Amerika İkinci Dereceden Bir Güç mü?

0
442

Godfree Roberts*

Suç sanayisizleşmede

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana çoğu Britanyalı, bir yandan Britanya’nın birinci dereceden bir dünya gücü olmaya devam etmesi gerektiği önermesini sorgusuz sualsiz kabul ederken, diğer yandan da yaşam standartlarının yükselmeye devam etmesi ve sosyal hizmetlerin dış politika taahhütlerini finanse etmek için vergilerden korunması gerektiği konusunda ısrarcı olmuştur. Sorun, Britanya’nın Büyük Güç olarak düşünmeye ve davranmaya devam edip edemeyeceği değil, bunu karşılayıp karşılayamayacağıdır. – F. S. Northedge, 1970.

İyi haber şu ki savaş olmayacak.

Üzücü haber ise Amerika’nın savaşı göze alamayacak olması.

1980’lerin neo-muhafazakar politikaları -devletin küçültülmesi ve her şeyin özelleştirilmesi- ABD’yi ekonomik, endüstriyel, bilimsel ve hatta STEM sıralamasının da gösterdiği gibi askeri açıdan rekabet edemeyen ikinci kademe bir güç haline getirmiştir:

Neden başarısız oluyoruz

ABD’nin Ukrayna’da başarısız olmasının en az yedi nedeni var. Correlli Barnett şöyle diyor: “Bir ulus-devletin gücü hiçbir şekilde sadece silahlı kuvvetlerinden değil, aynı zamanda ekonomik ve teknolojik kaynaklarından; dış politikasını yürütme becerisinden, öngörüsünden ve kararlılığından; sosyal ve siyasi örgütlenmesinin etkinliğinden gelir. En önemlisi de ulusun kendisidir: insanlar; onların yetenekleri, enerjileri, azimleri, disiplinleri, inisiyatifleri; inançları, mitleri ve yanılsamaları. Dahası, tüm bu faktörlerin birbirleriyle olan ilişkilerinden oluşur. Ayrıca, ulusal güç sadece kendi içinde, mutlak boyutuyla değil, devletin dış veya emperyal yükümlülüklerine göre değerlendirilmelidir; diğer devletlerin gücüne kıyasla değerlendirilmelidir.” Bunu biraz açalım.

Diğer Devletlerin Gücü

1Silahlı kuvvetler. Hiçbir ciddi askeri akademisyen ABD Ordusunun Avrupa’da Rus Ordusuna, Asya’da da -1951’de Kore’de küçük düşürüldükten sonra- PLA’ya (Halk Kurtuluş Ordusu, Çin Silahlı Kuvvetleri, Odak) meydan okuyabileceğini düşünmemektedir. Gelecek yıl PLAN (Çin Deniz Kuvvetleri, Odak) hipersonik füzelerle donanmış 400 yeni savaş gemisine sahip olacak – ki ABD Donanması’nın 293 eski gemisi ne bunlara sahip ne de bunlara karşı savunma yapabiliyor.

2Ekonomik ve teknolojik kaynaklar. Rusya’nın ekonomisi dünyanın dördüncü büyük ekonomisi, askeri sektörü Amerika’nınkinden %800 daha üretken, askeri teknolojisi bir nesil ileride ve generalleri dünyanın en iyisidir. Çin’in üretken ekonomisi %300 daha büyüktür ve neredeyse tüm bilim ve teknolojilerde ABD’nin önündedir.

3. Dış politikasını yürütme becerisi, öngörüsü ve kararlılığı. Dünyadaki insanların yüzde doksanı Rusya veya Çin ile iş yapıyor ve onlara sempati duyuyor ve liderleri gittikleri her yerde rock yıldızı oluyor. Dünya insanlarının yüzde onu ise liderine acınan, hatta yüzüne karşı hakaret edilen Amerika’yı destekliyor.

4. Sosyal ve siyasi organizasyonunun etkinliği. Rusların %80’i,  Çinlilerin %96’sı kendi hükümetlerin politikalarını destekliyor. Amerikalıların ancak %34’ü hükümetlerine güveniyor ya da politikalarını destekliyor.

5. Halkın yetenekleri, enerjisi, hırsı, disiplini, inisiyatifi, inançları, mitleri ve yanılsamaları. Çin ve Rusya’nın toparlanmaları, halklarının direncini, becerilerini, enerjisini, azmini, disiplinini, inisiyatifini ve kolektif öz inancını yansıtmaktadır. ABD henüz Global Mali Kriz’den kurtulamadı, bir çip fabrikasına personel bulmakta zorlanıyor ve 1974’ten beri çalışanlarının gerçek ücretlerini yükseltmedi.

6. Yabancı ya da emperyal yükümlülükler. Afganistan krizinin hemen ardından gelen Ukrayna, ABD’nin müttefiklerine karşı yükümlülüklerini yerine getirmekte yetersiz kaldığını göstermektedir. İran nükleer anlaşmasından çekilmesi, ABD’nin anlaşma yapmaktan aciz olduğunu göstermektedir.

7. Diğer devletlerin gücüne kıyasla ulusal güç. Amerika askeri açıdan Rusya ya da Çin’le boy ölçüşmek istiyorsa, Washington’un 2034’e kadar gerçek savunma harcamalarını iki katına çıkarması gerekir ki 2023’te ikisinden birden değil, sadece ikisinden birinin kapasitesine ulaşabilsin.

Amerika yurtdışında aşırı genişlemiş, yurtiçinde aşırı şişirilmiş durumda ve düşüşünü görmezden gelirken Devlet yetkinliği yönetimden adalete, askeriyeden bebek ölümlerine kadar neredeyse her yönden kötüleşiyor.

Sonraki Durak: Başarısız Devlet mi?

Başarısız bir devletin kurumları zayıf ve kusurludur. Yasama, yargı, bürokrasi ve silahlı kuvvetler kapasitelerini ve mesleki bağımsızlıklarını kaybetmişken yürütme neredeyse hiç işlev görmez. Başarısız bir devlet, çökmekte olan altyapıdan, aksayan kamu hizmetlerinden, eğitim ve sağlık tesislerinden ve bebek ölümleri ve okuryazarlık gibi kötüleşen insani kalkınma göstergelerinden muzdariptir. Başarısız devletler, dürüst ekonomik faaliyetlerin gelişemediği, yolsuzluğun ve negatif büyüme oranlarının arttığı bir ortam yaratır. Encyclopedia Britannica.

Covid’den önce bile Amerika’da Çin’den daha fazla aç çocuk, uyuşturucu bağımlısı, intihar ve idam, okuma yazma bilmeyen, hapsedilmiş, yoksul, evsiz insan vardı. Hizipçilik ve güvensizlikle parçalanmış, hastalıklarla zayıflamış ve her yıl daha genç ölen Covid sonrası Amerika, bunun gibi düzinelerce girişimle daha ne kadar rekabet edebilir?

Çin’in Avrasya’nın geniş Orta Alanını ele geçirme girişiminin önündeki tek gerçek engel ABD’nin Afganistan’ı işgal etmesiydi. Orta Asya’nın gaz sahalarını Güney Asya’ya bağlayan Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan boru hattı, TAPI, 2018’de duyuruldu ancak kritik Afganistan sektöründeki ilerleme savaş nedeniyle yavaşladı. O zamandan bu yana plan yeniden canlandırıldı ve Çin’in Orta Asya’yı ele geçirmesini tamamlayabilecek yatırımların önü açıldı. Alfred McCoy

———————————————————————————————————————————–

*Yazarın tanıtımı:

Godfree Roberts, Queensland Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra UMass, Amherst’te doktorasını tamamladı. “Here Comes China” adlı bülteni, Çin medeniyeti üzerine elli yıllık çalışmasını yansıtmaktadır. ‘Why China Leads the World: Talent at the Top, Data in the Middle, Democracy at the Bottom’ adlı kitabı Çin hakkında bildiğimizi sandığımız her şeyi – hükümeti, ekonomisi, insan hakları, yumuşak ve sert gücü – incelemekte ve ‘bilgimizin’ çoğunlukla 1950’lerde edinilmiş ve nesiller boyunca pekiştirilmiş saçmalıklardan ibaret olduğunu göstermektedir. Anders Romelsjö

Yazıyı İngilizcesinden çevirdik.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.