Metin Yeğin ile söyleşi: “Arjantin halkı için bir şeyleri değiştirebilecek tek şey yine, şenlikli günlerde başkanlık sarayından Miami’ye havalanarak kaçan başkan görüntüleri olacaktır”

0
280

Kasım ayında Arjantin’de yapılan ikinci tur Devlet Başkanlığı seçimlerini, “aşırı sağcı” görüşleri ile ön plana çıkan Javier Milei kazanmıştı. Milei oyların yüzde 56’sını almıştı.

Milei, başkanlık koltuğuna oturduktan sonra ilk ziyaretlerini ABD ve İsrail’e yapacağını açıklamıştı. Devlet Başkanı, kamuoyunda “sağ popülist” olarak lanse edilmeye çalışılsa da görüşleri bunun çok daha ötesindeydi. Milei’nin “vaatleri” arasında Merkez Bankası’nın kapatılarak para birimi olarak Dolar’ın kullanılması, bireysel silahlanmanın önünün açılması, kadınların kürtaj hakkının yasaklanması gibi şeyler bulunuyordu.

Milei’nin iktidarına karşı şimdi Arjantin’de protesto gösterileri gerçekleşiyor. Kimileri onun seçilmesini Latin Amerika’da sağın yükselişi olarak değerlendirirken kimileri ise Arjantin’de yıllardır yaşanan ekonomik krize karşı halkın yanlış kişiyi seçmesi, şeklinde görüyor.

Milei’nin Devlet Başkanı olarak seçilmesi sürecini, yaşanan gelişmeleri, bu gelişmelerin Latin Amerika’ya etkilerini, sürecin Türkiye ile benzerliğini ve dünya konjonktüründeki yerini uzun zaman Latin Amerika’da bulunmuş, buradaki halk hareketlerini ve gelişmeleri yakından takip edebilmiş Metin Yeğin’e sorduk. Kendisine yönelttiğimiz sorularımızı ve verdiği cevapları siz değerli okuyucularımız ile paylaşıyoruz…

Odak: Latin Amerika’da son bir iki yıl içinde yapılan seçimleri sol partilerin ve ittifakların kazanmış olması yeni bir sol dalganın yaşandığına yorumlanırken, geçtiğimiz ay Arjantin’de yapılan başkanlık seçimini faşist cunta destekçisi, aşırı sağcı ve neoliberal politikaların savunucusu Javier Milei kazandı. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Metin Yeğin: Öncelikle şunu söylemem gerekir ki her ne kadar Latin Amerika uzaktan çok birbirine benzer ve bir bütün olarak görülse de aslında hiç böyle değil. Öncelikle çok büyük bir coğrafya. Hani bize neredeyse yan yana gibi gelen Lima’dan Buenos Aires’e geçenlerde uçakla 4.30 saate ancak gidebildik. Eh, aynı zamanda Peru ile Arjantin’i politik ve kültürel olarak karşılaştırırsak bu “mesafe” çok daha büyür. Tamamen komşu ülkeler için de bu böyle. Arjantin ile Brezilya ya da Uruguay’ın benzerliği, bizim Yunanistan ile benzerliğimizden çok daha az aslında. Bu yüzden, özellikle “sol dalga” diye nitelendirdiğimiz gelişmeleri, her ülkenin dalga kıranı ile birlikte analiz etmeliyiz. 

Bu söylediklerimden sonra belki size paradoksal gelecek ama Milei’nin zaferi yani Arjantin’de olanlar, bütün dünyada olanların benzeri! Dünyada post-neoliberal dönem, ya radikal solun ya da faşistlerin iktidarlarına dönüşmek zorunda.

İşte Milei bunun Arjantin versiyonu. Bir de şöyle bakmak lazım ki sistemin yani kapitalizmin en büyük mahareti olan hacıyatmaz dengesinin sağa yuvarlanışından başka bir şey de değil bu. Kapitalizmin en büyük gücü “flexibıl-esnek” olması. Bir yandan itince diğer tarafa gidiyor, bu sefer de bu denge içinde merkez sağ bir iktidar yerine ikinci turda, bu sağ faşistlerin yanına geçince, başka “enteresan bir sağ”a gitti o kadar. Yoksa hacıyatmaz iş başında, bu açıdan bir şey değişmedi.  

Odak: Sol güçlerin Arjantin’de yaşanan başarısızlıktaki etkileri nelerdi ve Arjantin’de sağın iktidara gelişi önümüzdeki süreçte Latin Amerika’yı nasıl etkileyebilir?

Metin Yeğin: Uzun zamandır Arjantin ‘sol’unda sorunlar var. Benim de doğrudan yaşadığım 8 günde 5 başkan deviren, ikisinin gözlerimizin önünden balkondan Miami’ye kaçtığı günler çok gerilerde kaldı. İsyanın yaratıcılığı ancak bu kadar değiştirebildi her şeyi.

Sistem dediğimiz şey bıraktığımız yerden, yine işlemeye başlıyor. Saatleri kırmadığınızda, onu ayarladığınız yerden, biraz ileri ya da geri işliyor saat. Yanlış anlamayın, bunu küçümsemiyorum ama bu kadar işte boyu. Bu yüzden Peronist hükümetlerin, halk hareketlerini, mesela Barikatçılar hareketlerini-Piquteros hareketini kendisine bağlaması, bir toplumsal muhalefet olma durumundan, Peronist iktidarın dostları durumuna soktu. Bu musibet yani Milei, belki bunu yeniden kazandıracaktır. (Gülerek – Odak) Harekette bereket vardır!

Odak: Ekonomisindeki kırılganlık, gelir dağılımında adaletsizlik, yolsuzluk, işsizlik ve yoksulluğun derin olması ile sıklıkla Türkiye ekonomisi ile karşılaştırması yapılan Arjantin ile sosyal ve politik kıyaslama için neler söyleyebilirsiniz?

Metin Yeğin: Türkiye ekonomisi belki, farklı yıllar olarak karşılaştırılırsa Arjantin’e daha çok benzer. Mesela Arjantin’in 1990’lı yılları Türkiye’nin 2000’li yıllarına daha çok benziyor. Ancak bana göre Türkiye’nin son 10 yılı çok daha farklı. Bizde “çevre ülkeler üzerinden” bir akbaba ekonomisi var ki bir benzerini ben şu anda bilemiyorum. Bu yüzden sosyal adaletsizlik, işsizlik, yoksulluk açısından, bir oranda benzeyebiliriz ama neoliberal ekonominin çökme günlerinde, çevre ülkelerin yıkımının ganimetini paylaşan bir Türkiye, kendi gerçek krizini ileriye erteledi. Geçenlerde Financial Times’ın ekonomik analizinde Türkiye 9. sıradaydı, İtalya’nın, Fransa’nın filan üstünde. Tam olarak doğruluğunu tartışabiliriz ama akbaba ekonomisinin etkisi çok açık.

Ayrıca öte yandan, Arjantin’in bir çok kazanımı yaşamış olan halk hareketleri var. Bunlar feleğin tekerine çomak sokabilir. Bizde ise hala “makul” olalım sözleriyle avunuyor muhalefet.

Odak: Çin’in Latin Amerika’da birçok projeyi yürüttüğü ve finanse ettiği bilinmektedir. Kuşak-Yol Projesi kapsamında 2022 yılının Şubat ayında Çin ile bir mutabakat zaptı imzalayan Arjantin 1 Ocak 2024 itibari ile BRICS’e (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) resmen üye olacak olan devletlerin arasında yer alıyor. Fakat sağcı devlet başkanı Milei’nin böyle bir üyeliğe dahil olmayacağı yönünde açıklamalar da yapıldı. 

ABD’nin “arka bahçesi” olarak gördüğü bölgede nüfuzu azalırken Çin’in yanı sıra Rusya’nın da etkisinin arttığı bir süreçte bu nasıl bir gelişmeye yol açabilir?

Metin Yeğin: Milei böyle dedi ama sonra hemen yan çizdi. Seçim sırasında sık sık dile getirdiği, Çin ile ilişkileri kesmek, Merkez Bankası’nı kapatmak gibi şeyler için daha “sakin” bir yerde şimdi. Aslında sistemi parçalamadığınızda, siz iktidarı pek değiştiremezsiniz, iktidar sizi değiştirir.

Bu sadece sol için değil sağ için de geçerli. Bolsanaro’lu Brezilya’yı düşünün. Çin dünya ekonomisinin ayrılamaz bir parçası. Her şeye rağmen ABD bile Çin ile ekonomik ilişkileri kesebildi mi? Özellikle Türkiye, Arjantin, Brezilya, Hindistan gibi ülkeler ekonomik anlamda, sistemin dışına çıkmadıkları sürece artık ABD’den daha “bağımsız” hareket edebiliyor. Bu yüzden Çin ve Arjantin ekonomik ilişkilerin neredeyse aynı şekilde devam edeceğini ama bunun Arjantin halkı için pek bir şeyi değiştirmeyeceğini düşünüyorum. Arjantin halkı için bir şeyleri değiştirebilecek tek şey yine, şenlikli günlerde başkanlık sarayından Miami’ye havalanarak kaçan başkan görüntüleri olacaktır. 

Odak: Sorularımıza zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.