1991’de sosyalist blok çözüldüğünde karşısındaki emperyalist bloğu da çözdü. NATO çok sonraları, eski Varşova Paktı ülkelerinden kimilerini dahil ederek genişlemiş olsa da, ABD liderliği her geçen gün daha çok sorgulanır oldu. ABD’nin Avrupa’yı her zaman arkasına alan siyaset ve askeri güç kullanımı özellikle Almanya ve Fransa tarafından düşük dozlu da olsa dirençle karşılanmaya başlandı. Böylece ABD liderliği de aksar hale geldi.
Sosyalist bloğun çözülmesiyle oluşan bu aksamayı ABD ‘’tek kutuplu dünya’’, ‘’Yeni dünya düzeni’’ argümanıyla düzeltmeye çalışsa da Rusya ve Çin’in; kapitalizme geçişten 10 yıl sonra, toparlanıp ekonomik ve askeri etkinliklerini artırmaları, çevrelerine ve dünyanın başka yerlerine sermaye ihraç etmeye başlamaları, tek kutuplu dünya hayallerini de yok etti. Liderliği giderek aşınan ABD, güç tahkimi için, bu iki güce karşı olan tutma politikası geliştirdi. Irak, Afganistan saldırı ve işgalleri, renkli ‘’devrimler’’, BOP, Arap emekçilerinin ayaklanmalarının yönünü değiştirme girişimleri, Gürcistan ve Ukrayna’daki ‘’devrimciler’’ kendi alanlarını tahkum etmek ve bu iki gücü kıpırdayamaz hale getirmek içindi.
Tüm bu hamlelerin, çiçeği burnunda iki yeni emperyalist güç Rusya ve Çin’e çarpması kaçınılmazdı ve çarptı. Her iki güç, sömürücekleri, hegemonya alanlarını kaybetmemek için savunmaya geçtiler. Çin’in Asya’da peş peşe ekonomik anlaşmalar yapması, Afrika’ya, Ortadoğu’ya sermaye ihracını artırması Rusya’nın Gürcistan, Belarus, Kazakistan, Türkmenistan ve son olarak Suriye hamleleri…
Bu arada Rusya ve Çin’in hamlelerinin AB emperyalistlerince el altından desteklendiğini de not etmek gerekir. ABD liderliğinin sorgulanması, AB’nin askeri güç oluşturma çabaları, Rusya ve Çin’in askeri ve ekonomik olarak meydan okumaları, emperyalistler arası rekabet, güç, paylaşım mücadelesinde bir üst seviyeye çıkıldığını gösteriyor. Rusya’nın Ukrayna saldırısı ABD ve AB emperyalistlerinin Rusya’yı izole edecek ölçüde geniş ekonomik ve siyasi yaptırımları, yeni bir paylaşım savaşını, dünyayı mahvedecek bir nükleer savaşı gerçek bir tehlike haline getirdi. NATO ülkelerinin Ukrayna’ya hafif silah yardımından sözetmesi ve NATO ülkelerinin alarma geçirilmesine karşı Putin’in nükleer caydırıcı güçlere hazır olun emrinin ardından Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un ‘’3. Dünya Savaşı nükleer bir savaş olur, bu yıkımdır’’ sözleri, sıcak savaş olursa alacağı biçimin de göstergesidir.
KAPİTALİZM İÇTE VE DIŞTA SAVAŞ YIKIMDIR.
Sınıflı toplum tarihi baştan sona savaş ve katliamlar tarihidir. Başka türlü de olamazdı. Bir toplumda sınıflar varsa, orada ezenler ve ezilenler vardır. Sınıflardan biri kaçınılmaz olarak ayrıcalıklı ve egemen olacaktır. Egemenliğini, ayrıcalıklarını, sahip olduklarını korumak için bunları toplumun çoğunluğu aleyhine durmadan geliştirmek zorundadır. Bu da toplumda sürekli gerilim oluşturur. Yoksulluk derinleşir, yayılır. Durumu kabul etmeyen toplumun emekçi-yoksul kesimleri yasalarla, polis, mahkeme, hapishanelerle, bunlar yetmediğinde doğrudan katliamlarla sindirilmeye çalışılır.
İçte egemenliğini koruma çabası, aynı zamanda egemenlerin kendi aralarındaki rekabeti de içerir. Tekelci çağda bu rekabet tamamen mafya yöntemlerine dayanır. Aynı durum dış pazarlar için de geçerlidir. Rekabet kızıştıkça alttan alta süren tüm çirkinliklerin biriktirdiği çıban-savaş patlar. Kapitalizmin tarihi, dünyanın her yerinde sömürgecilerin kimi zaman sömürgeleştirecekleri ülkelere açtıkları, kimi zaman bunlar için birbirleriyle yaptıkları savaşların; iki büyük dünya savaşının; Vietnam, Afrika, Ortadoğu, Afganistan savaşlarının gösterdiği gibi savaşlar tarihidir. Sosyalist bloğun dağıldığı 1991 yılından beri dünya savaşsız tek bir gün bile geçirmedi. Ve en sonunda bugün dünyanın her bir köşesinde yaşayan tüm insanları tedirginliğe iten savaş başladı.
Bu savaşı kimin haklı kimin haksız olduğunu tartışarak ele almak sadece taraf olmakla sonuçlanır. Zira savaş emperyalistler arası güç mücadelesinin bir sonucudur. NATO’nun kışkırtmaları, Rusya’nın yayılmacılığı, Ukrayna’nın nazi özentisi politikaları gibi bir iki taraf da bir takım argümanlar öne sürebiliyor. Bu argümanlarla durumu değerlendirmek, paylaşım mücadelesini; onun yarattığı ykımı, geleceksizliği, birkaç tekelin karı için binlerce insanın katledilmesini, yüzbinlercesinin yerinden yurdundan edilmesini, yüzbinlerce çocuğun savaş dehşeti içinde psikolojisinin bozulmasını, binlerce çocuğun ölmesini, sakat kalmasını binlercesinin öksüz-yetim kalmasını, yaşamlarını mülteci olarak sürdürmek zorunda kalmasını kabul etmek, meşru görmek demektir.
Kapitalist emperyalistlerin pazar için, toprak için, bir diktatörün delice arzuları için vb. ne için olursa olsun çıkardıkları tüm savaşlar haksızdır. Çünkü kapitalizm işçi sınıfını sömürüp onu üretim araçları ve üründen yoksun bıraktığı, bu sömürüyü sürdürebilmek için baskı ve teröre başvurduğu için haksızdır. Üstelik kendi ülkesiyle yetinmeyip, başka ülkelerin kaynakları ve işçi-emekçilerini de sömürmek için o topraklara göz koymakta; bunun için savaş çıkarmaktadır. Savaş ister iki devlet arasında ister daha çoğu arasında olsun, tüm insanlık için bir yıkımdır. Savaştan sadece o sırada silah satışıyla, sonrasında ise yıktıklarını yeniden yapmakla tekeller karlı çıkar!
Gelişen teknoloji nedeniyle bugünün savaşları geçmişe göre oldukça yıkıcıdır. Şimdilik nükleer silahlar kullanılmıyor ama kullanılan silah, bomba, füzelerin yarattığı tahribat ve ölümler çok yüksektir. Salt bu silahlarla yürütülecek bir dünya savaşı bile dünya nüfusunu yok etme potansiyeli taşımaktadır.
Savaş işçi sınıfı için çok daha büyük tahribatlar yaratır. Savaş ortamında iş koşulları ağırlaştırılır, sömürü ve baskı derinleşir. İşçi sınıfı kelimenin tam anlamıyla kale durumuna düşer. Aynı zamanda savaş işçi sınıfının sınıf bilincini zayıflatır. Milliyetçi duygularla sömürüye daha kolay boyun eğmesine zemin oluşturur.
Kapitalist emperyalizm işçi sınıfından daha fazla artı değer sızdırma yolu kalmadığı için üretimde; kitlelerde rıza üretme kapasitesi zayıfladığından, eskisi gibi yönetme olanağı kalmadığından ve kitlelerinde eskisi gibi yönetilmek istemediklerinden siyaset ve yönetimde postmodernizmin yarattığı yıkımı toparlayamadığı için kültür ve sanatta tıkandı, sıkıştı. Bu yüzden kapitalist-emperyalist devletlerin liderleri ağızlarını her açtıklarında cehennem alevleri saçılıyor ortalığa. Daha iyi bir yaşamdan sözedilebilen tek bir egemen yok. Sadece savaştan sözediyor, birilerine dünyayı dar etmekten bahsediyorlar!
SAVAŞA KARŞI
İşçi sınıfı ve emekçiler için bu savaş önemli bir uyarıdır. Artık emperyalistler doğrudan cepheleşmeye, birbirilerine namlu doğrultmaya başlamıştır. 3. Dünya Savaşı ciddi bir tehdit olarak insanlığın tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallanıyor artık. Böyle bir savaş olasılığı sorulduğunda Einstein’in ‘’3. bilmem ama 4.sü taş ve sopalarla olur’’ dediği rivayet edilir. Bugün bu sorunun cevabı, 4.sü olmayacak çünkü insanlık kalmayacak olabilir ancak. Aslında kapitalizm, savaşsız da insanlığı öyle bir noktaya taşıyor ama savaş bunu hem hızlandıracak hem de ne yapılsa geri dönüş olanağı bırakmayacaktır.
Bu yüzden işçi sınıfı, diğer ülkelerdeki sınıf kardeşlerine karşı herhangi bir ulusal duyguya prim, kendi ülkelerindeki egemen sınıf olan burjuvalara karşı da taviz vermemelidir. Savaş ancak, sınıf bilincini kuşanırsa, işçi sınıfı önleyebilir. Bunun için NATO gibi savaş örgütlerinin dağıtılması; ikili, bölgesel, kıtasal, kıtalararası vb. her türden savunma-askeri anlaşmaların yasaklanmasını; nükleer silahların imha edilmesini; orduların küçültülmesini ve profesyonel orduların ortadan kaldırılmasını; tüm paralı asker eğiten, barındıran şirket vb. oluşumların dağıtılmasını, yasadışı ilan edilmesini; silahlanmaya ayrılacak paranın insanlığın en temel ve acil ihtiyaçlarına aktarılmasını gibi onlarca talep yükseltmeli, bir barış hareketi yaratmalıdır. Bilinmelidir ki kapitalizm aşılmadan savaşlar ancak geçici olarak önlenebilir. Çünkü kapitalizm bir sömürü düzenidir ve Marx’in dediği gibi %80 kar için cinayet işlemeyecek tek bir kapitalist yoktur. İşçi sınıfı sadece yaşamak için bile sosyalizmi kurmak zorundadır.
27 Mart 2022
Erol Zavar-Mahmut Soner