Haftanın Özeti: Peki biz sosyalistler ders aldık mı?

0
410

Hafta içinde çok ilginç gelişmeler yaşandı. Türkiye’den başlayacak olursak en önemli olaylar büyük depremin birinci yıldönümüyle ilgiliydi. Hatay başta olmak üzere yurdun çeşitli yerlerde önemli protesto gösterileri yaşandı. Hatay’da on binlerce depremzedenin yaptığı kitlesel gösteride hem Sağlık Bakanı Fahrettin Koca hem de başta Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş olmak üzere CHP’liler yuhalandı. Muhalif ve hatta liberal medya depremin yıldönümünde hükümetin halka verdiği sözleri nasıl tutmadığını gözler önüne serdi. Erdoğan’ın Hatay’da belediye hizmeti istiyorsanız oyunuzu iktidar partisine vereceksiniz, anlamındaki sözleri, depremde en büyük yıkımı yaşayan Hatay halkının ve kamuoyunun öfkesine yol açtı. AKP’ye oy vermemiş olan halk bu sözleri “demek ki 7 gün boyunca bize kasten yardım göndermemişler”, diye yorumladı.

AKP kendisinden olmayan belediyeleri daha çok cezalandırdı fakat aslında sadece Hatay’a değil kendisinde olan belediyelere de yardım göndermemişti. Hatay’a CHP belediyeleri de yardım edememişti. Hatay özelinde halkla dayanışma esas olarak sol örgütler ve örgütsüz sol ve halktan insanlar tarafından yapıldı.

Mevcut CHP yönetiminin Hatay’da çok büyük tepki toplayan Lütfü Savaş’ı aday göstermesi halkın duygu ve düşüncelerinin ve isteklerinin nasıl göz ardı edildiğinin örneklerinden biri oldu. Sosyalist sol deprem bölgelerinde halka yardım etmek için canla başla çalıştı fakat mevcut çalışmalar hem tek tek gruplarla sınırlıydı hem de çalışmaların propaganda yanı çok fazlaydı. Asrın felaketine dönüşen deprem Türkiye’de ve yurt dışında halkta asrın dayanışmacı duyarlılığını ortaya çıkarmışken devrimci örgütler bu duyarlılığı ülke çapında bir seferberliğe götürecek yerde kendilerini grupsal çabalarla sınırladılar. Grupsal çabalar ağırlıkla grup propagandası ve grubunun örgütlenmesiyle iç içe geçmişti. Bu yüzden muazzam halk duyarlılığı yetkilileri etkili önlemler almaya mecbur edecek ülke çapında bir halk seferberliğine dönüştürülemedi. Solun bütünü olarak davranarak halkı bilincinin ve örgütlenmesinin geliştirilmesi yaklaşım ne yazık ki sosyalist örgütlerin dar bakışı nedeniyle dışlanmaktadır. Dünyayı değiştirmek iddiasındaki örgütler dünyaya içine girdikleri kuyulardan bakıyorlar.

Hatay halkı sosyalist örgütlerin gayretlerini taktir ettiği için milletvekilliği seçimlerinde TİP’ten milletvekili adayı gösterilen Can Atalay’ı seçti. Öyle görünüyor ki TİP halkın bu duyarlılığını yanlış yorumladı. Biz halkın bu tercihini, TİP’e oy veren halkın Türkiye solunu CHP ve HDP’ye tercih etmesine yorumladık. Halk bağımsız bir sosyalist sol istiyor. Bunu gerçekleştirilmesi için solu birlikte davranış içinde görmek istiyor. Ancak ayrı ayrı örgütler ve şahıslar ise halkın bu özlemine uygun koordineli davranarak halk muhalefetini geliştirmek yerine küçük fırsatlara yoğunlaşarak kendi grubunu geliştirmeyi seçiyor. Grup davranışı ya da bireyci davranışlar temelindeki solculuğu küçük hesaplar görmek gerekiyor. Bu tutum sosyalist hareketi ve halk muhalefetini geliştirmiyor, geriletiyor.

Deprem dayanışması sürecinde Türkiye solunun birlikte davranamayışı asrın felaketi karşısında asrın dayanışmasını ortaya koyacak halk seferberliği olanağını ortadan kaldırmakla kalmadı. Sol örgütler en çok sempati yarattıkları Hatay Defne’de bile bir araya gelmeyi başaramayarak halkın bir kez daha düzen partilerine mahkum olmasına yol açtılar.

Bir kısım sosyalist güçler ise ne yazık ki hem diğer sosyalist örgütlere karşı küçümseyici tutumda yer alıyor hem de ısrarla kendi kendisine zarar veren şaşırtıcı bir eylem çizgisi izliyor. Büyük deprem felaketinin yıldönümü 6 Şubat’ta Çağlayan Adliyesi’nde polis noktasına yapılan saldırıda iki devrimcinin ve bir sivil insanın hayatını kaybetmesi, sol çevrelerde derin üzüntü ve şaşkınlık yarattı. İktidar eylemi istismar ederek gündem saptırırken öldürülen üçüncü insanın sorumluluğunu da eylemcilere yıktı. Devrimci isyan duygusu ve mücadele azmi, anlatıldığında halkın anlayacağı doğrultuda seferber edilmelidir. Türkiye’deki mevcut güçler ilişkisi ve halkın durumu bu tür eylemlerin başarı sağlamasına uygun değil. Burada yanlış gördüğümüz diğer eylemleri saymak istemiyoruz. Türkiye solunun bilinçsizce kendi kendisini tüketen bir görünüme düşmesi hem devrimci niyetlerle mücadele eden fedakar devrimcilere hem de solun bütününe zarar vermektedir.

Geride bırakmakta olduğumuz hafta boyunca AKP iktidarının Irak başta olmak üzere Ortadoğu’da çok aktif olduğunu gördük. MİT Başkanı İbrahim Kalın önceki ve geçtiğimiz hafta Irak’a ve Katar’a gitmişti. Irak’a gidişler bu hafta Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak tarafından sürdürüldü. Bu trafiğin PKK’ya karşı olduğunu tahmin etmek zor değil. Hükümet PKK’yı Irak’ta yalnızlaştırmaya çalışıyor.

Katar’a yapılan yolculuklarda Hamas ile İsrail arasındaki esir değişiminde rol almanın yanında Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz yolunun kullanılamaz duruma gelmesini fırsata çevirerek Basra’dan Bağdat’a ve Türkiye’ye kara ve demiryolu projesini hayata geçirme isteği görülüyor.

Hafta içinde Başak Demirtaş’ın İstanbul Belediye Başkanlığı için adaylığı olasılığı çok tartışıldı. Bilindiği gibi Başak Demirtaş yedi yıldır hapiste yatan Selahattin Demirtaş’ın mücadeleci eşidir. PKK sözcülerinden Mustafa Karasu’nun açıklamaları örgütün Başak Demirtaş’ın adaylığına razı olmadığı şekinde yorumlandı.

Erdoğan AYM tarafından bir kez daha ikaz edildi. AYM Başkanı Zühtü Arslan Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törende “AYM kararlarına uyulması anayasal zorunluluktur” dedi. Bilindiği gibi Hükümet Milletvekili Can Atalay’ın serbest bırakılması AYM kararına uymayı reddetmektedir.

Geride bıraktığımız hafta boyunca yurdun çeşitli yerlerinde işçi direnişleri sürerken 70 günü aşkındır direnen Özak tekstil işçileri, Levi’s mağaza önünde yaptıkları gösteride gözaltına alındılar. Özak işçileri BİRTEK-SEN öncülüğünde sendikal hakları için mücadele ediyorlar. Gözaltına alınan işçiler ertesi gün serbest bırakıldılar.

İş kazaları adı altında işçi cinayetleri ne yazık ki bütün hızıyla sürdü. Zonguldak’ta madende göçük sonucunda bir işçi yaşamını yitirdi, bir işçi yaralandı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) açıklamasına göre, son 10 günde 10 işçi çalıştığı inşaattan düşerek yaşamını yitirdi.

Şimdi de dünyadaki gelişmelerden seçtiğimiz haberleri yorumlayacağız. Hamas’ın esir değişimi önerisine ret cevabı veren İsrail kasabı Netanyahu: “Savaşı tüm cephe ve sektörde sürdürüyoruz” dedi. Hamas’ın esir değişiminde birisi El Fetih (Mervan Barguti) diğeri FHKC liderlerinden (Ahmed Saadet) iki tutsağı ısrarla istediği belirtiliyor. Bu da Filistin direnişinin Hamas ile sınırlı olduğu iddialarını yalanlıyor.

İran yanlısı bir grup YPG’nin güçlü olduğu Deyrizor’daki ABD üssüne saldırı gerçekleştirdi. Saldırıda YPG’nin 6 asker kayıp verdiği açıklandı. Ardından ABD düzenlediği SİHA saldırısıyla Kataib Hizbullah komutanını öldürdü. Bu saldırı Irak’ta kitlesel gösterilere yol açtı. ABD’nin Irak’ta ve Suriye’de sürdürdüğü işgalci tutumu her geçen gün kötüye girmektedir.

Komşumuz Yunanistan’da binlerce öğrenci hükümetin eğitimi paralılaştırmasına karşı üst üste eylemler gerçekleştirdiler. Avrupa’da süren çiftçi eylemleri Portekiz’e sıçradı. Portekiz çiftçileri İspanya sınırındaki yolu kapadı. İspanyol çiftçiler eylemi desteklediler. Çiftçiler, AB’nin tarım politikasının değiştirilmesini, AB dışı ülkelerden gelen ürünlere kısıtlama ve denetleme getirilmesini, enflasyondan ve yakıt fiyatlarındaki artıştan kaynaklanan zararlarının karşılanmasını isteyip, tarladan çıkan ürünlerin katlanan fiyatlarla raflarda yer almasının önüne geçilmesini talep ediyor. Batılı ülkelerde iktidarlara karşı eylemler etkili olmaktadır. Almanya’da yaşanan ırkçılık karşıtı gösteriler ve aynı zamanda Sahra Wagenknecht’in Sol Parti’den ayrılarak Kürselci güçlere daha az yakın yeni bir hareket başlatması sonucunda ırkçı partinin (AfD) oyları düşmektedir. Bu gelişme Avrupa’da ırkçılığın yükselmesinde Avrupa solunun büyük sorumluluğu olduğu yolundaki değerlendirmelerimizi doğrulamaktadır. Küreselci emperyalist güçlerin Liberal Demokrasi çizgisine yakın politikalar savunan Sol Parti’nin seçmen desteğinin ise barajın altında kaldığı görülmektedir. Darısı Avrupa’da ve dünyada benzeri çizgideki partilere ve örgütlere diyoruz.

Trump’a yakın görünen ABD’li gazeteci Tucker Carlson’un Rusya’ya gidip Putin ile söyleşi yapması dünyada büyük ilgi topladı. Bugün yayınlanan söyleşide Putin yeni Rusya’nın Rus milliyetçiliğine ve Ortodoks Hristiyanlığa dayanan burjuva bir ülke olduğunu, Batılılarla birlikte davranma çabalarının bu güne kadar nasıl boşa çıktığını anlattı. Ukrayna’daki savaşta Rus’un Rus’u öldürdüğünü anlatan Putin ABD’nin artık dünyanın tek egemeni olmadığını kabul etmesi gerektiğini, aksi halde kendi kendisine de zarar verdiğini belirtti. Putin’e çok etkili propaganda imkanı sağlayan görüşme Biden yanlısı Batılılarda tepkiyle karşılanıyor. Geride bıraktığımız haftada Ukrayna’daki savaş Ukrayna’yı tüketmeye devam ederken Batılı güçlerin kuklası Zelenski iktidar mücadelesi içinde olduğu Genelkurmay Başkanı Valeri Zaluzhni’yi görevden aldı. Ukrayna savaşındaki gelişmeler ABD’de bu yıl yapılacak seçimlerde Trump’ın iktidara gelme ihtimalini kuvvetlendiriyor.

Haftanın derlediğimiz haberlerini en baştaki konuya dönerek bitiriyoruz. Depremler ülkesi Türkiye’de İktidarların ihaneti yüzünden depremler felaketlerle sonuçlanıyor. Grupçu ve bireyci saplantılar nedeniyle güçbirliği yapamayan sosyalistler ise depremlerin felekte dönüşmesini önleyecek tarihsel fırsat önlerine geldiği halde birlikte davranarak halkı seferberliği geliştirmek yerine grupsal kazanımlarla uğraşıyorlar. Bu aymazlık halkın egemen güçlere teslim edilmesine ve her seferinde kaybetmesine yol açıyor. Devrimciler farklı örgütlerde olabilirler fakat birlikte davranmaya mecburdurlar.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.