örgüt arasında bağ kurmuşlardır. Marksist hareketin henüz ortaya çıkmamış olduğu dönemde Rusya devrimcileri Arşimet’in ünlü sözünden esinlenerek “Bana bir devrimciler örgütü verin Rusya’yı yerinden oynatayım” düşüncesini geliştirmişlerdi. Rusya’nın eski devrimcileri, kendini mücadeleye adamış bir avuç insandan oluşan bir örgüt kurmaları sayesinde Çarlık Rusyasını sarsmışlardı. Lenin de devrimci örgüt düşüncesini, işçi sınıfı hareketiyle birleştirerek dünyanın yerinden oynatılmasana ve değiştirilmesine öncülük edecekti.

Kaldıraç, gücü muazzam artırarak etkin hale getiren bir araçtır. Örgüt böyle bir şeydir.

İnsan araç yapması sayesinde çok sınırlı olan gücünü sınırsız şekilde geliştirir. Mesela yürüyerek Türkiye’den Çin’e çok zor gideriz. Ama uçak denilen araç sayesinde saatler içinde dağları aşar ulaşırız. İnsanlar yüzerek geçmeyi hayal edemeyeceği okyanusları gemilerle geçtiler. Bir sosyal medya aracı sayesinde dünyanın çeşitli yerindeki insanlar, oturdukları evlerden ayrılmaksızın, bir araya gelip görüşebilirler.

Egemen güçler toplumda azınlık oldukları halde devlet olarak örgütlenmeleri sayesinde  iktidarlarını sürdürürler. Devlet adındaki araç, onlara güçlerini birleştirme olanağı kazandırır. Dünyayı yöneten zengin insanlar sayıca dünya nüfusunun yüzde 1’ini bile oluşturmadıkları halde örgütlü oldukları için dünyanın örgütsüz yüzde 99’unu peşlerine takarak dünyada çoğunluk durumuna gelirler.

Ezenler muazzam örgütlenmiş durumdalar. Ezilenler örgütsüz oldukları sürece ezilmeye mahkumdurlar. Devrimci örgüt, özgürlük için mücadelenin temel aracıdır. İşte bundan dolayı egemen güçler ezilenlerin örgütlenmesini çeşitli yollarla engellemeye çalışırlar. Baskılar, yasaklar ve cezalar yanında bir de ezilenlere örgütün gereksiz ve hatta zararlı olduğu düşüncesini empoze ederler. Emperyalizmin kesin bir egemenlik kurduğu dünyada yer alan ve faşizmin pençesi altındaki bir ülkede özgürlükçülük oynayan küçük-burjuva liberalleri bu konuda onlara çok yardımcı olurlar.

Burada örgütün tartışmak istediğimiz kritik özellikleri şunlardır:

Örgüt ve dayanışma

Örgüt dayanışma demektir.

Bir devrimci örgütte birleşmiş insanlar başta mücadele olmak üzere hayatın her alanında dayanışma içindedirler. Hapse düşen devrimci bilir ki dışarıdaki arkadaşları mücadeleyi onun yokluğunda da sürdürmek için daha fazla gayret edecektir. Ayrıca hapse düşen insan oraya herkes için düşmüştür ve bu durumun oluşturduğu zorluklar birlikte göğüslenir. Dayanışma, çalışmada yüklerin adaletli bölüşümü demektir. Mücadelede öne atılan, yalnız bırakılmaz ve ona yoldaşça sahip çıkılır.

Dayanışmanın önemli alanlarından birisi, herkesin örgütü mali bakımdan desteklemek için gayret göstermesidir.  “Birimiz hepimiz hepimiz birimiz” sözünde olduğu gibi kolektif içinden birine karşı bir haksızlık yapan, tüm kolektifi karşısında bulacağını bilir. Herkes yoldaşını kendisi kadar düşünür ve kimse birbirinin derdine ve sıkıntısına ilgisiz kalmaz. Bu dayanışma ne denli derin ve ileriyse örgüt o kadar güçlü olacaktır. Örgüt kendi içinde geliştirdiği dayanışmayla emekçilere ve ezilenlere örnek olmaya çalışır. Devrimci dayanışma, bireyi yapayalnız bırakan ve bireyleri birbiriyle yarışa sokan kapitalist toplumda sınırsız bir umut ve moral gücü yaratma potansiyeli taşır.

Merkezileşme ve koordinasyon

Örgüt, güçlerin en iyi şekilde birleştirilmesi demektir. Birlikten kuvvet doğabilmesi için güçlerin merkezileşmesi ve koordinasyonu gerekir. Eğer güçler merkezi olarak planlanamaz ve aynı hedefe yönelik olarak iyi koordine edilemezse enerji ve olanaklar büyük ölçüde boşa gidecektir.

Örgüt ancak merkezi planlama ve koordinasyon sayesinde kendisini oluşturan tek tek insanların güçlerinin toplamıyla kıyaslanmayacak kadar büyük bir güç yaratan bir araç işlevi görebilir. Örgütlü insanlar güçlerin birleşmesine ve koordinasyonuna katkıda bulunacak bilince ve iradeye sahiptirler.

İşbölümü ve ekip çalışması

Örgüt işbölümü ve ekip çalışması demektir. Herkesin her işi yaptığı, hele hele az sayıda kişinin her işe koşturup durduğu bir faaliyet haliyle güdük kalacaktır. İş bölümü herkesin belli konularda yetkinleşmesini ve ayrı ayrı faaliyetlerin bir tek hareket haline gelecek şekilde koordinasyonunu gerektirir.

Mesela kimileri kolektifin işçi çalışmasıyla, kimileri kadın, öğrenci, mahalle çalışmasıyla, kimileri basın, maliye gibi çok çeşitli işlerle ilgilenir. Herkes ilgilendiği alan hakkında derinlemesine bilgi ve beceri edinmeye çalışacaktır. Bütün çalışmalar ekip kuracak ve ekiple sürdürülecek şekilde ele alınıp yürütülecektir. Ekip çalışmasının sağladığı birlikte düşünme ve davranma olanağı, gelişmenin önünü açar. Örgütlü insan çalışmaya tek kendisinden sorumlu birey olarak değil ekip üyesi olarak yaklaşır ve çalışmada şahsi başarılar değil ekibin başarısı esas alınacaktır.

Eylem

Örgüt eylem demektir. Bir devrimci örgüt, düşünce ve eylemin birliği üzerinde yükselen bir harekettir. Düşüncesiz eylem dar pratikçilik, eylemsiz düşünce ise lafazanlıktır.  Mücadelede aslolan, eylemdir. Lafta kalan örgüt, örgüt değildir (“Örgütü, örgüt yapan, onu kitlelere tanıtan, programlar veya yaldızlı laflar değil, devrimci eylemdir.” Mahir Çayan).

Bir örgüt kendisini esas olarak eylemleriyle ifade etmelidir. Ne kadar zayıf olursa olsun her örgüt gücüne ve koşullara uygun eylemler yapabilir. Yeter ki eylemci bir perspektif olsun. Eylemsizliği mazur gösterecek şekilde  ”Gücümüz yok”, yaklaşımından kaçınılmalıdır. Eylem denince yalnızca basına çıkacak sansasyonel eylemler ya da 1 Mayıs, 8 Mart gibi gösteriler anlaşılmamalıdır. Birlikte bir fidan dikmek de bir eylemdir. Dergi satmak bir eylemdir. Örgütlenme amacıyla ev ziyaretleri eylemdir. Devrimci çalışma doğrultusunda olmak kaydıyla, yani sistemin ilişkileri içinde kaybolmaksızın, dayanışma amaçlı bütün yardımlaşmalar birer eylemdir. Aynı yaklaşımla insanların iyi ve kötü günlerinde onlarla birlikte bulunmak birer eylemdir. Bunlar, amaçlı ve planlı olarak birlikte davranma bilincini geliştirir. Nasıl ki bir cümleyi cümle yapan temel öğe eylem ise devrimci bilinci asıl geliştiren de eylemdir.

Eğitim

Örgüt, eğitim demektir. Devrimci bir örgütün dayandığı ideolojik ve politik birlik yani ortak dünya görüşü ve ortak politikalar mücadele içinde eğitimle sürekli yeniden üretilir. Öğrenme, gelişmenin anasıdır. Örgüt sürekli öğrenen ve gelişen bir mekanizmadır. Her örgüt birimi, birer teorik ve pratik eğitim grubudur. Kararların alınmasından onların uygulanmasına bütün faaliyetler, birer öğrenme ve gelişme alanıdır. Bütün faaliyetlerin üzerinde kolektif olarak düşünülür, tartışılır; başarılar ve başarısızlıklardan dersler çıkarılarak sonuçlara varılır. Örgüt yalnızca kendi sorunlarından ve deneyimlerinden değil Türkiye ve dünya solunun görüşlerinden ve deneyimlerinden; bilimsel, teknolojik gelişmelerden öğrenmeye çalışır.

Devrimcileşme yolundaki eleştiri ve özeleştiri, eğitimde belirleyici öneme sahiptir. Devrimci eleştiri hayata geçirilen pratiği ve onu hazırlayan düşünceleri gözden geçirir. Bu şekilde hem yanlışların düzeltilmesi ve hem de görüşlerin ve pratiğin gelişmesi sağlanır. Örgüt en büyük dikkati genelden birimlere ve kadrolara kadar kendisini eleştirmeye verir. Kimse ve hiçbir şey devrimci eleştirinin üzerinde olamaz. Pratikte yani devrimci mücadele içinde öğrenmeyi esas alan örgüt aynı zamanda toplumdaki bütün kurumlar gibi ve onlardan çok daha büyük önem vererek bir okul sistemi geliştirmek zorundadır.

Özgürleştiren yeni-insan ilişkileri 

Örgüt sisteme alternatif yeni-insan ilişkileri geliştirerek özgürleşmek demektir. Çünkü örgüt sayesinde insanlar sistem dışı davranma olanağına kavuşurlar. Türkiye ne yazık ki örgütsüz solcular ülkesidir.  Yüz binlerce hatta milyonlarca örgütsüz solcu, sistemi sözde eleştirirken pratikte ise sistem içinde kendilerine bir yer kapmaya çalışarak onun gayretli hizmetkarları durumunda yaşamaktadırlar. Özellikle sol kesimden gelen insanların düşünce ve davranışlarında bireyciliğin olağanüstü güçlü olduğunu görürüz. Örgüt sömürücü sistemin insanları korkaklaştıran, köleleştiren bireyci ve rekabetçi ilişkileri sorgulama ve onlardan kurtularak yeni-insan ilişkileri temelinde kolektif mücadele, kolektif yaşama alışkanlığı ve gücü sağlayacaktır.

Kadrolaşma

Örgüt devrimci ilişkiler geliştirerek kadrolaşma demektir. Kadrolaşma sayesinde örgüt sürekli yeni insanlar kazanarak, onları yetiştirerek ve özgürlük mücadelesinin ihtiyaçlarına uygun şekilde konumlandırarak mücadelesine hem süreklilik hem de nitelik ve kuvvet kazandırır. Kadrolaşma bir devrimci harekete dar bir çevreye hapsolmakta kurtulma, giderek toplumdaki en iyi güçlere ulaşma ve kendisini sürekli onlarla yenileme ve geliştirme olanağı sağlar.

Kadrolaşmanın dinamiği devrimcileşmedir. Devrimin en küçük birimi, iki ucunda kadroların yer aldığı yoldaşlık ilişkisidir. Bu ilişkideki insanlar biyolojik robotlar değil duyguları ve bireysel varlıklarıyla somut insanlardır. Ama ilişkinin paydası yani ortak yanı şahsi değil politiktir. Duygular ve bireysellikler devrimci mücadelede buluşur, harmanlanırlar. Sınıf kökeni, yaş, fiziksel görünüm, cinsiyet gibi sınıflı toplumda önemli görülen bütün ilişkiler mücadele ilişkisi içerisinde kökten değişirler. Eşitlikçilik, özgürlükçülük ve dayanışmacılık esastır.

Örgüt içinde önemli görülen meziyet insanların mücadeleye yakınlığı ve devrimciliğidir. İlişkide tarafların birbirinden en önemli beklentisi devrimci çalışma ve mücadeledir. Yoldaşlık adı verilen bu devrimci ilişkinin ucu devrimcileşmeye ve örgüte açık, sisteme ise kapalıdır. Bu anlamda devrimci ilişkiler şahsi ilişkilere çevirilerek özelleştirilemezken duygusal arkadaşlık, akrabalık , hemşehrilik, dostluk gibi özel ilişkilerin devrimcileştirilmesi esastır.

Arkadaşını mücadeleden soğutmak ve kaçırtmak devrimci değerlere, yoldaşlığa ve kolektife düşmanlıktır.

Organlaşma ve devrimci hukuk 

Örgüt organlaşma ve devrimci hukuk demektir. Devrimci örgüt mücadeleyi yürütmeye uygun gelecek şekilde kongre, merkez komitesi, il komitesi, mahalle komitesi gibi çeşitli organlar oluşturur. Organlar hem yukarıdan aşağıya hem de aşağıdan yukarıya hareketle oluşur. Faşizmin egemen olduğu sistemde yukarıdan aşağıya yani yönetici organlardan yereldeki birimlere doğru örgütlenme kaçınılmazdır. Aynı zamanda şartlar ne denli ağır olursa olsun örgütün yönetim kademelerine yükselmede kitlelerle ve yoldaşlarla ilişkinin içeriği, daima önem taşır. Örgüt hem bu konuda hem de alacağı kararlarında kitlelerle diyalog ilişkisinde olacaktır. Devrimci örgüt aynı zamanda bir işleyiş esasına, bir hukuka sahiptir. Organlar ve işleyiş örgüt tüzüğünde ifade edilirler.

Sınıfın ve ezilenlerin öncüsü

Örgüt işçi sınıfının ve ezilenlerin özgürlük mücadelesinin en dinamik, en bilinçli ve en kararlı parçası ve ileri unsurudur. Örgüt özgürlük için mücadelenin güç kaynağıdır. Öncü devrimci görüşleriyle kitlelerin hak ve özgürlük mücadelesine katılır ve orada sosyalizm mücadelesinin genel ve uzun vadeli çıkarlarını savunur. Bu çıkarları grup olarak kendi çıkarlarının daima üstünde tutarak kitlelerin bilinç ve örgütlenme düzeyinin yükselmesi için çalışır. Onun öncülük anlayışı, kendi görüşlerini ve iradesini kitlelere empoze etmeye dayanmaz. Örgüt öncülüğünü, bağlı bulunduğu sınıf ve halkla birlikte mücadele içinde öğrenerek ve örgütlenerek gerçekleştirecektir.

Örgüt işte bu süreçlerin ve faaliyetlerin organlar oluşturarak ve devrimci bir çalışma anlayışı, kültürü ve devrimci bir yaşam tarzı geliştirerek kurumlaşması demektir. Faaliyetler kendiliğindenciliğe terk edilemez. İşler net bir sistem çerçevesinde planlı ve örgütlü yapılır. Politikalar kolektif olarak belirlenir. Kararlar bir disiplin içinde kolektif alınır, kolektif hayata geçirilir; gerek denetim gerekse de değerlendirme kolektif yapılır. Bütün çalışmalar yoldaşlık ruhunu, ekip alışkanlığını, organlaşmayı geliştirecek şekilde sürer. Kimse örgütü keyfine göre yönetemez. Kimse örgütlü işleyişi kendi subjektif durumuna uyduramaz. Kolektif iradeyi oluşturmayı amaçlayan örgüt çalışması içinde herkes mücadelenin ihtiyaçlarına uyum sağlayarak devrimcileşmeye çalışır.

En küçük birim yoldaşlık ilişkisidir, dedik. Örgütlü çalışma, yoldaşlık ilişkisi geliştirecek insanlar bulmakla ve onlarla birlikte grup çalışmaları geliştirmekle başlar.

Marks düşünce ile eylem arasındaki bağa işaret ederken “Filozoflar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır; oysa sorun onu değiştirmektir.” demişti. İşte bizi lafta bırakmayacak olan, devrimci örgüttür. Örgütten kaçış özgürlük mücadelesinden kaçıştır.  “Devrim için mücadele etmeyene sosyalist denmez” ve sosyalizm yolunda mücadelenin en önemli aracı örgüttür. O aynı zamanda kolektif bir güçtür.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.